2

2.4K 64 1
                                    

Ali

Limandaki sevkiyattan sonra doğruca eve gittim.  Uzun bi uykuya ihtiyacım vardı.

Kapıyı açtım.  Işığı açmaya gerek duymadan merdivenlere yöneldim.

Tam basamak atlayacakken,  Âfra çocuksu geceliğiyle dikkatli adımlarla aşağı iniyordu.

Beni farkedince birden panikleyip dengesini kaybetti.

Tam düşecekken kucakladım.

Aptal küçük kız!

Çok fazla yakındık.  Küçük kız,  gözlerini kocaman açmış aval aval bakıyordu.

Anın heycanıyla dudağını ıslattı.
Gözlerim dudaklarına kaydı.  Birden gelen delice öpme isteğini zorla bi sandığa tıkıp boğazımı temizledim.

"Bu saatte ayakta napıyorsun! " dedim.

O da hemen aşağı inmeye çalışarak tek kelime ile "susadım" dedi.

Ahh!  Bu aptal kız çocuğunu işe alarak başıma bela ettim!

Bişey demeden odama çıktım . Kapıyı kapatıp gömleğimi ve pantolonumu soydum.  Kısa bi duş alarak baksırımla yatağa girdim.  Ve uykuya teslim oldum.
Afra

Sabah uyandığımda rutin ihtiyaçlarımı karşıladım. Üzerimi değiştirip bana verilen kıyafetleri giydim.  Makyaj yapmaya gerek duymadım.  Ve aşağı indim.  Ayşe teyze çoktan sofrayı hazırlamıştı. "Günaydın " diye şakıyarak mutfağa girdim. 

Ayşe teyze "Günaydın guzummm! " diye tatlı şivesiyle cevap verdi.

Ağzıma bi salatalık dilimi attım.  Ayşe teyze " Git Ali beyi uyandır guzum. " dedi.

Hoplaya zıplaya merdivenlere yöneldim.

Ali beyin kapısının önüne gelince soluklandım ve kapıyı tıklattım.

Ama ses vermedi.

Tekrar tıklattım.  Yine ses vermedi.

En sonunda çareyi içeriyi girmekte buldum.

Kapıyı hafifçe araladım.  Gördüğüm şey...

Son derece muazzamdı.

Yorganı bacağının arasına almış sadece baksırla uyuyarak iç geçirilesi kaslarını gözler önüne sermişti.

Yatağa yaklaşıp seslenmeye çalıştım ama fayda etmedi biraz daha yaklaşıp tekrar seslenecekken kan ter içinde sayıklarken buldum.

Kabus görüyordu galiba.

Sarstım ama cayır cayır yanıyordu.

Hemen üstünü açtım.  Odasındaki banyoya girip bi havluyu ıslatıp anlına koydum daha sonra koşa koşa mutfağa inip ayşe teyzeden ateş ölçer ve sirkeyi istedim.  Tekrar koşa koşa yukarı çıktım.

Bi kabın içine su ve sirke koydum.

Yanıma 6-7 tane küçük havlu alıp tekrar Ali beyin yanına geçtim. Koltuk altına ateş ölçeri yerleştirdim. 2 dakika sonra ateşinin kaç olduğuna baktım.

Yuuhhh!  39.5 ! Bütün havluları sirkeli suyla ıslatıp ayağının altına,  koltuk altına,  karnına ve boynuna yerleştirdim.  Alnındaki havluyu tekrar ıslatıp alnına koydum.

"Yapmayın! Annee! Anne!! " diye sayıklıyordu.

Havluları tekrar ıslatıp yerleştirdim.

Ve tekrar ateş ölçerle ateşini ölçtüm.

37.5 olmustu ama yeterli değildi. Tekrar koşa koşa aşağı indim ve yine dünkü izbandut herfiten bana yardım etmesini istedim.

Koşa koşa yukarı çıktık. Ali beyi duşa sokup ılık suyla yıkadı izbandut herif.

Bu arada en kısa zaman bu adamın adını öğrenmeliyim.  Sonuçta bana yardım etti.  İzbadut herif diye hitap etmek çok kabaca.

Neyse o Ali beyi yıkarken bende Ali bey için  iç çamaşırı ,bi tişört ve pijama çıkarttım.

Ali beyi belinde havluyla çıkardı. 
Ali beye bakmadan o adama giyinmesine yardım etmesini rica ettim.

Hızlı adımlarla aşağı inerek yurtta öğrendiğim mercimek çorbasını yapmaya başladım.

Çorbayı pişirdikten sonra,  bir tabağa koydum,  küçük bi tabağa limon dilimledim. 

Tepsiye,  peçete, çorba limon ve baharatlıkları yerleştirdim.  3 dilim ekmekte koydum. 

Ve ecza dolabında bulduğum soğuk algınlığına iyi gelen ilacıda tepsiye koydum.

Yukatı çıktım kapıyı tıklattıktan sonra içeri girdim.

Ali bey biraz daha kendine gelmişti.

Sırtını başlığa yasladı.  Ben de yataktaki boş tarafa yerleştim.

Yavaş yavaş çorbayı içirmeye başladım. Oda hiç sesini çıkarmadı.

Çorbayı bitirdikten sonra,  ilacını da içti.

İyi geceler diyerek odadan çıktım.

Gece 2 saatte bir ateşini ölçtüm normale dönmüştü çok şükür.

Bende odama gidip uykuaşkımın kollarına bıraktım kendimi.

☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀

Sabah rutinlerimi tekrarlayıp aşağı indim. Kahvaltıyı hazırlamaya başladım.

Son eksikleride tamamlarken Ali bey çok karizmatik şekilde aşağı indi.

Kazulet sıfatıyla bi günaydın bile demeden masaya oturdu.

O esnada ayşe teyze çayı getirdi Ali bey'e "Günaydın guzumm!  Nasıl oldun" dedi.

Ali bey " Ayşe sultan dün yaptığın çorba enfesti ellerine sağlık " dedi.

Ayşe teyze "Yok oğlum.  O çorbayı ben değil Afra kızım yaptı" dedi

Ali bey şaşkın bakışlarını bana çevirdi bende mahcup bir şekilde bakışlarımı yere diktim.

Ali bey "Ellerine sağlık " dedi.  Ben hala kafamı yerden kaldırmadan " Afiyet olsun efendim" dedin.

Daha sonra Ayşe teyzeyle mutfağa geçip kahvaltımızı yaptık.  Daha sonra ben Ali beyin odasına çıkıp odasını topladım.

Tam çıkacakken bi bebek resmi gözüme çarptı. Çerçeveyi elime alıp inceledim. O bebek galiba Ali beydi.  Yanındaki kadında annesi.

Annesi ne kadar zarif ve güzeldi.

Tam o esnada Ali bey içeri girdi ve ben panikledim. Çerçeve elimden kayıp düştü. 

Ali bey "Seni aptal kız! " diye resmen kükredi.

Gözyaşlarım sıralanırken, bi yandan özür diliyordum bi yandanda çerçevenin kırıklarını topluyordum.

Tam o esnada elime kırıklardan biri battı ve acılı bi şekilde inledim.

Gözyaşlarım çoğaldı ama yinede özür dileyip, parcaları toplamaya devam ettim.

Kanım resme damladı.  Ali bey beni bileğimden tutup kaldırdı ve yatağına oturtu banyoya gitti.

Elinde pamuk tentürdiyot ve yara bandı ile geri döndü.

Elime pansuman yapıp yarabandını yapıştırdı.

Ve tam ayaklanırken dudaklarımız sürtüştü....

ÂFRA (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin