35. BÖLÜM♍

361 240 25
                                    

Bu bölümü wattpadan tanışmış olmamıza rağmen en yakınlarımdan biri gibi olan duygutekl ithaf ediyorum. İyi ki tanımışım seni.❤❤

Çığlıklarım tutsağı oldu sessizliğin. Tozlu rafların arasında kendilerini göstermeye çalıştılar. Sonra vazgeçtiler. Kimse fark etmedi onları. Sıkı sıkıya tutunduğum kararlılığım gibi, ümit vaat etmeyen geleceğim gibi... Yeniden tutsağı oldum uyuşturucunun. Acımasızca çarmıhına gerdi beni. Çırılçıplak; kollarımdan, bacaklarımdan, soğuk ve kapkara bir tahtaya çiviledi. Ama zorda olsa kurtardım bedenimi çivilerden. Etlerim paramparça, kanlar içindeyim şimdi...

Bana bu gücü veren şey neydi? Korkularım... Evet, tutsaklığından kurtulmamı sağlayan şey gerçek korkularımdı. Korkuların saplantıya dönüştüğü yer bıçağın keskin yüzüdür derler. O keskin yüzde bölük pörçük ürküntülerimi tek bir hamleyle ezip geçen gerçek korkuyu tattım ben... Korkularımın kırbacında yeniden can buldum.

Barkın' a baktığımda onunda mavilerinin en az benim kadar kararlı olduğunu görüyorum. Benim gibi oda bu illetten kurtulmaya yeminliydi. Bunu ona ilk söylediğimde gözlerinin derinliklerinde bir ürperti geçmişti. Ama kabul ederken bunun kolay olmayacağını da en az benim kadar iyi biliyordu. Yine de katlanacağı onca acıya rağmen tedavi olmayı göze almıştı. Bedeninde birikmiş zehrin atılması günler sürecek belki. Krizler, yoksunluk sendromları, yatıştırıcı ilaçlar... Ama en sonunda kanı ve bedeni arınacak zehirden.

Ama tedaviye başlamadan önce son kez demişti bana. ' Bu gece son kez esiri olayım eroinin. Bir daha asla buluşmamak için vedalaşayım.' dediğinde bu isteğini geri çevirememiştim. Dün aldığım kararı bu gecelik askıya almıştım bende. Onunla birlikte bende son kez buluşacaktım bugüne kadar bana yarenlik yapan uyuşturucuyla. Bunca zaman yaşadığım acıları unutturduğu için son bir kez buluşacaktım onunla. Sonra da bir daha asla girmemek üzere çıkacaktı hayatımızdan. Bu gece istediğimiz herşeyi yapmada serbesttik. Bu gece herşey sınırsız...

Gruptaki diğer erkeklere göre daha kısa boylu ve çocuksu bir yüze sahip, şimdiye kadar hep sessizliğiyle tanıdığım Turgay, elindeki tombul sigarayı tutuşturarak Tarık' a veriyor. Burdan bile Tarık' a ne kadar saygı duyduklarını anlayabiliyorum. Yaş olarak hepimizden daha büyük olduğu içindi belki bu saygıları bilemiyorum. Ama Tarık, giydiği özel dikim takım elbisesi ve ciddi duruşuyla hiç buraya ait gibi durmuyordu. Sanki birazdan ayağa kalkarak hepimizi çocuk gibi azarlayacak ve burda ne aradığımızı sorup dağıtacaktı burayı gibime geliyordu.

İnce uzun boyu, üzerinde özel bir dikim olduğunu haykıran takım elbisesiyle son derece yakışıklı. Bu zarif ve ölçülü tavrıyla, Barkın' la olan arkadaşlığını bağdaştırmakta zorlanıyorum. Aynı çevrenin insanları gibi durmuyorlar. Barkın daha serseri bir tavır sergiliyordu. Yani en azından dışardan bakılınca öyle görünüyordu. Ama Tarık... Ne bileyim. Hiç böyle ortamın insanı gibi durmuyor işte...

HERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin