Çooook uzun zamandır yazmıyorum. Bu yüzden üzgünüm. Ama aklıma yazıcak bir şeyle gelince yazabiliyorum ancak.
Yani bu aralar ilham perileriyle aram iyi değil. :(
Sizi çook seviyorum. Umarım bu bölümü beğenirsiniz :D Yorum yapmayı umutmayın.×××
Çadırdan hemen çıktıktan sonra ormanda bir yürüyüşe çıktım. Biraz sakinleşmem gerekiyordu.
Aradan zaman geçtikçe düşündüm de heralde bu olayı fazla abartmıştım. Şimdi Tae'nin yanına gidip ondan özür dilemem ve gönlünü almam gerekiyordu. Ama önce Jimin'in yanına gitmeliydim çünkü uzun zamandır ortalarda görmemiştim onu.
Tae konusunu o kadar fazla kafaya takmıştım ki sevimli kuzenimi unutmuştum. Hemen onun yanına gidip biraz saçmalamamız gerekiyordu.
Saat daha çok erkendi. Jimin'in çadırına gittim ve çadırın fermuarını açtığımda Jiminle Yoongi denilen çocuğun birlikte sarılarak uyuduğunu gördüm. (Yoonmin shipperlara benden selam😊 )
Sonra çaktırmadan telefonumu çıkartarak onların birkaç tane fotoğafını çektim, Yani ilerde lazım olur felan. Kendimizi güvenceye alalım değil mi?~Yazarın Ağzından~
Jungkook onların yanından ayrılarak kendi çadırına- yada çadırlarına- doğru gitti. Çadırın içine girdiğinde Tae'nin üzgün bir şekilde düşündüğünü gördü ve yanına oturdu.
"Tae ben gerçekten çok özür dilerim. Sana özel bir konuyu anlatman için baskı uygulamamam gerekirdi. Çok özür dilerim. Hala arkadaş mıyız huh?"
"Saçmalama Jungkook tabii ki hala dostuz."
Tae içinden 'Ne yazık ki hala dostuz.' Diye geçirdi ama bu düşüncesini Jungkook'a belli etmedi.
"Peki o zaman. Tae sana bir şey söyleyeceğim ama yanlış anlama lütfen?"
"Tamam söyle Kook."
"Bana sarılır mısın Tae? Üzgün veya Mutlu olduğumda birine sarılmak bana iyi hissettiriyor. Ama tabii saçma bulduysan yapmak zorunda değilsin."
Tae cevap vermeden Jungkooku kedine doğru çekti ve kollarını onun etrafına doladı.
Jungkook'da refleks olarak kollarını Tae'nin beline doladı ve başını göğsüne koydu. Tae, Jungkook ona bu kadar yakın olduğu için kalbinin ritmi daha hızlıydı. Tae o zaman Jungkook'un ne kadar güzel koktuğunu fark etti ama bu konunun tam olarak ne gibi olduğunu anlayamadı. Herhalde Ona özel bir şey diye düşündü Tae.
~Jungkook'un ağzından~
Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum ama gerçekten iyi gelmişti.
Tae'yle beraber diğerlerinin yanına gittik. Gözlem Jimin'i arıyordu, sonuçta şantaj yapacaktım değil mi? Küçük, zararsız, minik bir şantaj.
Sonunda Jimin'i görmüştüm Yoongi ile bir şeyler konuşuyorlardı. Yoongi piç smile atıyor, Jimin ise kaşlarını çatmıştı.
Yavaş ve sessizce Jimin'in arkasında geçtim ve bağırdım.
"JİMİNİEEE!!!"
"HASSİKTİR!! KOOK N'APIYORSUN BE?!"
Birisini korkutmak hoşuma gidiyordu ama birisi beni korkutunca çok sinirleniyordum. Sanırım benim kişiliğimde biraz tuhaf.
"Aaaa Jiminieem küfür etme. Ayıp, günah. Hem sen gelsene bir şey göstereceğim sana~"
"O sesindeki kinayeyi hiç beğenmedim tavşan ne karıştırıyorsun yine acaba?"
Kot pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp galeriye girdim ve Jimin'le Yoongi'nin fotoğrafını açtım.
"Jiminiee~ Bak ne kadar güzel çıkmışsınız değil mi yaa~"
"S-sen S-sen. Nasıl yaa?! HEMEN SİL ONU!!"
Telefonu hemen havaya kaldırdım. Jimin telefonu almak için zıplıyordu ama anlarsınız ya hani benden birazcık kısa olduğu için alamıyordu.
"Hey kookie~ hadi o telefonu bana ver. Hadi benim canım kuzenim bir tanem hadi~"
"Uhmm. Bir düşüneyim. Olmaz! Bu bana ileride lazım olacak Miniee~"
Yanımızdaki Tae'yle Yoongi ne yaptığımızdan habersiz 'Bunlar neyin kafasında' bakışları atıp bizi anlamaya çalışıyorlardı. Ama sadece çalışıyorlardı.
Jimin telefonu alamayacağını anladığında pes etti.
"Tamam Kookie, sen bilirsin. Sen kaşındın. Heyy Tae! Kook'un ifşalarını görmek ister misin?!"
"H-hayır H-hayır yapmazsın değil mi? Miniee~"
"Bu kadar emin olma Kook. Kısasa kısas."
Jimin benim neredeyse iğrençliğin dibine vurmuş fotoğraflarımı Tae'ye gösterecekti. Tabi ki ben buna izin vermeyecektim. Tae bu fotoları görüp bayılsın mı? saçmalamayın.
"Tamam. Tamam hemen dur ve o telefonu cebine koy. Gel bak sileceğim."
Jimin'in beni alt etmesine izin verdiğimi sandınız değil mi? Tabi ki de Hayır.
Jimin gelip telefonu elimden aldı ve fotoğrafı sildi. Ama şunu unuttu; onun biricik kuzeni yani ben bir megazeka olarak o silmeden önce fotoğrafın bir sürü kopyasını diğer dosyalara aktarmıştım. Çünkü BEN olmak.
Jimin fotoğrafı sildikten sonra bende onun telefonundan ömre bedel güzellikte(!) olan fotoğraflarımı sildim. Tabii önce kendime gönderdim.
******
Canımız sıkılınca kamp alanına gittik. Herkes rehber hocanın etrafına toplanmıştı.Bizde hocanın yanına doğru gittik. Bir şeyler söylüyordu. Yaklaştıkça ne dediği daha anlaşılır oldu.
"Evet çocuklar arkadaşınızla iyi geçinin. O kampımıza yeni katıldı. Tamam o zaman benim birkaç evrak'ı halletmem lazım. Hadi arkadaşınızla tanışın."
Hoca gittikten sonra herkes o gelen kişinin etrafına toplandı. Etrafındaki kişiler yüzünden kim olduğunu göremiyordum. Acaba bizim okuldaki birisi miydi?
Kalabalığın arasından geçerek gelen kişinin yanına gittim-Ya da sadece gitmeye çalıştım-Sesi biraz tanıdık geliyordu ama hâla onu görememiştim.
Sonunda onun yanına vardığımda onu görmüştüm. A-ama b-bu O-olamaz. Hayır!
"S-sen S-sen. A-ama? S-sen?!!"
"Hey... Merhaba Tavşanım... Uzun zaman oldu ha?"
Veee tam yerinde bitiren bir adet Ben.
Sizce kim geldi?
Yorumları alalım?Bölümlerdeki Vote ve yorum sayısı çok az. Belki ilerki bölümlerde istemesemde sınır koyabilirim.
Bu yüzden Vote vermeyi ve Yorum yapmayı Unutmayın.
Bu arada hikayeye yeni kapak yapmayı düşünüyorum. Eğer sizin yaptığınız kapak varsa bana gönderebilirsiniz
Mutlu noeller~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misunderstand \\ Vkook
FanfictionVe sonra dedim ki iyi ki o kampa gitmişim... Bir Vkook fici'dir. Tür: Yaoi İsteyenler Okusun zorla değil. Tüm hakları Okyanusumun derinliklerinde saklıdır.