Joonmyeon bilinmeyenin verdiği adrese baktı. Uzak sayılmazdı ama yürüyerek gidemezdi. O yüzden motorunu alıp gitmeye karar verdi. Hızlıca geri dönüp motorunu aldı ve gitmeye başladı.
Suho gittikçe korkmaya başlamıştı. Yol dardı ve yolun kenarlarında yıkık dökük eski binalar vardı. Bulutlarda bu korkunç havaya gerçeklik katmak istermiş gibi güneşi sımsıkı örtmüştü. En sonunda bir katlı çatısındaki kiremitleri dökülmüş, duvarlarında yazılar yazan eski bir binanın önüne geldi Suho. Motoru bir kenara bıraktı ve evin kapısına yanaşıp tıktıkladı. İçeriden ses gelmeyince yumruklamaya başladı.
"Kimse yok mu???
Hey!!!!!"
En sonunda kapıya tekme attı ve kapı açıldı. İçeride kimse yoktu. Oyuna mı gelmişti şimdi? Hiç bir şeyi mantıklı düşünemiyordu.
Birden arkasındaki kapı kapanıverdi. Suho kapıyı açmaya çalıştı ama başaramadı.
"Kapıyı zorlama, açamassın.."
Bu sesle kapıyı daha hızlı yumruklamaya, tekmelemeye başladı..
"KİMSİN SEN?! ÇIKAR BENİ BURADAN!!!!"
"Gerçekten laftan anlamıyorsun."
"NERDESİN? YÜZÜNÜ GÖSTER KORKAK!!"
"Ben mi korkağım? Şaşırdım doğrusu."
"MİHİ NEREDE? ONA BİR ŞEY Mİ YAPTIN?? ÇABUK SÖYLE!!!"
"Evin içini hiç dolaşmadın mı sen? Kapıyı yumruklamayı bırakıp arkana dönersen küçük bir kapı olduğunu görürsün."
Junmyeon hemen arkasını döndü ve küçük ahşap bir kapı gördü. Koşup kapıyı sert bir şekilde açtı. Ve karşısında elleri, ayakları iple; ağzı bir bezle bağlanmış Mihi'yi gördü.
"Mihi.."
Kapıdan içeri girdi. Birden üstüne kapı kapandı. Mihi ağlamaya başladı. Konuşamadığı için dur demek ister gibi hareketler yapmaya çalışıyordu. Ama Suho durmadı, yanına hızlıca gitti ve ipleri çözmeye başladı. Mihi hala ağlıyordu.
"Mihi ağlama artık. Ben geldim. Kurtulucaz buradan.."
Suho ilk olarak ağzını çözmüştü. Mihi birden konuşmaya başladı. Ağlamaktan ve çığrınmaktan sesi kısılmıştı.
"Sana gelme demeye çalıştım aptal! Şimdi ikimizde çıkamayacağız buradan.."
Mihi'nin böyle demesiyle dış ses yeniden geldi.
"Aranızda akıllı biri çıktı sonunda. Ne yazık ki senin aklını değil organlarını kullanıcağız küçük kız.."
"Neyden bahsediyorsun sen?" Suho hemen atılmıştı.
"O bir organ mafyası Suho. Sana o yüzden gelme dedim."
Suho Mihi'nin kulağına yaklaşıp konuştu:
"Buradan çıkacağız. Sadece zamana bırak.."
"Ne fısıldaşıyorsunuz siz öyle?"
"Bundan sanane!"
"Kim Joon Myeon.. Senin de organlarınımı alıyım? Aslında sesinden yararlanmak istiyordum.."
Odadaki başka kapıdan bir kadın içeri girdi. Üstü kanlıydı ve gerçekten korkunç gözüküyordu. Suho kadına saldırmak için kalkmaya çalıştı ama başaramadı. Ne zaman takıldığını bilmediği kolunda duvara sabit zincirler vardı. Adını bilmediği kadın konuşmaya başladı.
"Evet, ben bir organ mafyasıyım. Bu kızın organlarını alacaktım. Nereden bilebilirdim kızın dünyaca ünlü zengin Kim Joon Myeon'un arkadaşı olacağı.. Şanslı çıktım anlaşılan.. Sayende zengin olacağım."
"Sen öyle san! Mihi'yi de hiç bir seyimi de alamassın. Kendini ne zannediyorsun sen? " Suho birden atılmıştı.
"Sizinle konuşarak vakit kaybedemem. Hey sen! Adın Mihi mi? Her ne bişeyse.. Ölmeden önce ne söyleyeceksen söyle!"
Kadın Mihi'nin yanına yaklaşmıştı.. Mihi'nin önünde durup konuşmasını bekledi."Ne mi söylemek istiyorum?"
Mihi yerde oturuyor olmasını fırsat bilerek iple bağlı olan ayaklarını kadının ayaklarına geçirdi. Kadın birden yere düştü.
"Geber!"
Mihi'nin bağırmasıyla aynı anda kapı açıldı ve içeri polisler girmeye başladı.
Sonunda kurtulmuşlardı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakaotalk // Suho
FanfictionBilinmeyen: Herkes sana para düşkünü diyor ama ben senin öyle olmadığını biliyorum benim biricik Junmyeon'um. İçinde sakladığın saf bir kalbin var... Suhoshi: Biri para mı dedi?