3. Chitty Chitty Fang Fang

9.9K 542 250
                                    

Harry vampirler hakkında edinebildiği her bilgiyi edinmiş, Louis ile olan büyük karşılaşmalarını planlamadan önce hazırlanabildiği kadar hazırlanmıştı. Bir hafta süren detaylı bir meyve diyetine girmiş, kan değerlerini ölçtürmüş, vücudundaki kan oranını olabilecek en yüksek seviyeye çıkartmak için özel ilaçlar bile kullanmıştı. Kısacası vampirin dikkatini çekebilmek için her ihtimali göze almıştı ve hiçbiri işe yaramamıştı. Bu yüzden hastaneden kan çalıp Louis'nin kapısında bittiğinde bunun da çok işe yarayacağını sanmıyordu fakat Louis'nin susuzluğundan olsa gerek zayıf bir anına denk gelmişti ve istediğinden fazlasını elde etmişti.

Ona dokunmuştu ve onu öpmüştü. Üstelik baştan çıktığında neye benzediğini biliyordu artık. Louis, tanrı bilir kaç yaşında bir vampir, Harry'ye sadece kanla tatmin edemeyeceği aşikar bir açlıkla bakmıştı.

Harry gecenin tüm detaylarını başarı olarak nitelendiriyordu. Özellikle de kapanışı.

Ertesi gün okul kantininde onu Liam ve Zayn'le beraber otururken gördüğünde tam da Louis'nin ondan istediği gibi aralarında bir şey geçmemiş gibi davranmış, rahat bir tavırla meyve suyunu ve sandviçini alıp Niall'ın karşısına oturmuştu.

Arkadaşının söylediğine göre  Louis ondan tarafa birkaç kez bakmıştı ve bu Harry için oldukça yeterliydi.

O okul çıkışı Liam'ı yalnız başına yakaladığında elinde kendi pişirdiği taze kruvasanlar vardı. Vampirlerin teknik olarak insan yemeklerinden hoşlanmadığını okumuştu fakat Liam Payne buna bir istisna gibi görünüyordu.

"Harry!" Kruvasanından devasa bir ısırık aldığında bundan ne kadar keyif aldığı gözle görülebilirdi. "Bunlar harikalar."

Harry elinden gelen en sevimli şekilde gülümsedi. "Sana tarifini veririm. Aslında sana gösterebilirim de. Bugün müsait misin?"

Liam'ın gözlerinden derin bir kararsızlık geçse de oldukça çabuktu. Lokmasını yutup özür diler gibi Harry'ye baktı. "Bugün önemli bir yere davetliyiz."

Harry sahte bir şekilde suratını düşürdü. "Anlıyorum." diye mırıldandı kruvasanlarını kucaklayıp. "Louis de davetli mi? Ona da bunlardan bir tane yedirmek istiyordum."

Liam dudaklarını büzdü düşünür gibi. "Louis tatlıdan pek hoşlanmaz."

Harry içini çekti. "Pekala." Kruvasan kabını Liam'a uzattı. "Yine de benim yolladığımı söyler misin? Belki bunları sever."

Liam mutlu bir şekilde kruvasanları kucakladı. "Oldu bil."

-

Louis mutfağa indiğinde içecek bir şeyler almak için buzdolabını açtı ve karşısına çıkan plastik kapla bir süre şüpheli şüpheli bakıştı. Liam'ın şu saçma yemek pişirme hevesi geri dönmüş olamazdı, değil mi? Onu bu alışkanlıktan kurtarmak için Zayn ile fazla uğraşmışlardı çünkü Liam ne zaman yemek yapsa kimsenin yememesinden yakınıp eve yiyecek birilerini davet etmeye kalkıyordu. Louis gibi bir mizantropistin ve Zayn gibi insanları kör eden bir güzelliğin yaşadığı mekanlara insan sokmak elverişli olmuyordu çoğu zaman. Bu yüzden plastik kabı açarken Louis içini çekti.

Fakat içinde umduğu gibi Liam tarafından yapılmış bir şey yoktu. Sadece üç tam, bir yarım kruvasan ve bir de tanıdık kokan bir not.

liam tatlı yemediğini söyledi
neyse ki sen yeterince tatlısın xx –h

Louis kutuyu masaya koyup en yakın sandalyeye çökerken gülse mi ağlasa mı ona karar vermeye çalışıyordu. Bu çocuk tam bir şakaydı. Louis onun mutfakta buklelerinden unlar düşerken kruvasanları yaptığını, oturup ona bu aptal notu yazdığını hayal etti.

with the moon i runHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin