2 yıl önce. 17 yaşında/25 Kasım 11:13pm
Issız sokakların karanlığında parlıyordu. Kulaklıkları onu dünyadan uzaklaştırıp başka ütopyalar da hissetmesini sağlıyordu. Yanıp sönen sokak lambaları arada yüzüne yansıyor ve müziği hissederken yüzüne yansıyan her ifadeye gösteriyordu.
Yalnızdı ama yalnızlığı seviyordu, çünkü biliyordu ki Tanrı bu Dünyaya yalnız bir şekilde ölmesi için yollamıştı. Yalnız büyüdü, yalnız yedi, yalnız içti, yalnız gezdi, yalnız uyudu ve yalnız ölecekti.
Sadece bekliyordu ve korkmuyordu. Bu yalnızlıktan onu ölüm kurtaracaktı. Issız sokakların gürültülerle dolduğu yerden geçiyordu. Barlar, her yerde sarhoş insanlar vardı, bazıları bir köşede birbirlerinin yüzlerini yerken bazıları kusmakla meşguldü.
O ise sadece oradan geçiyordu. Işıltılı sokakta yürürken önüne kavga eden bir çift çıkmıştı. Onları görmezden gelip yoluna devam edecekti ama kavganın olduğu yerde kalabalıklaşan insanlar yüzünden geçemiyordu.
Kadın sarhoş sevgilisinin suratına etrafta bulduğu her şeyi fırlatıyordu, en sonunda bir şey kalmadığını anlayan kadın bir süre durdu ve ağlamaya başladı. Sevgilisi bundan yararlanarak ona sarılmıştı.
"Acınası." diye geçirdi içinden, acınası olduğunu düşünüyordu çünkü aşk insanları güçsüzleştiriyordu hatta salaklaştırıyordu. Karşılarındaki insanın yalanlarını inanacak kadar salaklaşıyorlardı.
İnsanların arasından geçmeye çalışıyordu fakat çiftten bir bağırış sesi gelmişti. Kadın adamı ısırıp kendinden uzaklaştırmıştı, adamın saçlarından sertçe tutup yüzüne tükürdü ve "Topların kadar memeleri olan kadınları sikmek pil kadar olan sikine layık." diyerek kasıklarına tekme attı.
Ortamdaki insanlar sessizleşmişti kendi aralarında fısıldaşıyorlardı, bu komik görüntüyü izlerken zihninde kadının söyledikleri tekrarlanıyordu.
Kendine hakim olamayarak büyük bir kahkaha patlatmıştı ve en önde olduğu için bütün ilgiyi üzerine çekmişti, insanların ona baktığını farkedince gülümsemesini bozmadan yavaşça ilerledi. Sonunda oradan kurtulmuştu.
Sanırım aşk her insanı salaklaştırmıyordu. Kalabalıktan uzaklaştığını düşünüp rahatça ilerlerken birisi kapüşonundan onu yakalayıp durdurmuştu. Kulaklıklarını çıkardı ve ona bakan adama döndü.
Oradaki küçük sikliydi.
Ona güldüğü için sinirlenmiş olmalıydı, o sahne tekrar aklına geldi ve kendisini tutamadan gülmeye başladı. Gülmekten gözleri gözükmüyordu, bir ara durdu ve adamın yüzüne baktı. Gerçekten oldukça sinirliydi.
Elini adamın omuzuna koydu ve gülmemek için direnirken, "Kendimi tutamadığım için üzgünüm..." elini omzundan çekti ve kasıklarına elinin tersiyle hafifçe vurup, "..pil sikli." dedi.
Bu adam için son noktaydı. O karnını tutup gülmekten kendinden geçerken adam sert bir yumruğu sağdan geçirmişti. Savunmasız bir halde olduğu için yumrukla yere düşmüştü ve canı acımasına rağmen hala gülüyordu.
Adam üzerine çıktı ve yumruklarını yüzüne yerleştirmekten kendini esirgemedi. Bir süre yorulduktan sonra ayağa kalktı ve onu tekmelemeye başladı. Daha fazla tekme yerse iç organlarını kıçından çıkarabilirdi.
Canı ölesiye acısa bile özür dilemiyordu. Sadece anı yaşıyordu, yüzü kan içinde idi. Ağzından akan kanlar sanki bir vampirmiş ve büyük bir avdan dönmüş gibi gösteriyordu onu.