Şiir ile geçen her günüme Nil'gün'e...
-NİLGÜNLÜ GÜNLER, HAYALLER-
Biliyor musun Nilgün? Bu insanlar yaşamayı hiç mi hiç bilmiyorlar. Şöyle en dolusundan kısacık yaşamak varken, ne diye kendilerini yıllara bölüyorlar?
Kendime mor çekirgelerimle ördüğüm şu dairenin içinde tıpkı Ateş Çemberine benziyoruz. Hani şu en derin patlamaların olduğu 'ürkütücü' yerde. Volkanların içinde yüzerken elimde bir kitap var, kitap yok Nilgün var.. 'Sahi' diyor Nilgün, 'Bu kozmoz evrende yaşayan dev cüsseler(!) ne yiyorlar ne içiyorlar?'
-Allah aşkına Nilgün, onlar anlaşamıyorlar, birbirlerini yiyorlar!.
Oturup 'Anlayamıyoruz, gölgesinde varolduğumuzu ağırbaşlılığın.' dizeleri üzerinde muhabbet ediyoruz. Gökkuşağını kırıyoruz, bir bir uygun olan renkerini alıyor gövdemiz. Bir bulutun - ama şöyle hakikatli bir bulutun- tam ortasına ayarlıyor bedenimizi ve uzanıyoruz.
Bir kedinin tam göbeğinden(bam telinden) yakalıyor parmaklarımız. 'Hadi' diyoruz, 'Kurtar bizi şu kozmos evrenden!' ..