2 hafta sonra
Ceren
2 hafta koskoca kahrolası 2 haftadır benim meleğim Berrak'ım uyanmadı. 2 haftadır yoğun bakımda yaşamla ölüm arasında debeleniyor. Beni bırakıp gidecek diye ödüm kopuyor. O gü kafeden çıktıktan hemen sonra gelen silah sesini, bizim dışarı çıktıktan sonra Berrak'ın yerde öylece yatan bedenini ve o günden sonra 2 haftadır uyanmaması sürekli beynimin içinde cereyan ediyor. Elimden birşey gelmemesi ve onun o güzel gözlerini açamaması beni günden güne bitiriyor. O benim kardeşim, dert ortağım, herşeyim. Ölme düşüncesine bile tahammül edemezken. Gerçekleşmesini asla kaldıramam. 2 haftadır hergün olduğu gibi saat akşam dokuzu geçince telefonum yine çalmaya başladı. Arayan tabikide babamdı. Sıkkın birdaha nefes aldım ve
"Efendim."
"Kızım artık eve geliyorsun."
"Hergün aynı muhabbetten sıkıldım artık baba. Kardeşim burada gözlerimin önünde bitiyor. Sen neyin derdindesin?"
"Bende bıktım aynı konuşmadan Ceren. Arkadaşının babası kaçmış heryerde onu arıyorlar. Kusura bakma ben seni sokakta bulmadım. Derhal ya sen geliyorsun eve, yada ben gelip alıyorum." dediğinde omuzumda bir el hissettim kafamı kaldırıp yukarı baktığımda bunun Arda olduğu gördüm. Ağzını oynatarak ben bırakırım diyordu. Telefonda bekleyen babama döndüm ve
"Ben gelirim babacığım." dedim son kelimenin üstüne basarak. Ardından birşey demesine fırsat bırakmayarak telefonu kapattım. Arda ve Ural hiçbir mecburiyetleri olmamasına rağmen hep buradalardı. Her akşam istisnasız olarak Arda beni eve bırakıyordu ve tekrar hastaneye dönüyordu. Sabah ben geldiğimde kafeye gibiyor akşam üstü geri dönüyordu. Ural'sa anlamdıramadığım bir şekilde tam bir enkaz gibiydi. 2 haftadır hastaneden bir an olsun ayrılmamıştı ve benim olduğum zamanlarda uyuduğunu dahi görmemiştim. Ayağa kalktığımda Ural
"Kardeşim artık eve git, bu gece gelme. Ceren seninde aklın burada kalmasın ben ayrılmam buradan. Dinlenin, toplanın. Merak etmeyin asla da iyileşecek." dedi.
"Kardeşim seni yalnız mı bırakayım? Asıl sen git dinlen. 2 haftadır toplam kaç saat uyudun şu haline bak." dedi Arda'da bende atlayarak
"Doğru söylüyor Arda, Ural. Sende tükendin bizim yüzümüzden. Ben ikinizede çok teşekkür ederim yalnız bırakmadınız." Ural biraz sinirli bir şekilde
"Bunun konusunu dahi açma. Ben tükenmem merak etmeyin beni. Artık gidin ve yarın öğleye kadar da gelmeyin."
"Ama."
"Artık gidin. Ben size haber veririm uyanırsa." dedi Ural keskin bir şekilde ve Arda'yla vedalaştılar. Bizde gitmek üzere yola çıktık. Arda motoruna binip kaskını taktı ve banada bir kask verdi. Bende binip arkasına geçtim ve kollarımı gevşek bir şekilde beline sardım. Arda'da gitmekten aşina olduğu yolları son sürat bi hızla gitti ve yaklaşık 25 dakika sonra evimin önündeydik. Motordan indim ve kaskı çıkartıp Arda'ya uzattım.
"Arda özel olmayacaksa ve yanlış anlamayacaksan sana birşey sorabilir miyim?"
"Tabiki sor bakalım."
"Ural çökmüş bir enkaz gibi. Berrak'ın yanında olması çok güzel bişey tabiki. Ona minnet duyuyorum ama neden bu halde?"
"Neden gidip ona sormuyorsun?"
"Soramayacağımı ikimizde biliyoruz."
"Bak Ceren bunu sana söylemeli miyim bilmiyorum ama Berrak aynı Ural'ın annesine benziyor. O mavi gözleri, bembeyaz tenine tezat simsiyah saçları."
"Annesi öldü değil mi?"
"Bütün ailesi."
"Bu korkunç birşey olmalı. Başı sağolsun. Ya ben çok dengesizim, neden açtıysam bu konuları kusuruma bakma Arda ya."
"Önemli değil. Bilemezdin. Hadi bakalım bu kadar sohbet yeter. Üşümeden gir içeri. Babanda daha fazla kızmasın." dediği anda telefonum çaldı. Ekranda günler önce kaydettiğim Ural'ın numarası vardı. Korkarak Arda'ya gösterdim.
"Kötü birşey yoktur değil mi Arda?"
"Yoktur. Hadi sakin ol ve aç bakalım." dediğinde telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.
"Efendim Ural." derken sesim titrek çıkmıştı.
"Ceren rahatla Berrak artık iyice düzelmiş. Normal odaya aldılar. Hiçbir risk kalmamış sadece uyanmasını bekleyeceğiz." dediğinde içimde oluşan huzurun tarifi hiçbir şekilde mümkün değildi.
"Tamam Ural. Çok teşekkürler ben yarın orada olacağım görüşürüz."
"Görüşürüz.' dedi ve bende telefonu kapatıp birden kollarımı mutlulukla Arda' ya sardım."
"Hiçbir risk kalmamış Arda. Normal odaya almışlar. Berrak uykusuna çok düşkündür. Sadece birazcık uyanmasını bekleyeceğiz." dedim ve yaptığım şeyin farkına varıp geri çekildim.
"Özür dilerim bir an kendimi kaybettim sevinçten."
Saçmalama Ceren önemli değil. Çok güzel bir haber bu çok sevindim."
"Bende öyle. Ama tabiki önemli olmaz. Ben sarılıyorum sende hemen karşılık veriyorsun fırsatçı seni."
"Hah bende çirkef Ceren nerede kaldı diyordum. İyi oldu geldiğin. Kulaklarım kanadı yine kızım ya."
"Tamam be bu sefer ki şakaydı. Ben artık gideyim yoksa babam beni kesecek. Görüşürüz, iyi geceler ve teşekkür ederim."
"İyi geceler, görüşürüz." dedi Arda ve kaskını takıp, motora atlayıp gitti. Bende eve girdim ve kimseye gözükmeden odama çıktım. Bir duş aldım ve gönlümdeki rahatlıkla kendimi uykuya teslim ettim.Berrak
Yoğun acı. Kendime geldiğimde tek hissettiğim şey buydu ama kurşun yarası değildi benim canımı acıtan. Daha uyanır uyanmaz aklıma gelen görüntüler ve seslerdi. Babamın yaptığı o şeydi. Bir baba kızını öldürecek kadar ileri gidebilir miydi? Gitmişti işte. Benden canımı almaya geldi. Ruhumu söküp aldı, bedenim kaldı. Belki canımı alamamıştı ama içimde kalan bütün umudu sömürdü aldı sanki. Benim bu zamana kadar yaşamış olduğum hayatım gördüklerimden değil, göremediklerimden ibaretti. Göremediğim aile sevgisi ve şefkatinden, göremedim tadamadığım babaya olan ilk aşktan, hiç göremediğim ama adını sıkça duyduğum mutluluktan ibaretti. Benden kalbimi söküp elleriyle almış gibi hissiz hissediyorum. O benim babamdı babam. Elleri tittemeden silahı çekip öz kızını vuran adamdı. Bir sarılsa, kokusunu bana bir bahşetse bütün yaptıklarını unutacağım adam, beni enkaz a çevirdi şimdi. Bu düşüncelerle sessizce ağlamaya başladım. Gözlerimi açıp sağ döndüm ve cenin pozisyonu almak isterken yatağın yanında sandalyede oturmuş ve kafasını yere eğmiş Ural'ı gördüm. Dönünce sağ tarafım öyle bir sızladı ki acıyla inleyip daha çok ağlamaya başladım. Ural
"Berrak." diyip kafasını kaldırınca uyuyakaldığını anladım. Gözlerinin altı resmen çökmüş, morarmış ve altları halka halka olmuştu. En son gördüğüm giysileriyle duruyordu. O enkaz gibiydi.
"İyiyim ben. Sadece birden dönmek isteyince canım yandı."
"Ben hemen uyandığını doktora haber verip geliyorum." dediğinde kafa sallamakla yetindim ve beklemeye başladım. Biraz sonra bir doktorla Ural içeri girdiler. Erkek olan doktor bana sevecenlikle bakarak
"Nasıl hissesiyorsun Berrak?" diye sordu.
"Hareket etmediğimde pek bir sıkıntı yok gibi." dediğimde bana anlayışla baktı.
"Ne yazıkki bir süre böyle olacak. Hiçbir risk ve sorun kalmadı ama herhangi birşeye karşı tedbir amaçlı bugün seni burada tutacağız. Sonra seni taburcu edicez ve evde dinlenmeye devam edeceksin.
"Tamam doktor bey teşekkürler. Birşey sorabilir miyim?"
"Tabiki."
"Ne zamandır buradayım ben?"
"2 hafta."
"Koskoca 2 haftadır buradamıydım yani?"
"Evet ve bu genç bir an olsun başından ayrılmadı. Umarım hep böyle olursunuz. Birazdan polisler gelip ifadeni alacaklar vurulma olduğu için. Geçmiş olsun." dedi ve birşey dememe kalmadan odadan çıktı. Ural'a baktığımda telefonuyla ilgileniyordu.
"Ural."
"Efendim." dedi ve başını bana çevirdi.
"2 hafta boyunca buradamıydın yani? "
"Evet. Ceren'in babası izin vermiyordu kalmasına ve oda geceleri gidiyordu. Arda'da buradaydı tabiki. Hatta öğleden sonra gelirler. Dün gidip dinlenmeleriyle ilgili biraz sert konuştumda."
"Şuan ne diyeceğimi bilemiyorum."
"Tüm bunları sen birşey de diye yapmadım ben."
"Ama yinede teşek-"
"Berrak sakın! O cümleni tamamlama."
"Pekala öyle diyorsan."
"Korktum. Şey yani korkuttun herkesi. "
"Üzgünüm elimde olan birşey değildi biliyorsun." dediğimde gözleri sanki bana acır gibi bakıyordu.
"Şey bunu söyleyip seni korkutmak istemiyorum ama baban kaçmış ve heryerde onu arıyorlar. Sakın merak etme ama yanından ayrılmayacağız. Korkmana gerek yok."
"Merak ettiğim veya korktuğum yok. Bana acıyarak bakan gözlerinede ihtiyacım yok Ural benim. Sakın bana acıma. Sakın."
"Ben sana iyilik yapmaya çalışıyorum."
"Yapma bana iyilik. İstedim mi ben senden iyilik. Tamam yanımda olmuşsun sana borçluyum ama acıma bana. Acıyarak yaptığın şey iyilik olmuyor inan ki bana."diye sert çıktım.
"Berrak sinirlisin sonra konuşalım."
"Fikrim değişmeyecek." diye tısladığımda
"Ne halin varsa gör." diye bağırdı ve odanın kapısını çarparak çıktı. Çocuk benim için neler yapıyor şu yaptığıma bak dengesizin tekiyim. Tam kapı açıldığını duyunca o tarafa döndüm ve
"Ben gerçekten özür dile-"derken babamı karşımda bana silah doğrultmuş şekilde görünce dondum ve öylece bakmaya başladım.
"Ben işimi yarım bırakmam Berrak. Bunu en iyi senin öğrenmiş olman lazım kızım." dedi ve elini tetiğe getirdi. Benimde gözümden damlayan bir damla yaş oldu. Galiba ruhum yetmemiş bedenimide almaya gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Kış
Teen Fiction"Bizim aşkımız güneş ve ayın bir arada olması gibi birşeydi, eşsiz ve bir o kadar da imkansız". *** "Kapana kısılmış gibiyim. Sanki bir yangının ortasındayım. Etrafımda yardım edebilecek birsürü insan var. Ama kimse görmüyormuş gibiyim. Hani ateşin...