Hatıralar...

11 0 0
                                    

Kenar mahallesi gibi gözüksede sakin ve birbirine bağımlı insanların oturduğu hemen hemen hep tek katlı ve bakımsız dairelerin arasında boş bir arazide top oynuyordu Mehmet. Aslında burada oturmuyordu. Ama teyzesi burda yaşadığı için mahallenin bütün çocuklarını tanırdı. Kendi yaşadığı yerde hiç bu kadar eğlenemezdi. O yüzden sürekli annesini ikna eder ve buraya getirirdi. Bazen annesi sürekli sürekli olmaz bugünde buradaki arkadaşlarınla oyna derdi.  Ama oradakileri daha çok sevdiğinden odasına çekilip henüz 11 yaşında olduğu için kendine kızıyor ve ağlıyordu. Ama bugün ordaydı ve anın tadını çıkarmak istermişcesine kuzeni Beyza ve mahallenin çocuklarıyla deli gibi top oynuyordu. Sonra bi kız geldi adı Aslı.  Mehmet onu görür görmez yüzü düştü. Daha henüz 9  10 yasında olmasına rağmen havalı, ukala, dediğim dedik tiplerdendi. Gıcık olurlardı birbirlerine. Aslı bende oynıcam sizinle dedi. Herkes ona baktı. Oda yaşının verdiği çocukça ve gıcık bi şekilde gülümsemeyle Mehmet'e.  Hayır dedi Mehmet." biz kendimiz oynuyoruz zaten sen fazla olursun". Bunun üstüne Aslı "Öyle miiii?  Tamam o zaman sıkıntı yok. Sen çıkarsın olur biter" dedi. Bu muhabbet böyle sürerken çocuklardan birinin annesi çağırınca Aslıda mecburen oyuna katılmış oldu. Aslının oyuna girmesine değilde onun dediğinin olmasına çok sinir olmuştu Mehmet. Suratı düşmüştü. Birden suratında bir acı hissetti ama dehşet. Birisi top atmıştı. Gözünü bi açabildi ki karşısında Aslı kıkır kıkır gülüyor. Bu sefer o sinirle oyuna döndü Mehmet. Çok belli etmek istemese de sanki hedefi kaleye gol atmak değil,  topu var gücüyle Aslıya atmaktı. Ama kız çok hızlı koştuğundan yapamadı. Artık yorulmuştu Mehmet. Aslıda bi o kadar. Mehmet kenara çekilip çok yorulduk artık maç bitsin deyince bi ses geldi "Aynen çok yorulduk". Mehmet kafasını çevirip baktığında Aslıydı.  Şaşırmıştı. Ondan nefret ediyordu görmek bile rahatsız ediyordu. Ama ilk defa düşünceleri aynı olunca bu çok hoş bi duygu olmuştu. Başka kimse yorulmamıştı aslında ama o ikisi karşılıklı takımların kaptanlarıydılar. Aslı Mehmete katıldıktan sonra göz göze geldiler ve ben napıyorum demiş olacak ki. " ohoooooo ne yorulması hemen ben yorulmadım şaka yapıyorum. Sen nasıl erkeksin cidden yoruldunmu?" dedikten sonra kahkayı bastı. Mehmet ilk defa aynı şeyi düşünmenin verdiği o hoş duyguyu henüz tam idrak edememişken yine sinirlendi. Şimdiye kadar ağzının payını verirdi ama karşısındaki bi kızdı işte. Mehmet ayağa kalktı Aslı'nın yanına yaklaştı. "Ne yorulması şimdiden. El sende" diyerek Aslı'nın koluna dokuntuktan sonra kaçmaya başladı. Diğerleride birden gülerek dağıldılar.Aslı ne olduğunu anlamaya çalışırken hepsi çoktan uzaklaşmıştı bile. Mehmet Aslıya bakarak kıkır kıkır gülüyordu. Aslı olayı ancak anlayarak koşmaya başladı. Herkes tekrar kaçışmaya başladı. Ama onun kafasında bir tek intikam vardı. Mehmetin peşinden koştu durdu. İkiside bıkmak bilmiyordu. Daha doğrusu gururlarına yediremiyorlardı. Artık o kadar uzun süre kovalamışlardı ki birbirlerini diğer çocuklardan biri çıkıp bizde oynuyoruz bizide kovalayın demişti. Ama ikiside dinlemedi bile. Çocuk o sinirle Aslıya çerme taktı. Düşmemişti ama zaten yorgun olmanında verdiği agresiflikle yavaş lan diye bağırdı. Çocuk karşılık verince Mehmet koşarak geldi. İterek yere düşürdü oğlanı. Çocuk ağlayarak evine gitti. Aslı şaşırmıştı. Mehmete baktı  ve ufak bi tebessüm etti. Neden böyle bişey yaptığını hala anlayamamış olan Mehmette nezaket gereği güldü. Ardında saat geç oldu hadi eve gidelim diyerek arkasını döndü. Nedensiz bi heyecan basmıştı. Bu yüzden bi an önce gitmeliydi. Kuzenleriyle birlikte eve doğru yürürken arkadan bi ses geldi "  İyi akşamlar ". Mehmet sesin Aslı ya ait olduğunu biliyordu. Arkasını döndü ve sanada dedi içten bi ses tonuyla. Eve gidene kadar kulağında yankılandı o iyi akşamlar sesi. Burayı zaten çok seviyordu artık tamamen aklından çıkmaz oldu . Böyle böyle uzun zaman geçti. Sürekli aynı gıcık tavırlar aynı pis bakışlar ve o pis bakışların altında yatan aynı hoş duygular. Ama artık zamanla bi erkek ve bi kız olmanın soğukluğu girdi araya.  Oyunda oynamıyorlardı artık. Belki yolda görürlerse selamlaşırlardı. Ve sonunda o kadar uzun süre görmediler ki birbirlerini oda  kalmadı. Lise çağlarındaydılar. İkiside çok değişmişlerdi. Huyları, simaları, hal hareketleri... Sadece güzel küçük çocukluk anıları olarak isimleri vardı geriye kalan akılda. Mehmet derslerin zorluğu  gereği stres yüklüydü hep. Ama hiç de ders çalışan bi tip değildi. Sürekli haylazlık peşindeydi okulda ama saygısını da hiç bozmadığından öğretmenlerin sevdiği bi öğrenciydi. Herkes gözünün içine bakardı dersi kaynatması için. Yine bi gün sıkıcı derslerden birinde hocaya çaktırmadan masa altından telefondan facesine bakıyordu. Tanıyor olabilecekler kısmında bi kız dikattini çekti. Yüzü çok güzel çok tatlı bi kız. Hemen ortak arkadaşlara baktı samimi kimse yoktu içlerinde. Eğer olsa hemen kıza haber yollayacaktı. Bi yandanda arkadan arkadaşları hadi kaynat diyip duruyordu. Ama oralı bile olmadı Mehmet. Aklında bi tek bu kız vardı. Mesaj atmak istiyordu ama cesarette edemiyordu. Hem sanal alemde olur muydu? Bu kız bana bakar mı diye soruyordu kendine. Ya hayır derse. Hatta ya görüldü yapıp cevap vermezse. Akşama kadar bunu düşündü Mehmet. Sonra kendi kendine amaaan tanımam etmem kabul etmezse nolcak sanki dedi. Selam yazdı. Biraz bekledi ama kız aktif olmadığından mesaj iletilmedi bile. Mehmet sürekli yenileyip kontrol ediyordu acaba gördü mü diye. O gün  öyle geçti. Gece oldu hala aynı. Sonra zaten gözünü açtığında saat öğlen olmuştu. Hemen telefonu eline aldı.
