6.bölüm

14 1 0
                                    



Telefonda ellerim titriyor, kafamda son kez söyleyeceğim cümlelerin provasını yapıyordum. Heyecandan ölebilirdim ama bugün bu işi halletmek zorundaydım babaannem için artık daha fazla erteleyemezdim.

Telefon numarasını çevirdim ve beklemeye başladım. Uzun bir süre çaldıktan sonra ilk önce bir bayan cevap veriyordu.

-alo buyurun

-iyi günler ben Zafer beyi aramıştım ama yanlış oldu sanırım

-Zafer bey şu anda evde yok efendim , siz kimsiniz,

Evet doğru aramıştım, fakat evde yoktu,  ne olursa olsun vazgeçemezdim.

-ben bir akrabasıyım, ve kendisine ulaşmam lazım

-kendisi şu anda şirkette , isterseniz emine hanımı vereyim size,şu anda yanımda

-emine hanım

-eşi kendileri , buyrun ben emine hanıma veriyorum

Babaannemin anlattığına göre amcamın evlendiği kadın bir yabancıydı ama telefondaki kadın adının emine olduğunu söylüyordu , kafam karışmıştı.
Yengem ile konuşmayı hiç beklemiyordum. Ama çoktan telefonun diğer tarafındaydı

-alo buyurun ben emine kiminle görüşüyordum.

Evet konuşma aksanı oldukça farklıydı . Türkçeyi sonradan öğrendiği belliydi. Ama sesindeki merak ve ses tonundaki o samimiyet öylesine belirgin ve etkilemişti ki beni, hiç fazla uzatmadan

-iyi günler emine hanım ben Zafer beyin yeğeni oluyorum, ve babaannem için aramıştım.onunla konuşmak istemiştim.

Kısa bir sessizlik olmuştu fakat ardından gelen endişeli ses beni daha da şaşırtmıştı.

-Naciye hanıma birşey mi oldu yoksa,

-babaannem gayet iyi , yalnızca amcamı çok özlüyor ve onun sesini duymaya ihtiyacı var. Aradan uzun yıllar geçti, amcamın bizi görmek isteyeceğinden pek emin değildim fakat yine aramam gerektiğini düşündüm.

-hayır tatlım amcan o kadar sevinecek ki, o şu anda şirkette hemen onu arayacağım ,seni aramasını söyleyeceğim. Kemal bey nasıl, oda görmek istiyor mu zaferi.

Beynimden vurulmuş gibiydim. Dedemi soruyordu. Oysaki dedem yıllar önce ölmüştü.  Şok olmuştum, dilim tutulmuş gibiydi, ne diyeceğimi bilemiyordum.

-siz bilmiyor musunuz ?

-neyi

-dedem yıllar önce öldü,
Gözyaşlarım Boğaz'ıma dizilmişti, kendimde konuşacak gücü bulamıyordum.

-aman Allahım , haberimiz hiç olmadı, Zafer yıkılacak.

-babam sizi aramadı mı, kimse size birşey söylemedimi

-hayır güzelim , hayır bunu amcana Nasıl söyleyeceğim.

Sonra tekrardan bir sessizlik oldu ve

-bana bir gün müsade et , bu arada ismin neydi güzelim

-ben toprak

-toprak bu ölüm haberini amcana söylemem için bana müsade et, amcan yarın arayacak seni bundan emin olabilirsin , ama bu haber onu mahvedecek.

Karşımdaki sesin her kelimesinden Nasıl yıkıldığı belli oluyordu. Konuşmanın başından beri benimle o kadar ılımlı ve samimi konuşmuştu ki, karşımda bambaşka insanlar olduğunu düşünüyordum artık. Üstelik amcamında beni aramak isteyeceğini bilmek beni öylesine Mutlu etmiştiki.
Ama Nasıl olurda dedemin öldüğünü bilmezdi, kimse söylememiştimi ona. Telefonu kapatır kapatmaz babaannemin yanına gittim. Telefon konuşmasını eve yakın olan boş bir arsada yapmıştım, evden kimsenin duymasını istememiştim.
Eve gittiğimde babaannem bahçede oturuyordu. Yanına geçtim hemen
-Fikriye görünmüyor ortalarda
-sessiz sedasız dışarıya çıktı yine
-konuşmuyor mu seninle
-yüzüme bile bakmıyor
Babaannem gülümsemişti. Fikriye'nin bu tavrını umursamıyordu.

5 YAPRAKLI  YONCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin