4.Denemedim, yaptım.

11 0 0
                                    

geçmişe dönüş; "Tam iki gündür uyuyorsun"


Quintisha'nın cümlesiyle beraber küçük çaplı bir şok geçirdikten bir kaç saat sonra sakinleşmiş, şimdi koruyucularla birlikte oturmuş kahvesini yudumluyordu. Quintisha ona bu koca evde hep birlikte kaldıklarını söyleyip, ona da burada kalabileceğini söylemişti. Evde fazladan bir odanın olması onun da gidecek bir yeri olmaması sebebiyle kabul etmek durumunda kalmıştı. Genç kızın bilmediği şeyse odanın zaten ona ait oluşuydu.
"Peki neden iki gündür uyuyordum." diye sorduğunda, adının Yindi olduğunu söyleyen kız hafifçe boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
"Konser ortamındaki yoğun alkol, sigara ve ter kokusuna bağlı nefes darlığı yaşayınca panik atak geçirip bayıldığı için kalabalıkta ezilince doktor etkili bir ağrı kesici iğne yapıp, serumuna da uyku ilacı kattı. Vücudunun çok yorgun olduğunu uyuman ve dinlenmen gerektiğini söyledi."
Aslında durum tam tersiydi. Evandra ve Quintisha'nın aldığı yaprakları toz haline getirip, konserdeki hoparlörün içine koymuşlardı. Tanrı Enlil'in söylediği gibi ona duyurmalılardı ve bunu gerçekleştirmek için konserden daha uygun bir zaman olamazdı. Kızın arkadaşlarını etki altına alıp onu zorla konsere götürmelerini sağladıktan sonra şiddetli müzikle beraber yaprak tozları kızın etrafını sarıp onun bayılmasını sağlamıştı. Genç kızı eve taşıdıktan sonra ise koruyucular bile onun iki gün uyuyacağını tahmin etmiyorlardı.
Genç kız iyice kendine geldikten emin olduktan sonra, yurda dönüp eşyalarını alması gerektiğini söyleyerek evden çıktı. Daha önce pencereden bakmayı akıl edemediği için evin ormanda olduğunu görmemiş, kapıdan çıkar çıkmaz donup kalmıştı.
"Küçük bir ayrıntıyı sana söylemeyi unutmuşuz." dedi Yindi. Sesinde evin ormanda olmasından hiçte rahatsız olmadığını belli eden bir tını vardı.
"Buradan herhangi bir ulaşım aracı geçtiğini düşünmüyorum. Eşyalarımı alıp geldiğimde, ömrümün son bir kaç yılını yaşıyor olacağım muhtemelen şimdiden ruhuma Fatiha okumaya başlayabilirsin ." diye hayıflanırken buranın ormanın neresinde olduğunu kestirmeye çalışıyordu. Şehre ulaşsa bile buraya dönebileceğinin garantisi yoktu.
"Fatiha nedir?" Genç kız karşısındakinin Türk olmadığını unutmuştu.
"Ölülerin arkasından okunan dua."
"Ah! Anladım. Her neyse sana yardıma geldim ben. Arabam arka tarafta hadi."Yindi genç kıza oldukça samimi davranıyor, arkadaş olmaya çalışıyordu. O ve Quintisha her zaman sıcak kanlıydılar. Yindi'nin sımsıcak gülümsemesiyle etkileyemeyeceği hiç kimse yoktu dünya üzerinde.
Yurda girdiklerinde, biri çığlık atarak genç kızın üzerine atlayıp, sımsıkı sarılmaya başladığında Yindi az kalsın çığlık atan kıza sert bir yumruk atacaktı. Bir an için saldırıya uğradığını düşünmüştü. Taa ki kız; "Nerdeydin iki gündür? Kaç defa aradım sen beni çıldırtmak mı istiyorsun eğer bugün de gelmeseydin polise gidecektim. " derken bir yandan ağlıyor bir yandan sarılıyor diğer yandan da kızıyordu.
"Hey! Sakin ol, geldim işte gayet iyiyim. Yalnız çok vaktim yok daha sonra her şeyi açıklayacağım."
Genç kız arkadaşlarıyla vedalaşıp eşyalarını da aldıktan sonra Yindi'yle beraber tekrar yola çıktı. Şehirden çıkıp ormanlık alana girdiklerinde, koca bir çınarın tepesinde küçük bir kuş yuvası gördü. Yuvanın içinde yumurtadan yeni çıkmış minik kuşlar vardı. Birkaç dakika sonra büyük bir kartal gelip, yavrulardan birini aldı. Yavruların annesi uçarak geldiğinde kartal yükseklere doğru çıkmıştı. Havada savaşmaya başladılar ancak koca kartal karşısında sıradan bir kuşun kazanma şansı zaten olamazdı. Bu bir intihar saldırısından başka bir şey değildi.
"Hiç intihar etmeyi düşündün mü Yindi?" Onun gibi hayat dolu birinin böyle bir şeye kalkışmasının imkansız olduğunu düşünüyordu ancak yine de sorma ihtiyacı hissetmişti.
"Düşünmedim, yaptım." Aldığı cevap genç kızın ilgisini çekmiş, meraklandırmıştı.
"Bir insanı can almaya iten ne olabilir, özellikle bu can kendi canıysa."
"İnsan varoluşunun trajik doğası; bilincin ta kendisinin her an kendini öldürme arzu ve olasılığı taşıdığı gerçeğini de içerir. Der Rollo May."
"İnsan varoluşunun trajik doğası." Diye tekrar etti genç kız. Etkilenmişti. Ve devam etti;
"Trajik olan insan mı yoksa varoluş mu emin olamadım ancak intihar ettiğinde insan yok oluyorsa Trajik olan yok olabilen bir şeyin aslında varlığının da öneminin olmadığı kanısına varıyorum."
Layla'nın kurduğu cümlenin sonunda bir süre sessiz kaldı Yindi. Eve yaklaşmışlardı, ağaçlar sıklaşmış, hava kararmaya başlamıştı. Ormanın içinde hava daha erken kararıyordu. Evin önüne gelip arabayı park ettikten sonra Yindi, genç kıza dönüp gözlerinin içine bakarak;
"Önemli olanın var ya da yok oluş olmadığını düşünüyorum. Bence önemli olan, varlığından itibaren yok olana kadar geçen o kısımda neler yaptığın." dedi ve genç kıza cevap hakkı tanımadan arabadan indi.
Evdekilerin yardımıyla eşyalarını odasına çıkarıp yerleştirdiğinde çoktan gece yarısı olmuştu. Odanın ışığını söndürdü. Lambasını yakıp cenin pozisyonu aldığında biri kapısını tıklattı.
"Uyudun mu?" dedi Quintisya kapının arkasından.
"Hayır gelebilirsin."
Quintisha kapının kenarından kafasını içeri soktuğunda Layla
"Bir şey mi oldu?" derken Quintisha'nın suratında hafif bir gülümseme oluşmuştu.;
"Hayır sadece iyi geceler demek istedim Layla." deyip çıktı odadan.
Quintisha odadan çıktıktan sonra genç kız bir müddet kapıya bakmaya devam etti. Adını evdeki hiç kimseye söylememişti. Peki Quintisha nasıl öğrenmişti?

Kıta KoruyucularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin