Okulun bahçesine girer-girmez garip bir duygu karmaşasının saldırısına uğruyorum .
Bu gün uyandığımda içimde buruk bir heyecan vardı . Eskilerden kalma bir heyecan . Yıllardır tadına bakmadığım , kalbimde küçülmüş ama kaybolmamış anıların toplandığı heyecandı bu .
Bahçede dolaşan bir kaç öğrenciye gülümsedikten sonra adımlarımı hızlandırıyorum .
Acaba kaç yıl olmuştu ? Mutsuz bir aileden beni bir kaç saatlik de olsa kurtaran , kendi evimden bile daha çok sevdiğim okulumu görmediğim kocaman bir zaman boşluğu vardı hayatımda .
Koşarken önüne bakmayan ilkokul öğrencisinin kafası karnıma dokunuyor . Çocuk mahçup gözlerle bana bakıyor ve özür dileyerek uzaklaşıyor ... Yine gülümsüyorum . Neden bu gün durmadan bunu yapıyorum ki ? ... Yoluma devam etmek isterken gözlerim köşedeki ağaça takılıyor . Yani ağaçdakı salıncağa . Sahi bu salıncağı buraya asmak hangi yaramaz çocuğun aklına gelmişti ? Galiba o çocuğu hatırlıyorum .
Adı Edisdi . Yaramaz ama kalbinde küçücük bir kötülük bile barındırmayan çocuktu . " Neden bu kadar zayıfsın ?" diye sorduğumda , " Benim kalbim şişko , Sedacım ." cevap verirdi hep . İyi çocuktu ve bunun farkındaydı .
Çocukluk arkadaşımı hatırlayınca yüzümdeki mutluluk bir anda kayboluyor . Hayatımın en mutlu (ve en mutsuz ) anlarını yaşadığım okula geri dönmekte haklı olup olmadığımı düşünmeye başlıyorum .
" Edis , hep birlikte olalım tamam mı ?" demiştim bir keresinde .
" Emin ola bilirsin , Seda . Sonsuzadek arkadaşım olacaksın . Hatta sonsuzadek değil , sonsuzdan sonra bile ." cevap vermişti tüm samimiyetiyle . Ama ben yalnızca arkadaşlığı kast etmemiştim . Hiç anlamadı .Okul binasının önünde duruyorum . "Ben yaşlandıkça okulum gençleşmiş ." düşünüyorum . Tamirden sonra resmen tanınmaz hale gelmiş . Oysa ne çok isterdim o duvarların bir köşesine yıllar önce kazınmış cümleyi görmeyi .
" Beni izle ." Edis bunu söyleyip duvara yaklaşmıştı . Yine ne haylazlık yapacağını kesdiremediğimden etrafımızda bizi gözetleyen bir öğretmen var mı diye sağıma soluma bakarak duvarın önüne geldim .
"Ne yapıyorsun ?"
" Bizden bir hatıra bırakıyorum ."
"Nasıl ?" diye sordum .
" Şöyle ." Cebinden küçük bir bıçak çıkardı . Duvara " Sonsuzluktan ötedeyiz ." cümlesini kazıdı .
Tabi okul müdürüne yakalandığımızda o anın sihri bozulmuştu . Ceza almıştık ama ne hikmetse müdürümüz duvardakı yazını kapatmak için hiç bir şey yapmamıştı .O olayı gözlerimin önünde canlandırıp üzülüyorum . Anlaşılan yeni müdüre hanım eski öğrencilerin anılarına saygı duymaktansa binanın güzelliğine önem vermiş . Artık o duvarda "Sonsuzluktan öteyiz ." cümlesi yok .
Yolun karşı tarafına geçerken Edis bağırarak " Sonsuzluktan ötedeyiz ." diye durmadan tekrarlıyordu .
" Edis , bağırmasana ." söyledim kıkırdayarak .
Ve bir daha onun sesini hiç duymadım . Bedeni kanlar içindeydi . Can dostumu araba çarpmıştı . Son anda kolundan yakalayıp onu kurtaramadığım için kendimi asla affetmeyecektim .
O kazadan aklımda kalan yalnızca bir şey var . Kanlı yüzünü ellerimin arasına almam ve " Edis " diye bağırmam ... Daha sonra olanlar hakkında en ufak bir fikrim yok . Galiba bayılmıştım .Küçük bir dikkatsizlik hayatını elinden almıştı . Bunu hak etmiyordu .
Yaşlı bir kadının bana yaklaştığını gördüğümde Edisin öldüğü günün acı hatırasını kafamdan atmaya çalışıyorum .
" Yeni öğretmen siz olmalısınız ?" söylüyor kadın . Yüzünde samimiyetsiz bir sırıtış var .
" Benim ."
" Hoş geldiniz . Ben okulun müdüresi Aslı Kara . Adınız Seda Camcıydı değil mi ?"
Başımı " evet " anlamında salladığımda bahçedeki çocuklardan biri bağırıyor .
" Sonsuzluktan ötedeyiz ."
Gözlerim o çocuğu ararken müdüre hanımın söylediklerini duymuyorum .
Nihayet , o sesin sahibini görüyorum .
Edis değil ... Onun Edis ola bileceğini nasıl akıl etdim ki ? Edis yıllar önce öldü .Çocuk bağırarak üzerime geliyor .
" Sonsuzluktan ötedeyiz ."Dengemin bozulduğunu hiss etdiyim an müdürenin kolundan tutuyorum .
" Aslı hanım , bu çocuk kim ?"
" Adı Edis . Yaramazın tekidir ... Oğlum, ne bağırıyosun ? Dün verdiğim ceza da mı seni akıllandırmadı ?"Dikkatle bakıyorum ... Çocuk yaklaştığında korkuyla yutkunuyorum .
Bu o !
" Edis ?" soruyorum sarışın çocuğa .
" Evet , Seda . Benim Edis ."***
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim . Annemle babam başucumda oturmuş uyanmamı bekliyorlardı .
" Anne ?"
" Nihayet uyandın , güzel kızım ."
" Noldu ki ?" Hala anlamıyordum . Az önce gördüklerim sadece korkunç bir kabus muydu yani ?
" Edisi araba çarpmış . Sen de onu kanlar içinde görünce bayılmışsın ."
Gözlerim yaşlarla doldu .
" Durumu nasıl ?" sordum yutkunarak ." Merak etme . Edis gayet iyi ."
" İyileşecek mi ?"
"İyileşecek , kızım . Korkma ."
" Çok korkunç bir rüya gördüm . Onun öldüğünü , benim yıllar sonra okula döndüğümü . O kadar gerçekçiydi ki ."
***
Doktor eve gide bileceğimi söyleyince annemle babam ısrarlarıma rağmen beni eve götürdüler . Bu gece hastanede Edisin yanında kalmama izin vermediği için babama çok kızmıştım .
O yüzden yemek yemeyi redd ederek odama gitdim .
Yatağıma uzandığımda arkadaşımın çabucak iyileşip hastaneden çıkması için dua etdim .
Ölmemişti . Yaşıyordu .
Çok mutluydum .
Ama korkuyordum .
Uyumakdan deli gibi korkuyordum .
"Ya aslında hala rüyadaysam ?" diye düşünmekten kendimi alamıyordum .SON
Merhaba , arkadaşlar .
Gözümden kaçan yazım hataları varsa bildirmenizi rica ederim .