..............................
Bugünlerde sarhoş gibiyim, aklım havada. Düşünebildiğim net bir şey yok. Beynim ise, duyduklarının etkisiyle uyuşmuş; düşünme yetisini yitirmiş gibiydi. Yüreğim çoktan ayaklanmış, yollara düşmek üzere...
Beni böyle karman çorman yapan, kuşkusuz yaşadıklarım. Yaşayacaklarım... On yedi senelik ömrüme, dünyaları sığdırdım belki de. Hele şu son altı ay, hayatımın dönüm noktası oldu diyebilirim. Abimin yokluğunda, amaçsızca çırpınırken; birdenbire kendimi bir ringin tam ortasında buldum. İlk başlarda zayıftım, güçsüz. Beni alt etmelerini engelleyemiyordum. Sonra bana kuralları öğrettiler, nasıl dövüşmem gerektiğini. Bu zorlu yolda çok yaralandım, hırpalandım; ama hepsinden ders çıkardım. Artık o güçsüz kız yoktu ringde. Eskisi gibi olmadığımı fark ediyorum.
Bunun en büyük kanıtı, belki de ağlamak yerine; hayatımızı mahvedenlerden hesap sormak için mücadele etmemdi. Eymen' in kollarında, çaresizce ağladığım o gecenin ardından tamıtamına bir hafta geçmişti. Bu bir hafta da çok şey değişmişti elbet. Artık kafeye gitmiyordum, bunun en büyük etkisi Eymen' di tabiki. Orda çalışmamın benim için çok tehlikeli olduğunu söylemişti. Haklıydı da. Ama yine de böyle kaçarcasına yaşamak canımı sıkıyordu. İşimden olmuştum.
Kızlar; Eymen ile barıştığımı duyunca ilk önce biraz kızmışlardı. Ama bütün olanları anlatınca, hak vermişlerdi bana. Aslında bu durumu onlardan saklamak istiyordum. Çünkü; ne kadar az şey bilirlerse, onlar için o kadar iyiydi. Babam... O geceden sonra onu neredeyse görmemiştim bile. Tek bildiğim, eve geldiğinde benimle karşılaşmamak için kaçarcasına odasına gittiğiydi. Onun için endişeleniyordum, son zamanlarda iyice içine gömülmüştü sanki.
Barkın, biricik arkadaşım, sırdaşım. O da biliyor durumumu. Ve öğrendiğinden beridir de benim için sürekli endişeleniyor, yanımda olmadığı zaman ise sürekli mesaj atıyor. İçinde bulunduğu bu müşkül durumda bile beni düşünüyor. Yarın AMATEM' e yatıracağız onu. Bu bir hafta içinde Tarık ile de konuşma fırsatım olmuştu, oda sonuna kadar yanımızda olacağını söylemişti. Tabiki ben bu görüşmelerin hepsini Eymen' in gözetimi altında yapmıştım. Yalnız başıma gitmeye değil, konuşmaya bile yeltenemiyordum. Biraz fazla sıkıyordu beni. Sürekli tetikteydi.
Hayatımın belki de en hızlı geçen bu bir haftasında, başımı bile kaşıyacak vaktim olmamıştı. Günlerim, okul- ev- Eymen' in evi üçlüsünde olmakla geçiyordu. Ayrıca bundan sonra okula da gitmeyecektim. Yani son sınıf olduğum için otuz günlük bir devamsızlık hakkım vardı. Büyük ihtimalle bu yıl sınava giremeyeceğim. Benim ki de laf işte, daha yaşayıp yaşamayacağım bile kesin değilken, gelecek hakkında planlar yapıyordum.
" Ne düşünüyorsun?"
Ezberlediğim ses tonunu işittiğimde, arkama bakarak yanıma doğru ilerlemesini izliyorum. Uykudan yeni uyandığı için saçları biraz karışık, gözleri mahmur... Kalbim sıkışır gibi olduğunda, daha fazla dayanamayıp yeniden önüme dönüyorum. Sanırım ben hiçbir zaman alışamayacağım bu adamın güzelliğine. Uykulu hâli bile, kalbimden bir şeylerin içime doğru akmasına neden olmuştu. Ilık, iç gıdıklayıcı, tatlı bir his...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERA
Teen FictionBeni duyuyor musun? Etrafına bakmayı kes. Görebileceğin bir yerde değilim. Sadece bana kulak ver. Ben acıyan kalbinim, hiç düşünülmeden üstüne basılarak ezilen gururun... Burada durmaya devam edeceksin misin Hera? Bu kadar aciz misin sen? Kalk hemen...