Bildirim çubuğunu indirdiğinde kızdan cevap geldiğini gördü. O heyecanla girdi mesaja. Sadece "??" göndermişti kız. Ne diyeceğini bilemedi Mehmet. Sonuçta ne dese yavşak rolünde olacaktı. Ama yazmayı kafasına koymuştu. "Dün facede gezerken gördüm seni. Şu ana kadar hiç bi kz böyle dikkatimi çekmemişti. Kusura bakma . Tanışabilir miyiz?" yazdı. Gönder tuşuna basmadan tekrar okudu imla hatalarını düzeltti ve birden bastı. İçindende artık geri dönüşü yok diyordu. Hemen ardından bi mesaj daha geldi. "Adım soyadım yazıyo zaten tanışmış sayıldık işte. " Mehmet yüzü asık tamam tekrar kusura bakma yazdı ve gönderdi. Görüldü olana kadar bekledi. Sonrada daha cevap gelmedi zaten. Çok takılmadı ama  sonra. Alt üstü bi kız değilmi gözüyle bakıyordu hatta kızın yazdığı aklına gelince  sinirleniyordu. Bi gün kuzeniyle oturup bilgisayardan faceye bakarken kuzeni mesajlarda kızın ismini görüp "ohaaa sen Aslıyla hala konuşuyomusun? " dedi. Mehmet şaşkınlıkla Aslı kim diye sorduğunda kuzeni mesajları açmıştı bile. Mehmet şaşkın şaşkın kuzenine bakıp ne olduğunu anlamaya çalışırken kuzenide bi o kadar şaşırmış şekilde Mehmete baktı. Mehmet " noldu nerden tanıyon sen bu kızı diye sordu ?" Beyza " abi hatırlamıyonmu küçükken beraber oynardık hep. Siz hiç sevmezdiniz birbirinizi gıcık olurdunuz. İşte bu Aslı o Aslı "dedi. Mehmet afallamıştı. Zaten özlediği bi çocukluğu vardı. Şimdi çok tuhaf duygulara girmişti. Ağzından, birine benzettim ama çıkaramamıştımla birlikte bi yerlere sıkıştırılmış bi kaç küfür çıktı. Acaba o tanımışmıydı Mehmet olduğunu. "Umarım tanımamıştır. Lan çok ayıp oldu kıza" diye geçirdi içinden. Ama artık elden bişey gelmezdi. Beyza tanımamış heralde o seni baksana tanısa konuşurdu hiç umursamamış  dedi.Mehmet konu uzadıkça utanıyordu. Neyse dedi kapatalım bu konuyu. Olmuş bitmiş olay.  Ama Beyza'nın huyunu biliyordu. Daha bunun dalgasını geçecekti. Hemen kapıya yöneldi dışarı çıktı. Uzun bi süre kuzeniyle aynı ortamda bulunmadı. Gördüğü anda söyleceklerini tahmin edebiliyordu. İnsan çocukluk arkadaşına yavşarmı? Sen hani hiç sevmezdin onu.  Her güzel gördüğüne böyle yazıyonmu sen vs vs. Daha bir sürü şey. Bi süre sonra kendisi bile unutmuştu zaten olanları. Kurban bayramı gelmişti artık. Her sene yaşanan heyecan yine vardı. Sabah bayram namazı olmasına rağmen  yine geç yatmıştı Mehmet. Belki uyuyalı daha bi kaç saat olmasına rağmen  babasının sesiyle uyandı." Hadi kalk hadi. Namaza gitmiyon herhalde." Gözlerini açmak içinden gelmiyordu hiç. Zorlana zorlana uyandı.  Hemen banyoya gidip uykusu açılsın diye buz gibi suyla abdest aldı. Namazdan geldiklerinde soğuktan titriyordu. Yer olmadığından dışarda kılmışlardı namazı. Eve gelince  önce babasının sonra annesinin sonra sırayla ablalarının elini öptü. Tabi adet gereği hepsinin önünde  elini açıp beklemiyide unutmadı. Hepsinden harçlığını aldıktan sonra hemen arabaya binip kurban kesecekleri yere gittiler.  Arka tarafta bi komşunun ahırından kurbanı getirip diğer akrabalar da geldikten sonra erkekler toplanıp kurbanı biraz zorlanarak yatırdılar. Salavat getirdikten sonra boğazına bıçağı vurdular. Deriside yüzüldükten sonra etler parçalandı ve pay etmeye başlandı. Annesi Mehmete arabadaki kovayı getirmesini söyledi. Zaten yorulmuştu sinirle arabanın başına gidip bagajı açtı. Arkalarda olan kovayı çıkarmaya çalışırken bi ses geldi arkadan. "Nasılsın Mehmet?"Kafasını  çevirip baktığında gördüğü yüz yabancı değildi ama kim olduğu kafasında belirmemişti. Tanıyamadım dedi.  Karşısındaki kız ben Aslı diyince birden heyecanlandı. Vermesi gereken tepkiyi düşünüyordu ama bulamıyordu. Dizleride titremeye başladı. Çok utanmıştı. Çocukken oynadıkları oyunlar birbirlerine yaptıkları gıcık hareketler ve daha kötüsü attığı mesaj gelmişti aklına. O beni tanıdığına göre mesaj atanında ben olduğumu biliyor diye geçirdi içinden ki bu çok daha fazla utanmasına sebep oldu. Ama hala ne tepki vereceğini bilmiyordu. " İyiyim sağol" diyebildi. Aslı afallamış yüzüne bakıyordu. Mehmet sonradan akıl edip "se se sen  nasılsın?" diye sordu. Aslı alaycı bi gülümsemeyle  bende iyiyim diye yanıt verdi. Mehmet konuşma uzarsa saçmalayacağını biliyordu. Görüşürüz diyip yürümeye başladı ki arkadan  yine alaycı bi ses tonuyla kovayı unuttun dediğini duydu. Kızarmıştı Mehmet. Bozuntuya vermeden ve cevap vermeden kovayı alıp içeri girdi. Kendi kendine gülüyordu.  Neyse diyip kaldığı yerden işlerine devam etti.  Artık bayramda bitmişti. Ama ne zaman bu mahalleye gelse ya karşılaşırsak diye düşünmeden edemiyordu. Yine mahalleden bi düğün vardı bi gün. Ailecek düğüne gitmişlerdi.  Kadın erkek ayrı olan düğünde tek erkek çocuk olduğu için annesinin yanına gidip gelmek zorunda kalıyordu. Yine gittiği bi anda  kenarda oturan dünyalar güzeli bi kız çarpmıştı gözüne. Ama Aslı olduğunu farkedince hemen geri çekti gözlerini. Düğün sonunda babası arabayı getir demişti. Yibe mecbur bayanların içinden geçerek arabaya gitti. Beyzada yanında arabaya yürürken "Mehmet abi iki tane kız senden bahsediyordu" dedi. Mehmet heyecanla Aslı'mı  dedi. Beyza gülmeye başladı. Hayır abi yaa ne alaka dedi. Mehmet o zaman  boşver diye yanıt verdi. Kafasına takılmışı bu kız. Daha önce verdiği cevaba inat mı bişeyler olsun istiyordu yoksa sahiden aklında bi yer mi edinmişti bilmiyordu. Ama bi şekilde konuşmayı hatta ilerletmeyi istiyordu. Bi cesaretle aniden Beyzaya "Benim için Aslıyla..." Dediği anda Beyza yine pis bi şekilde sırıtarak konuşurum ben merak etme dedi. Mehmet şaşkın şaşkın bakıyordu. Sahiden bu kadar belli etmişmiydi. Aslıda anlamışmıydı acaba diye düşünerek zaten içinde bulunduğu sitresi iki katına çıkardı. Arabaya bindi, çalıştırdı. Kafasında  hâlâ Aslı vardı. Daha önce hiç bi kız için bu kadar heyecanlanmamıştı. Neden bu kadar  çok düşünmek zorunsa hissediyordu kendini? Anlam veremediği bir sürü şey vardı kafasında. Artık eve gelip yatağına girmişti bile. Düşünceler sarmıştı kafasını. Uyumasına dahi engel oluyordu. Bi kaç saat istemsiz düşündükten sonra anca uykuya dalabilmişti.  