HERMORİS BÜYÜCÜLERİ: ÖLÜMÜN AYNASI 17

29 11 12
                                    

Finale son 9 bölüm...
"Burası olduğuna emin misin Emily?"dedim kuşkuyla.
Eski harabe bir evin önünde durmuştuk.
"Evet, yön oku bildiğim kadarıyla asla yanılmaz."
"Pekala öyleyse içeri girelim."
Neredeyse kırılmış olan bahçe kapısını gıcırtılar eşliğinde açıp 'ön bahçeye' girdik.
"Ah burası berbat kokuyor!"diye ciyakladı Emily.
"Kulağımın dibinde ciyaklama Emily."
Dedim ve burnumu sıkıca kapattım.
Kapının kırık ziline bastım ve tahmin ettiğim gibi çalışmıyordu.
Kapının tokmağını kapıya vurmaya başladım.
"Kimse varmı?"diye bağırdı Emily.
"Emily yön oku yanıldı, burada kimsenin yaşadığını sanmıyorum. Eskiden güzel bir evmiş gibi duruyor ama şuan kullanılacak durumda değil bence gitmeliyiz bu zaman kaybı."
"Haydi arka bahçeye bakalım."dedi Emily koşturarak arka bahçeye gitti.
"Hey merhaba! Beni dinliyor musun?"söylenerek peşinden gittim.
"Emily haydi gidelim! Burası daha da kötü kokuyor!"
"Hey!"dedi Emily bağırarak.
"Ne var?"dedim.
"Kapa çeneni!"
Emily sararıp yere düşmüş yaprakları ayakkabısıyla itirmeye başladı.
"Ne aradığını sorabilir miyim?"dedim.
"Herhangi bir şey,"
Bende yaprakları elimle temizlemeye başladım.
Dakikalar sonra bir şey bulamayınca ayağa kalktık.
"En azından denedik."dedi Emily.
Tam giderken ayağım bir şeye takıldı ve yere kapaklandım.
Emily'nin beni yerden kaldıracağını sanarken beni kenara yuvarladı.
"Bu bir tür geçit olmalı."dedi Emily.
"Acaba ne geçidi?"diye mırıldandım.
"Hadi öğrenelim."
Emily tam içine atlayacakken saatinden garip sesler gelmeye başladı.
"Buda neyin nesi söyler misin?"
"Lanet olsun, dersin başlamasına 10 dakika kalmış, hemen gitmemiz lazım!"dedi ve koşarak ön bahçeye gitti. Onu takip ederek süpürgelerimizin yanına gittik. Ama bir sorun vardı, süpürgelerimiz ortalıkta yoktu.
"Kim aldı, nereye kayboldular lanet olsun şimdi ne yapacağız?"diye bağırdım.
"Koş!"
Emily hemen ön bahçenin kapısını açtı ve koşmaya başladı.
Bende onun gibi koşmaya başladım.
"Bu berbat bir fikir!"diye bağırdım.
"Biliyorum!"
"Yetişemeyeceğiz!"
"Onu da biliyorum!"
Dakikalar sonra nefes nefese kaldığımız için durduk.
Soluklanırken gözüm kenarda eşya teslimatı yapan çocuğun süpürgesine takıldı.
"Bence ödünç alabiliriz."dedim.
"Yani çalmaktan mı bahsediyorsun?"
"Elbette hayır, yerine bir miktar para bırakırız."
Emily anlıma küçük bir şaplak atıp sessizce fısıldadı.
"Bu yine de çalmak."
"Pekala bayan dürüst, o zaman okuldan atılalım, buna ne dersin ha?"
Emily bir şey söylmeyince planımı uygulamaya koydum.
Çocuk dükkanın içine girince sinsice süpürgeye yaklaştım.
Cebimden bir miktar para çıkartıp yere bıraktım.
Süpürgeyi alıp köşeyi döndüm.

"Haydi koş!"
Süpürgenin üstüne atlayıp havalanmaya başladık.
Emily arkada bir şeylerle uğraşmaya başlamıştı.
"Ne yapıyorsun?"dedim.
Cevap vermeyince arkamı döndüm.
Havaya asasıyla bir şeyler yazıyordu.

"Biz geçikeceğiz bizi idare edin.
-Em"
Harflerin hepsini üfledi ve bir kağıtmış gibi buruşturdu.
Sonra harf yığınına  bir şeyler mırıldandı, bir anda yok olmuştu.
"Dahice."dedim gülerek.
"Çünkü ben bir dahiyim."
Dakikalar sonra Hermoris gözükmüştü.
Hermoris'in geniş bahçesini geçerek terasa ulaştık.
Süpürgeden inip kenara fırlattım.
"Penelope gitmiş olmalı, büyünün etkisi çoktan bitmiştir."
Merdiven boşluğuna baktığımızda Penelope hâlâ oradaydı ve aynı pozisyondaydı.
"Bu oldukça garip."diye mırıldandı Emily.
"Boşver orada kalsın, koş hemen."
Penelope'nin üstünden atlayarak ders salonuna koştuk.
Üstümüzü başımızı düzelttip salonun kapısını çaldık.
"Girin!"
Kapıyı açıp ders salonuna girdik.
Profesör bayan Skheria (Şerya)öğretmen masasının önünde durmuş boş gözlerle bizi izliyordu.
"Ih Profesör Skheria biz..." Profesör Skheria lafımı kesip başının ucundaki hayali sinekleri kovarmış gibi elini salladı.
"Ah Dominic durumu açıkladı sorun değil! Yerlerinize geçin."
Dominic'in bu işi becermesine şaşırsamda sessizce yerime oturdum.
Bayan Skheria değişik biriydi. Olaylara vereceği tepkileri tahmin etmek oldukça zordu. Konuşma şeklide oldukça garipti, yavaş, bazı yerlerde sessiz bazı yerlerde ise bağırarak konuşuyordu. Profesör'ün dersinde çoğu kişi uyur yada mayışırdı. Emily bile bu dersten sıkıldığını dile getiriyordu.
3 saatlik dersin sonunda herkes uyuya kalmıştı. Profesör buna herzaman ki aldırmamıştı ve sınıftan çıkarken klasik lafını söyleyip sarsak adımlarla salonu terk etmişti.
"Sizden bir şey olmaz!!"
Profesör bir anda geri dönüp Emily'e yaklaştı. Devasa çantasından küçük bir tüp çıkardı içinde siyah renkte bir sıvı vardı.
"Dominic'in söylediğine göre tuvaletini çıkarmakta zorluk çekiyormuşsun, al bu işe yarar. Deneyimli olduğundan biliyorum."
dedi ve çantasını yerde çekiştirerek yürümeye devam etti.
Emily ağzı açık bir şekilde donmuştu.
Herkes bize bakıp kıkırdıyordu.
"Dominic!"diye ciyakladı Emily.
Dominic ise gülme krizine girmişti.
Dominic yerinden kalkıp kaçacakken Emily asasını Dominic'in suratının ortasına yerleştirdi.
"Seni kurbağaya çevireceğim!"
Dominic biraz ciddileşerek.
"AMAN TANRIM ORADAKİ DE NE?"
Herkes oraya doğru baktı -Emily de.
Önümüze döndüğümüzde Dominic salonun kapısından koşarak çıkıyordu.
"DOMİNİC SPENCER BOLDWMAN! HEMEN BURAYA GEL!"dedi ve koşarak peşinden gitti. Herkes gülerek onları izliyordu.
Eşyalarımı toplayıp gidecekken Nereus kolumdan yakaladı.
"Bana küs müsün?"
"Çocuk değilim ben."
"Yani küs değiliz?"
"Öyle bir şey demedim."
"Ama imâ ettin."
"Kapa çeneni."dedim gülerek.
"Güldüğüne göre küs değiliz."
"Tamam değiliz."dedim sırıtarak.
Ders salonundan çıkarken Deamon'u gördüm, oda beni fark edince yanımıza doğru yaklaştı.
"İsis?"
"Deamon? Nereye gidiyorsun?"
"Profesör Bayan Eleyza bir açıklama yapacakmış. Ortak salonda herkesi bekliyor. Oraya gidiyorum. Sanırım bu önemli. "

Hermoris Büyücüleri: Ölümün Aynası #altınkalem2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin