Her gece kabus
Azap
Yıkılmışlığın son evresi bu olacak
Kan kokan geceler
Damarları tıkalı oysa
Bir sandalye ahşap
Sanıldığının aksine ortam loş değil
Kibarcık gelmiş çatmış
Kaşlarını benimkilere
Niye benimkilere
Bu çatık hayat üzerinde
Omuzlarım ağırlaşmış
Küreklerim hep çıkık
Aşıklarım aşınmış
Aşığım aşka gidene
Beni yalnız bırakıp seyredene
Ve hep başa döner kaçışlar
Bir sevdadan öbürüne
Hayat bu çile çile çile
Örtülmez ay ışığı
Ne gece ama ne gece
Ve hep başa döner kaçışlar
Sonraları susuşlar
Yazıyorum ki çivilensin kalbime
Bu amade susuşlar
Behemehal yoruldum
Her çiçek gibi soldum
Soldurdum
Doldum tıka basa kurulukla
İçimde buzlu bir kuraklık
Ellerim soğuktan yanar
O bilir ellerim yaz aylarında bile soğuktur
O bilir gözlerim ona bakınca buluttur
Gözlerim buluttur
Ellerimse buz
Sana bakan yağmurların hepsi şimdi pus
Ben senin at kirpiklerini putlaştırdım
Gözyaşlarını onlara inci saydım
Ve şimdi ben tıkanmış damarlarla
Yazık mı ediyorum bu aşka
Zaferimin tacı yok oysa
Zincirleri koparmak yerine biledim
Elimdeki sayfaları terk ettim
Yüküm altında ölmeseydim gitmezdim
Ben şimdi yazık mı ettim?
Bir pencere
Yaz kış giymiş elbisesini
Tanrının nefesiyle dans eder
O yaz ki Tanrı nefessiz kalır
Sanırım yapraklar donar
Sana bakınca
Batıdan doğuya bir pencere açılır
İşte o zaman anlarım
Umursamaz yapıtımı
Ben at kirpiklerine taparım
Çölde geceleri üşürüm
Bir kış vakti bir yaz vakti hep uyurum
Yanan gözlerimi ne çabuk unuttun?
Yalvaran sesimi ne çabuk unuttun
Bir süt bir de ak kaşık gelir aklıma
Hal böyle olunca
Ben o eşsiz rüyadan uyandıysam
Bir başka rüyaya yattım
Gördüm ki şehrin ışıkları yıldızları söndürür
Sen şehrimin yıldızlarıydın
Mevsimlerden yazdın
Görüyorum ki beyhude yaşananlar
Peki niye yaşandılar
Yaşananlar nasıl unutulacaklar?