Sabah uyandığında yine ilk aklına gelen Aslı oldu. Ama dün geceki gibi  değildi. Sadece hoş kızdı gibi düşünüyordu.  Hatta yine o eski mesajları düşünüp sinirlendi. Ukala kız diye kendini avutuyordu. Sıradan hayatına devam etti. Her gün ki gibi dışarı çıkıp basket oynayıp saatlerce arkadaşarıyla sohbet edip eve geliyordu. Tabi bu aralar  ekstradan bide taşınma muhabbeti vardı. Aldıkları evde tadilat vardı ve ara ara oraya gidiyordu. Yine bi gün evden çıkıp arkadaşıyla tadilat olan eve giderken birden telefon çaldı.  Arayan gizli numaraydı. Cevapladı Mehmet. Karşıda bi bayan sesi vardı. Arkadaşları şaka yapıyor sanmıştı Mehmet. Kimsin dediğinde  "Aslı ben konuşmak istemişsin Beyza öyle söyledi" dediğinde  şaşırmıştı. Hiç beklemiyordu gerçekten arayacağını. Hatta  aklından bile çıkmıştı kız. O sırada aklından eski mesajlar geçti. Bunun cezasını almalı diye düşünmüştü. Zaten giyim tarzından anladığı kadarıylada diğer kızlardan pek bi farkı yoktu. Yani sanki ciddi düşünülebilecek bi kız değil gibiydi. " aaaa evet aramazsın sanmıştım şaşırdım" diye  yanıt verdi. Gayet hoş ve nazik konuşan Aslıya karşılık Mehmet'te aynı şekilde yanıt verdi. Uzun bi  konuşmadan sonra  Mehmet  numarasını istedi . Çok zor olmadan numarayı alabildi. Hiç yoktan zaman geçsin diye konuşurum diyordu.. Ve bunu başarmıştı da. Artık sürekli konuşuyorlardı. Ve bayada ilerlemişti bu sohbetleri. Birbirlerine karışıyorlar , kıskanıyorlardı. Mehmet değer vermese bile bütün sevgililerine karışır onları kısıtlardı. Çünkü kendinin bi ağırlığı olduğunu düşünürdü. Bi süre sonra artık zamanı geldi diye çıkma teklif etmişti. Aslıda sanki bu anı beklermiş gibi beni üzme lütfen diyerek kabul etmişti. Mehmet  sevmese bile üzmezdi. En azından elinden geleni yapardı. Kendisi kolay kolay ayrılmazdı meselâ. Hiç bişey gelmezse elinden kendinden soğuturdu. Merak etme öyle bişey asla olamaz dedi. Konuşurken çok iyi hissediyordu kendini. Hatta o kadar ilerlemişlerdi ki ablasıyla dahi telefondanda olsa tanışmışlardı. Sahiden iyi gidiyordu. Ama çok fazla vakit ayıramıyordu. Evin  tadilat işleri yüzünden ya sürekli evde çalışıyo oluyordu yada çsrşıya gidip gerekli malzemeleri alıyordu.  Bu ikisininde pek hoşuna gitmesede mecburdu. Mahallede Aslı'yı seven bi oğlan vardı. Mehmet tanıyordu çocuğu. Mahalleye geldi bi gün Mehmet. Oğlanla tesadüfen karşılaştı. Zaten pek hoşlanmazlardı birbirlerinden karşı karşıya gelince bu daha da barizleşmişti . Mehmet kısa ve öz olarak "Aslıdan uzak dur benim sevgilim artık " dedi. Sanane lan şeklinde bi cevap alınca dikleştiler biraz. Oğlanın aklına sonradan Mehmetin burada oturan kuzeni geldi. Tamam uzak dururum dedi ve gitti. Herşey yolunda gidiyordu.Mehmet baya ısınmıştı Aslıya. Eski düşünceleride yavaş yavaş silinmişti kafasından. Yine bi gün konuşurken  bu oğlandan açıldı  konu. Artık nasıl geldiyse konu oraya olanları anlattı Mehmet. Aslı "o oğlanla konuşcam ben yarın artık yeter yaptıkları konuştukları" dedi. Mehmet " hayır ben gerekli konuşmayı yaptım daha ne bişey der nede yapabilir hem gerekirse ben bidaha konuşurum" diye yanıt verdi. Karşıdan" hayır sen konuşursan bi daha yüzüne bakmam" mesajı gelince deliye döndü Mehmet. Her gün sevdiğini söyleyen birisi nasıl bu kadar basit kurabiliyordu bu cümleyi. Hem seven kişi nasıl kendini tercih olarak sunabiliyordu. Hiç sevmemişmiydi. Öylesine konuşmamıştı demi. Bu kadar çabuk silip atamazdı . Bunu öğrenmenin tek yolu vardı .Doğrumu söylüyor deneyecekti. "Sevgilin olarak konuşması gereken kişi benim. Hatta bunu yapması gereken tek kişi benim. Eğer bu sebeple benden vazgeçebiliyorsan zaten sevmemişsin demektir. Benimde sevmeyenle işim olmaz öylesine konuşacak yaşı geçeli çok oldu."  yazdı ve gönderdi. Gelen mesaj  ve ardından engellenmesi karşısında gerçekten büyük bir şok geçirmişti." sen bilirsin" yazıyordu. Telefona bakakaldı saatlerce . Moralini bozan bu kadar çabuk vazgeçilebilecek birisi olduğunu farketmesi miydi yoksa bu kadar çabuk vazgeçebilecek birisi olduğunu farketmesi mi?  Belki de gerçekten duyguları değişmişti. O gittikten sonra büyük bir boşluğa düşeceğini farketmişti . Ama artık  ne yapsa nafileydi. Zaten elinden de bişey gelmezdi. Aklı almıyordu böylesine bir gidişi. Tekrar tekrar mesajları en baştan başlayarak okudu. Ayrılma sebebi bu kadar basit olmamalıydı. Ama bir hatasıda yoktu. Demekki harbinden hiç sevmemiş diye avutmaya başladı kendini. Kendisine yediremediğinden mi yoksa gerçekten sevmeye başladığından mı bilinmez kötü hissediyordu kendini. Ard arda sigaralar yanıp sönüyordu. Gitme dahi diyememişti. Kafası çok karışıktı. Neydi bu kafasından sol yanına düşen? Neden hiç bi gidiş bu kadar derinden vurmamıştı daha önce? Zamanla geçer miydi? Yoksa zaman boşa mı geçerdi? Durmuştu zaman artık. Geçmiyordu. Herkeste akan zaman Mehmet için durmuştu. Zordu ayrılık. Günler geçmesine rağmen ne acısı eksiliyordu nede eksilen yerleri doluyordu. Aklından çıkmıyordu o veda. Gerçi ortada veda bile yoktu. Gidiyorum diyip ardından kocaman ve bi o kadar sessiz  bir terk. Ne kızabiliyordu nede kızmadan edebiliyordu. Belki yine bi gün çıkacaktı karşısına. O zaman kızacak mıydı yoksa sevecek miydi? Belki de bunu düşünerek geçecekti hayatı. Şimdilerde zaten hep bi bekleyen hep bi beklenen...

Yıllarımı Çalana...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin