1.Ayin

36 2 4
                                    

Müziğin sesi bulunduğu alanın tabanını titretecek kadar yüksekti. İnsanlar çılgına dönmüşçesine bağırıp çağırıyor, kimi zaman hoplayıp zıplıyor, yeni dans figürleri sergiliyorlardı. Herkes kendinden geçmiş bir şekildeydi öyle ki sahnedeki adamları tanrı gibi görüyorlardı ve şuanda yaptıkları bir tapınma ayininden başka hiçbir şey değildi.


Bu kadar çok insanı böyle küçücük bir alana nasıl sığdırabildiler bilmiyordum ancak ortamdaki insan bolluğundan ve ter kokusundan çok bunalmıştım ve daha fazla dayanamayacaktım. Benim bu ortamda işim yoktu. Rock müzikten nefret eder kalabalıktan hiç ama hiç hoşlanmazdım. Zaten konsere de arkadaşlarımın zoruyla gelmiştim. Şimdi onları da kaybettiğime göre gitmekte hiçbir sakınca görmüyordum.

 Bir an önce buradan kurtulmam lazımdı ancak insan seline kapılmış sürükleniyordum. Ben çıkmaya çalıştıkça beni içine çekiyorlardı. Yavaş yavaş boğulduğumu hissediyordum. Etrafta hiç oksijen kalmamıştı, hızlı hızlı nefes almaya çalışıyordum ama yetmiyordu. Kalbim göğüs kafesimi deşmek ister gibi küt küt çarpıyor kan pompalamaya çalışıyordu. Gözlerim kararmaya başlamıştı, etraftaki görüntüler bir bir yok olurken karanlığın serin ve huzurlu kollarına doğru yola çıktım.


...


Biri gözlerime ışık tutuyordu ve bu ışık gözlerimi acıtıyordu. Bir kaç dakika sonra gözlerime tutulan ışık yerini karanlığa bıraktı.


...


Kulağıma garip sesler geliyordu. Birileri etrafımda konuşuyordu ancak ne dediklerini anlamıyordum. Bilincim gidip geliyordu sürekli. Tamamen kendime geldiğimde konuşulanları anlamaya etrafı görmeye başladım. Çok geçmeden neler bittiğini hatırladım. Konserdeydim ve nefes alamadığımı hissediyordum. İnsanlar beni eziyordu, sonrasıysa karanlık.


Muhtemelen gözlerimi açtığım yer bir hastaneydi. Öyle tahmin ediyordum en azından. Etrafımda konuşanların bir anda sessizliğe gömülmesi üzerine odada yalnız olmadığımı hatırlıyorum. Oda kalabalıktı ve tüm gözler benim üzerimdeydi sadece bir kişi vardı susmayan oda yanındaki kız tarafından kibar(!) bir dürtülme sonucu susmuştu. O an devlet hastanesinde olmadığımı anladım. Ve şuan bana bakan insanların hiçbirini tanımıyordum. Ama gözüme ışık tutan kişi kesinlikle doktordu. Buna emindim. Bana yüzyıl sürmüş gibi gelen uzunca sessizliğin sonunda az önce konuşanlardan biri ayağa kalkıp yanıma geldi.


"Merhaba ben Quintisha." diyerek kendini tanıtırken, ben çoktan onu incelemeye başlamıştım bile. Çipil bakışlı mavi gözleriyle kahverengi siyahigillere mensup ilgi çekici bir tipti. Mavi gözlerinden melez olduğu sonucuna vardığım Quintisha'nın annesi mi yoksa babası mı mavi gözlüydü oldukça merak etmiştim. Ben onu incelerken cevap bekler gibi bir gülümsemeyle bana bakışını fark etmem sonucu incelemelerime kısa süreli bir ara verip konuşmaya başladım.


"Beni getirdiğiniz için teşekkür ederim. Quintisha ama daha önce tanıştığımızı hatırlamıyorum." dedim.


Ve diğerlerine bakarak "Hiçbirinizle." diye de küçük bir ekleme de bulundum. Olabildiğine nazik olmaya çalışıyordum bunu yaparken ancak kibar olmak pek benim gibi birine göre değildi. O sırada kaldığım yerin özel bir hastane olabileceğini düşünüyordum. Devlet hastanesi olmadığını anlamıştım zaten ancak özel hastaneye göre bile oldukça lüks kaçıyordu bu oda. Yine de başka bir tahmininim yoktu.


"Daha önce tanışmadık zaten, konserde bayılınca arkadaşlarım ve ben seni buraya getirdik." Quintisha yine düşüncelerimi bölerek dikkatimi önce kendi üzerine çekti daha sonra arkadaşlarına yöneltti. Bense artık tahmin yürütmek yerine nere de olduğumu sormaya karar vermiştim.


"Şuan neredeyim?"


"Benim evimdesin."


Hastaneye gitmemiş olmamız iyi bir şeydi çünkü hiç param yoktu.


"Saat kaç?"


"00:30 civarında" diye cevap verince bir anda panikle yataktan fırladım. Bugün yurt ücretini ödemem gerekiyordu ve son gündü. Ve ben saati kaçırmıştım hemen gidip bir şeyler yapmam gerekiyordu. Gidip nöbetçi yurt müdürüyle falan konuşup bir şekilde ikna etmem lazımdı. Bir andan odadan çıkmaya çalışırken bir yandan da odadakilere açıklama yapıyordum. Çünkü bir anda yataktan fırladığım için hepsi dehşete düşmüş vaziyetteydi.


"Her şey için teşekkür ederim Quintisha ama çok acil gitmem gerekiyor. Bugün yurt ücretinin son günü ve ben bayıldığım için ödeme yapamadım. Gerçekten çok üzgünüm doğru dürüst teşekkür edemedim ama hemen gitmem gerekiyor."


"Hey! Hey! Dur beni bi dinler misin? Hey!"


Ben nefes almadan açıklama yapmaya çalışırken Quintisha araya girip bir şey söylemeye çalışıyordu. Tam kapıyı açtım adımımı atmıştım ki kolumu tutup içeri çekti geri. Bu yaptığı şeyin gereksizliği üzerine tam bağırmaya başlayacaktım ki o benden önce davrandı


"Tam iki gündür baygındın!"


Kıta KoruyucularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin