***2 Gün Önce***
''Uyan Oliviaaaa.''
Lanet olsun sabah kim böyle yüksek sesle uyandırılır ki?! Gözlerimi araladım. Beni kaldıran kişi ev arkadaşım Alexis'di. Aynı zamanda en yakın arkadaşımdı.Birlikte kalıyor olmamıza küfürler savurarak ona ölümcül bakışlar attım.
''Ne var beni sabahın bu saatinde uyandırıyorsun ki?'' Bana şaşkın gözlerle baktı. ''Saat 12:30 seni ahmak.Ve sen hala uyuyorsun. Senin bugün bale seçmelerin yokmuydu?'' dedi.Ona inanmayıp başımın ucunda duran siyah iphone'numu aldım düğmesine bastıktan sonra saate baktım ve lanet olsun bu doğruydu!!!
''Kahretsin'' diyip kendimi yataktan fırlattım.
Alexis'nin alaycı bakışlarına aldırmayıp dolbımın kapağına yapıştım. Spor çantamın içine bale ayakkabılarımı, taytımı ve beyaz bir bluz sokuşturdum. Pembe inekli pijamalarımdan kurtulup üstüme önünde New York yazan bol bir bluz geçirdim (bu bluz bana geçmişimi hatırlatıyor..) altımada siyah dar bir pantolon giydim.Saçlarımı ördükten sonra dudak parlatıcımı sürdüm.Güneş gözlğümüde alıp kapıya yöneldim.
'' Ben bugün evde yokum bizim tayfayla takılıcaz.'' Tayfaymış salak saçma insanlardan oluşan beyinlerinde sexten başka hiçbirşeye yer vermeyen insan topluluğuna tayfa diyen bir arkadaşım var.Pardon en yakın arkadaşım.Ne güzel dimi ? '' Tamam tayfanla iyi eğlenceler'' boş gözlerle ona bakıp gülümsedim.
Alexis'i Londraya geldiğim zamanlarda bir barda tanımıştım.Barda tanıştığım biriyle nasıl bu kadar yakın oldum bende bilmiyorum ama, o benim tek kız arkadışımdı ve onu gerçekten seviyordum. Tabi takıldığı tayfasıyla ilgili hiç birşey söylemeyeceğim sonuçta bu onun seçimi ve istediğini yapar. Beni ilgilendiren kısım ona zarar geldiğinde başlar.
Sıra ayakabılarımı giymekte.Turuncu renkte olan vans'larımı ayağıma bir çırpıda geçirdim. Merdivenleri 2 şer 3 er indim. Düşmeden indiğime dualar ederek apartmandan çıktım. Bir taksi çevirip akedeminin yolunu tuttum.
Rio Zouk Fusion akedamisinde bale bölümü okuyorum. Baleye 9 yaşımda annemin isteği üzerine başladım. Ben pek fazla istemesemde annemin hayallerini süsleyen tek şey beni balerin olarak görmekti. Malesef göremeyecekti. 5 yıl önce trafik kazasında hayatını kaybetti. Tabi bende onunla birlikte ölmüştüm aslında. Babam demeye utandığım insan annemin ölümünde 1 yıl sonra başka bir kadınla evlendi. Hayatım zaten berbatken gelip birde üstüne sıçmıştı. Üvey annem olan Elli tam bir cadıydı. Ve benden sadece 10 yaş büyüktü.Ben ise daha 19 yaşındaydım. Babamın parası için evlendiği ortadaydı ama babam bunu anlayamıcak kadar saf ve salaktı. Onunla aynı evde 1 ay nasıl yaşadım bilmiyorum.O kadın geldiğinden tam 1 ay sonra bu akedeminin sınavlarına girerek NewYork'tan Londraya taşındım. Annemin hayallerini gerçekleştirmek ve onun beni yıldızlardan balerin olarak izlemesi tek dileğimdi. Fakat bundan pek emin değildim. Hep özendiğim break dans bir nevi sokak dansı olarak kalmıştı.
Kulaklığımı takıp Rihanna-What Now şarkısı eşliğinde dışarıyı izliyordum. Taksi 20 dolar tuttu ücretini ödeyip arabadan indim. Saf saf sağa sola bakınırken karşıdan gelen insan. Yok yok buna insan denemez o bir taştı. Ağzımın suları akmasın diye elimi ağzımla yokladım. Çocuk bana mı geliyordu yalnış mı görüyodum ? Evet lan bana doğru geliyordu. Yüzüm birden kızardı.'Lan noluyo ilk defa yakışılı bir insan pardon yakışıklı bir taş görmuyomusun' diye kendimi sorularla becerirken gitgide bana yaklaşan çocuğun gözlerinin zümrüt yeşili olduğunu farkettim. Tanrım çene kemikleri geniş ve okadar güzeldi ki. Beyaz teni gün ışığında parlıyordu sanki. Vampir mi lan bu ? dediğinizi duyar gibiyim.. Çok pürüzsüz yüzüyle çarpık gülümsemesi... Sanırım taksi beni cennete indirmişti.. Ben size bunları anlatırken taş bana gelmesine 2 adım kala yönünü değiştirdi ve yanımdan geçerken alaycı bir şekilde bana gülümsedi. Arkamı dönüp baktığımda gördüğüm kız okulun en popi aynı zamanda en sürtük kızı Bonie'di. Lanet olsun onunla hayaller kurmuştum.Çocuklarımız olucaktı erkek olursa Josh kız olursa Carolina koyacaktık.Neyse sinirlenmenin alemi yok Olivia sakin...
Saatime baktım lanet olsun geç kalmıştım.Hızlı adımlarla hatta bildiğin koşarak okula girdim.Soyunma odalarının birini kaparak üstümü ışın hızıyla değiştirdim. Bale seçmelerinin olduğu dev aynalı bir odada 30 40 kişi vardı ve bende onların arasına daldım. Esneme haraketlerimi yapıp beklemeye başladım.. '' OLİVİA MADİSON'' Elimi kaldırdım ve içeri girdim. Karşımda 3 kişi vardı biri disipline önem veren kırmızı rujlu menepoza çoktan girmiş ama fiziğine hiçbirşey olmamış bir kadın. Hafif uzun saçlı top sakkalı ve sevimli bir yüze sahip olan bir adam ,neden burada olduğuna anlam veremediğim gereksiz bir insan daha...
Müziği açıp gözlerimi kapadım ve haftalarca çalıştığım hareketleri yaptım.Piyano ve keman eşliğinde dans ederken aklımdaki tek yüz annemin güzel yüzüydü. Aklıma geldikçe dahada bir hırsla dans ettim. İstemsizce yüzüme hırsımı yansıtmış olmalıyım ki gözlerimi açtığımda karşımda oturan insanların saçma bakışlarına mağruz kaldım.
Bakışlarımı menopozlu ama fiziği güzel olan kadına çevirdim.Bütün sessizliği bozup'' Dansın içten ve duygusal değildi.Duyguların ve yaptığın haraketler birbirinden bağımsız. Sanki özgür olmak istiyorsun ama bunu yapmak zorunda olduğun için dans ediyorsun gibiydi Olivia.Bunu bize yeterince yansıttın.'' Olumlu anlamda başını sağlayan top sakallı adam ve neden orda olduğunu bilmediğim adamda ona eşlik etmişti. ''Ama-'' Sözümü kesip .'' Senin dansın bale değil Olivia.'' dedi topsakkalı adam. Gözlerimin yandığını hissedebiliyordum . Göz yaşlarımı tutmak için dudaklarımı ısırdım. Birşey söylemeden kapıya koşup dışarı çıktım. Tuvalete girdim ve göz yaşlarımı fazla tutamadan ağlamaya başladım. ' Bunu yapmalıydım. Annem bunu isterdi onun hayaliydi ama ben salağım ve bunu asla başaramayacağım..' Aklımdan geçen sadece bu cümlelerdi.Hayallerim yada annemin hayalleri parçalara ayrılmıştı.Toplamaya gücüm var mıydı yok muydu onu bile bilmiyorum.Hıçkırıklarımı durdurmayı başardım ve aynaya baktım.Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip kendime çeki düzen verdim.
Arkamdan gelen kızın aynadaki yansımasını gördüm ve o kız çocuklarımın babasını çalan , egosu yüzünden önünü göremeyen Bonie'di .Yanımdaki aynaya geçip küçük bir bavul olan makyaj çantasını çıkardı.İçinden kırmızı bir ruj aldı ve sürmeye başladı.Bende kızı ölümcül bakışlarımı atarken kapıya doğru ilerledim.'' Noldu küçük kız seçmelere kabul edilemedin mi?'' dedi. Alaycı bir gülüşle bana doğru baktı. O kız bu okuldaki en iyi bale yapan kızydı ve şuan onun saçından asılmamak için kendimi zor tuttum. ''Üzülme zavallım bu okulda ben varken o seçmeleri kimse geçemeyek.'' Ben yükselen egosuna şaşkınlıkla bakarken derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. '' Sen Bonie okulun en sürtük kızı sana temin ederimki bu okulda ben olmasam bile senden daha iyileri çıkacak.'' diyip vazgeçilmezim olan ölümcül bakılşarımdan attıp gözlerimle onu becerirken sessizliği bozup konuştu.'' Sen bana sürtük mü dedin??'' Anlama sorunu var heralde bu kız çok salaktı.'' Kimse bana sürtük diyemez'' Dedi ve beni iktirdi. '' 7 kusurlu hareketlerden birini yaptın'' dedim ve saçını kavradığım gibi karın boşluğuna bir tekme attım. Çığlıklar atmaya başladı. Tanrım bu kız tam bir sürtük. Ben kızı yerde hırsımı alana kadar yumruklaya çalışırken biri bileğimi havada tuttu. Arkamı dönüp baktığımda iki tane zümrüt göz bana bakıyordu. ' Hey bu sabahki taş çocuk' diye içirimden geçirirken ayağa kalktım ve hala eli bileğimdeydi.
'' Sen neyaptığını sanıyorsun'' diye sert bir şekilde konuştu. Kızgın hali bile çok sexydi. Neyse bunları düşünme Olivia. Yerde yatan Bonie bakıp yüzünden akan kanları görünce içimden ' Hakketiğini buldun kaltak' dedim. Elimi hızlıca çekip ondan kurtuldum ve yerde yatan Bonie'nin üstünden geçerek tuvaletten çıktım. Ağlama sesleri duyunca dahada bi sevinmiştim.
Bütün gözler benim üzerimdeydi. Bu lanet okulda dedikodu hızına yetişilmiyor gerçekten. Bakışlara aldırmayıp koridordaki dolabıma ilerledim. Dolabımın kapağını açtığımda annemin resmini görünce gözlerimin dolmaya başladığını hissettim.' Hayır Olivia burada olmaz' diye kendimi yatıştırdım.Dolabımın içinde duran bale ayakabılarımı çantama attım. Dolabımın kapağını kapattım ve arkasında duran biri vardı.Çığlık atmamak için elimi ağzımla kapadım.
![](https://img.wattpad.com/cover/10242914-288-k968920.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Believe You
RomanceYazacaklarım anlamını yitirdiğinde tükendiğimin de yavaş yavaş farkına varıyorum. Bırakın cümleleri, iki kelimeyi bir araya getirmeye halim kalmıyor bazen. Savaştan çıkmışçasına bitkin hissediyorum. Sonra savaş kırıntılarını toplar gibi topluyorum h...