Multi: İnci 😉
Hiç, her şeyi yakıp yıkmak istediğiniz oldu mu? Sanki elinize bir silah verilse, hiç düşünmeden gelişigüzel tetiğe basmak istermiş gibi hissettiniz mi?
Bilen bilir, böyle anlarda, genellikle hislerinizi kaybedersiniz. Çok sevdiğiniz biri ölse, tepki bile veremeyecek kadar hissizleşirsiniz.
Biri karşınıza geçip küfür etse, "Eyvallah." der, söyleriklerini savuşturmaya bile çalışmazsınız
Böyle zamanlarda uyusanız bile geçmez.
Deniz de şuan tam olarak böyle hissediyordu.
Elinde bir silah olsa, düşünmeden tetiğe basar, gaz kaçağı olan yerde çakmak çakardı.
Deniz, seçmesi için sadece 2 yol olmasından nefret ediyordu. Ne olurdu sanki on, on beş tane yol olsaydı?
Şuan hayata geçmeye hazır iki senaryo vardı Deniz'in önünde; Ya Güney'in yanına gidip hesap soracaktı; ya da hiçbir şey yapmadan masasına oturacaktı.
Deniz düşündü. Tamam, Deniz'in uyuduğunu sanan Güney onu sevdiğini itiraf etmişti. Eğer Deniz'in duymasını isteseydi, bu konuşmayı o uyanıkken yapardı.
Eğer Deniz, Güney'in yanına gidip hesap sorarsa ne diyecekti ki? Neyiydi o Güney'in? Birbirlerine karşı güçlü bir şeyler hissettikleri doğruydu fakat daha aralarındaki şeyin bir adı yoktu. Şimdilik.
Eğer hiçbir şey yapmayıp masaya oturursa içi içini yiyecekti fakat açıklama yapma derdinden kurtulacaktı.
Deniz büyük bir soğuk kanlılıkla, Güney ve yanındaki kızı rahatça görebilceği bir masaya oturdu.
Deniz'in gururu, merakını yenmişti.
Deniz'in yanına Beril, Beril'in karşısına da Barış oturunca, Deniz merakının dizginlerini biraz gevşetti ve Güney'in hareketlerini izlemeye devam etti.
**Güney neredeyse yirmi dakikadır, bir yandan İnci'nin sorularına cevap vermeye çalışıyor, diğer yandan da Deniz ile bakışıyordu.
Hayır, Deniz'le karşılacak onca yer ve zaman doluyken, neden burası olmak zorundaydı? Karşılaşmak için illaki Güney'in yanında bir kız olmasını mı beklemişlerdi?
Aklından geçirdiklerinin, saçmalık kotasını doldurduğuna kanaat getirip, gözlerini devirdi Güney. Ardından İnci'ye dönüp söze başladı.
"Bakın İnci Hanım, sizinle açık konuşacağım." göz ucuyla Deniz'e bakıp devam etti.
"Sizinle bu işin olmayacağını konuşmak için buradayım. Babanızın ısrarı ile buraya geldim ve.."
İnci, Güney'in cümlesini keserek söze girdi.
"Benimde buraya gelme amacım aynen buydu. Daha polis akademisinden yeni mezun oldum ve evlenmeyi düşünmüyorum."
Ardından göz ucuyla Deniz'i göstererek devam etti.
"Üstelik yarım saattir şuradaki kızla bakışıyorsunuz. Kız benim saçlarımı yolmak istermiş gibi bakıyor ve sende ter içinde kaldın. Birbirinizden hoşlandığınız çok belli. Birbirini seven insanların arasına girmek istemem."
***
Barış hesabı öderken, Beril de arabayı getirmeye gitmişti. Deniz ise restoranın kapısında onları bekliyordu.Yanına birinin geldiğini anlayınca, o tarafa bakmak için yan tarafa döndü.
"Heleşükür Barış, 2 saat.."
Deniz'in cümleleri, Barış yerine Güney'i görünce kesilmişti.Deniz, "Pardon, seni Barış sandım da.." dedikten sonra, arabasına binmekte olan İnci'yi göz ucuyla işaret ederek sordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorgu -Tamamlandı-
Fiction généraleDolunay ve Deniz, aynı anneden olan iki kardeştir. Deniz yetimhanede, Dolunay ise babasıyla birlikte büyümüştür. Dolunay uzun uğraşlar sonucu ablasını bulduğunda, Deniz'in onu evlat edinen ailesi kayıptır. Deniz'in ailesini bulmaya çalışan polis me...