Era Cihat Bey'in evinden çıktı ve yürümeye başladı. Biraz hava alsa iyi olacaktı. Ayakları o daha ne olduğunu anlamadan onu mezarlığa getirmişti. Şaşırmadı aslında.Daha önce de başına gelmişti. Mezarlığın kapısını açıp içeriye girdi. Derin bir nefes aldı ve yürümeye başladı. Sinan Kızıltaş-Gizem Kızıltaş yazan mezarlığa geldi ve ortasına oturdu. Evden çıktığı nadir zamanlarda bunu yapardı. Buraya gelir ve otururdu. Düşünürdü. Geçmişi...
GEÇMİŞTEN KESİT
Küçük Era sabırsızlıkla ailesinin kalkmasını bekliyordu. Sonuçta bugün onun doğumgünüydü ve o bugünü çok seviyordu. Erkenden uyanmıştı ve evdeki yardımcılarla sofrayı hazırlamıştı. Yukarıdan anne ve babasının sesini duydu. Uyanmışlardı işte. Yaşasın diye düşündü. Sadece abisi kalmıştı uyanmayan. E onu da kendisi uyandırırdı. Küçük kızın yüzünde muzip bir ifade belirdi. Koşarak mutfağa gitti ve sandalye çekerek bardak aldı. Dolaptan suyu çıkardı ve bardağa doldurdu. Sonra koşarak abisinin odasına gitti.İlk önce ismini seslendi. Bir kaç defa daha seslendi. "Emre eğer uyumuyorsan ses ver." Ses gelmeyince yatağın başına gitti ve iki ayakla karşılaştı. Ağzından bir ufak kıkırtı çıktı. Abisi yine delice yatmıştı. Yatağın sonuna gitti ve abisinin yüzünü örtünün altından kurtardı. İlk önce ufacık bir günaydın öpücügü kondurdu yanaklarına ve sonra koca bir bardak soğuk suyu hiç düşünmeden döktü. O zamanlar ergenliğe daha yeni girdiği için ses değişimi yaşayan Emre garip bir sesle bağırarak uyandı. Era ise çoktan koşmaya başlamıştı.
Era o anıyı hatırlayınca yüzünde yaralı bjr tebessüm belirdi. O günleri çok özlemişti. Telefonunun sesiyle çantasını açtı ve telefonu eline aldı. Amcası arıyordu. Saate gözü ilişince çoktan akşam olduğunu anladı.Zaten hava da kararmıştı. Kısa bir konuşmadan sonra telefonu kapattılar ve Era son kez arkasında bıraktığı mezarlığa baktı. İçinden "Elveda canlarım."dedikten sonra önüne döndü ve yürümeye başladı.
Yaklaşık 10 dk sonra arkasında bir kişinin varlığını daha hissetti. Herhangi biridir diye düşündü ama yine de arkasına baktı. Kimseyi göremedi. Adımları istemsizce hızlandı. Yeniden arkasına baktığında ağacın arkasında bir adam gördü. Ama adam hemen kafasını geri çekmişti. Neyse ki eve az kalmıstı. Adımları iyice hızlandı ve nihayet eve geldi. Önce nefesini sakinleştirdi ve sonra kapıyı anhtarıyla açtı. Salonda amca ve yengesiyle karşılaştı. Yemek masasındaydılar. Yemek yemiyeceğini söyledi ufak bir gülümseme takındı ve kendince iyiyim mesajı verdi. Onları boś yere telaşlandırmak istemiyordu. Belki de kendi kuruntusuydu..
Adam kıza göründüğüne inanamıyordu. Neyse ki yüzünü görmediğinden emindi. Hoş görse bile tanıyamazdı ya.Daha önce hiç karşılaşmamışlardı. Adam gerçekte çok daha güzelmiş diye düşündü. Sonra arabasına bindi ve en yakın arkadaşının evine gitti. Mâlum onu meraklandırmak istemezdi. Yalan da söylemek istemiyordu. O yüzden yokluğu fark edilmeden eve geldi. Ve arkadaşını gördü. Yüzündeki ifadeden bir şey olduğunu anladı. "Kesin" dedi " Yine bir şeyler oluyor. "
![](https://img.wattpad.com/cover/82444619-288-k929202.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALYA
Teen FictionGenç bir kız ve çok fazla acı.. Genç bir adam ve açıklanamayan bir aşk. İyi bir adam ve güzel bir sevgi.. Kötü bir kadın ve kötü olaylar.. İnsan beyni bazı olayları hiç yaşanmamış gibi gösterebilir.. Bazı kişiler bilinçaltımızda saklanırlar.. Gizem...