akıllarazarar

249 27 29
                                    

"Buraya ait değilsin." Derken? Hayır yani etkilendim demiyor da.
"Doğru," diyip sevinçle el çırptım. "Ama sorun şu nereye aitim?" Burnunu baş parmağıyla kaşıyarak güldü.
"Ait olamaz senin gibiler." O gülücükten sonra ben bu kadar duygusuz bir şey beklemiyordum, ay ne yazık(!)
"Benim gibiler? Güzel ve çekici kızlar diyorsun yani.. Aiy çok teşekkürler.."
diyip gamzelerimi çıkartacak şekilde gülümsedim.

Dudağını büzüp, göz bebeklerini tavana dikti. Okulun ciddi anlamda uzun sayılabilecek koridorunda yan yana yürürken. Ali'nin ani duraksamasıyla bende durdum. Kafasını gülerek içeri soktu ve benim görünmemi eliyle beni tutarak engelledi. Kaşlarımı çatarak, kollarımı birleştirdim.
"Kızlar!" Aniden gelen gülüşme sesleri beni şaşırtsada bozuntuya vermeden dinlemeye devam ettim. "Aaa, Aliş! Uğrar mıydın sen buralara?" dedi bir kız sesi. Ardından daha farklı bir tona sahip ses "Aiy Maviş gelmiş!" diye resmen bağırdı. Yahu ne kıymetli Ali'ymiş be!
"Kızlar size bir süprizim var!" diye heyecanla ama çözemediğim değişik bir tonda konuştu Ali. Hala eli kasığımda beni engellemek için duruyordu. Tutacak başka yer yok muydu gerizekalı?! Kızlardan bir ses gelmedi.

Aniden kasığımdaki eli, benim elime doğru uzandı ve tuttu.
"Size oda arkadaşı getirdim!" dediği gibi beni odaya fırlattı, ciddiyim beni resmen çekip fırlattı.
Odaya fırlatılıktan hemen sonra gördüğüm manzara tahminimden iyiydi.
İki çok güzel kız, biri esmer, biri ise yemyeşil gözleri olan bir kumral güzeli.. İkiside bana heyecanlı heyecanlı bakmaya devam ettiler.
En sonunda yeşil gözlü olan kız öne atıldı ve "Aiy selam! Ben TuğçeYurdam." dedikten sonra bana sarıldı. Tek elim hala Ali'deydi.

Elimi Ali'den kurtarıp adının Tuğçe olduğunu öğrendiğim kıza karşılık verdim. Tuğçe bana sarılmayı bırakıp saçını düzeltip kalktığı yere geri oturdu. Esmer olan kız bir kaç saniye daha bana baktı ve ayağa kalktı. Karşımda dikildi. "Ihm, bende Nazlı. NazlıBeleli." dedi ve anında elini uzattı. Elini sıktım ve başımı 'memnun olduğumu' belli edercesine salladım.
Çok beklemeden söze atıldım. "Bende SelinYılmaz! İkinizlede tanıştığıma çok memnun oldum."
"Bizde!"
Biz bu diyaloğu bitirdikten sonra Ali yeniden benim elimi tuttu ve konuşmaya başladı;
"Selin'i şu anlık götürmek zorundayım. Kusura bakmayın."dedi ve sürükleyerek kapıdan çıkardı. Bu kimi 2. kez sürüklediğini sanıyordu?
"Bir daha beni sürüklersen olacakların sorumlusu ben değilim." diyip göz kırptım.
"Ama ben karışabilirim, karşında okulun öğrenci birliği başkanı duruyor."
Sanarsın Cumhurbaşkanı ya! Havalara bak.

"Senin gibilere kıçı kalkık diyoruz Aliciğim." Sorar gibi gözlerini pörtletti.
"Bizde senin gibilere bir şey diyoruz da neyse, susuyorum."
Karşısına dikildim ve "Ne diyorsunuz ya? Ben de bir öğreneyim."
Gülümsedi ve bana daha da yaklaştı. Güldü. Güzel gülüyorsun Aliş, sevdim..
"Sa-na ne?" Meydan okur gibi gözlerimi belerttim. Ona biraz daha yaklaştım ve
"Bana ne öyle mi?" diye seslice söyledim.
"Öyle!" derken yüzünü benim yüzüme daha çok yaklaştırdı. Kaşlarımız çatık birbirimize bakıyorduk.
Bir ses bizi böldü.
"Gençler ortam hararet yapmış."
Arkamıza baktığımızda gördüğümüz kişi Ilgın Hoca'ydı.
Aynanda "Ilgın Hocam!" diye sahte bir gülücükle bağırdık.
"Ya ben! Az önceki haliniz neydi sizin öyle?" dedi ve tek kaşını kaldırdı.

Ali'ye doğru kafamı eğdim ve
"Anlat işte napıyorduk Aliş." dedim kısık sesle. "Sus Selin, sus!" diye bana kısık sesle bağırdı. Ardından koluma çimdik attı.
Ulan bu çocuk salak mı? Hayvan yemin ederim. Öyle çimdik mi atılır ya insafsız!
"Hayvan!" diye elimde olmadan bağırdım.
Ardından Ilgın Hoca'nın sesi. "Anlamadım Selinciğim?"

Hah! Çok güzel oldu ya! Okulun ilk günü müdüreye rezil olmadığım kalmıştı onu da başardım.

Ya kızım sen niye kendine hakim olmuyorsun ya? Of.

"Hocam şey."
"Ne Selinciğim?"
Ali derin bir nefes alıp söze daldı.
"Ilgın Hocam ben az önce bir bilmece sordum da onun cevabı 'Hayvan'dı."
Mükemmel yalan(!) Allah'ım deliricem kurtarın beni şundan.
"İlkokul çağında bilmeceler çözmeye mi başladınız gençler?"
Öğretmen bile bize 'Thug Lige' yaptı. Kendimi çatıdan atabilirim.
İkimizde cevap veremedik. "Neyse sorgulamıyorum. İyi günler size." dedi ve uzaklaştı Ilgın Hoca. Kocaman bir 'Ohh..' çektim ve kızgınca Ali'ye döndüm.

"Şu bilmeceyi tekrar bir söylesene sen ya!" Ali dudağını ısırdı. Bunalmıştım, gerçekten. "Sus sen sus! Kızım sen niye kendine hakim olamıyorsun?!"
Allah Allah ya! Derimden parça alırcasına beni çimdikleyen farklı biri sanki.

"Sen niye bana çimdik atıyorsun? Derim kopacak sandım, öküz!."
Bana baktı, baktı, baktı. En sonunda cevap vermesi gerektiğini fark etti herhalde beyefendi.
"Şey ya, şey. Acıdı mı o kadar çok?" dedi ve pişmanca alt dudağını dişledi.
Ya bu böyle olsun hep! Kedi oldu resmen. Koynumda tutasım geldi.

"Neresi? Göstersene."
Bu kedicikten biraz yararlanalım o zaman.
Sağ el bileğimi çimdiklemişti. Sağ kolumu uzattım ve Ali'ye doğru tuttum. Elimle göstermeme gerek kalmadan. Baş parmağını çimdiklediği için kızarık olan yere koydu. Geriye kalan parmaklarıylada elimi alttan destekliyordu.

Baş parmağıyla orayı okşadı, herhalde bana en son çocukken annem bu kadar narin ve kırılcak bir nadide bir parçaymışım gibi davranmıştı. İstemsizce tebessüm ettim. "Ne yapsak geçer ki?" diye endişeyle sordu. Başım eğik şımarıkça gülümsedim. Sonra kafamı masumca kaldırdım.
"Öpersen geçer." Hiç tereddüt etmeden bileğime o naif öpücüğü kondurması akıllara zarardı..

⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️

Kısa oldu ama yazması çok keyifliydi. Umarım beğenmişsinizdir.
xoxoPelinsu

Flashback.⚡️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin