Multi' de Hera varBölüm Şarkısı: Anathema- One Last Goodbye
Hayatta her zaman istediklerimiz gerçekleşmez aforizması doğru. Bazen olması için gayret göstermemiz gerekir, savaşmamız… lakin şuan bulunduğum pozisyonu hiçbir çaba sarf etmeden elde ettim. Şanslı mıyım orası tartışılır. Çünkü bu kelime bugüne değin bir kere bile uğramadı bu bedbaht hayatıma.
Fakat belki bugün şeytanın bacağını kırmışımdır. Mezarlıktan çıktıktan sonra, o hâldeyken isteyeceğim tek şey sıcak bir dost omuzuydu sadece. Ve Barkın bunu seve seve yapıyor.
Arabanın motorundan çıkan hırıltılı sese bir yandan radyodan kısık sesle yükselen yabancı slow şarkı eşlik ediyor. Dışarıya tezat burası arabanın kliması sayesinde oldukça sıcak. Bütün uvuzlarım mayışmış, kendimden geçmiş bir vaziyette cama çarpan yağmur damlalarını gözümü kırpmadan seyrediyorum. Her biri hayatıma çarpıp beni paramparça eden şarapnel parçaları gibi.
" Ee, söyle bakalım. Nereye götüreyim seni?" diye soruyor Barkın. Neşeli sesine, zıpır bakışlarına karşılık verdim anında. Onunla henüz bir aydır tanışıyorum ama sanki hep benim hayatımdaymış gibi hissettiriyor. Sıcakkanlı ve bana karşı oldukça iyi niyetli. Tanışma hikayemiz trajikomikti. Sahilde, kayalıklarda otururken kalkmak için ayağa kalkmış ve kaygan zemin yüzünden dengemi kaybedip denize düşmüştüm. Soğuk su bedenimi ele geçirirken, beni boğulmaktan son anda Barkın kurtarmıştı. O günden beride aramızdan su sızmıyordu.
" Kafamı dağıtacak herhangi bir yer." diyerek kuru ve çatlamış olan dudaklarımı birbirine bastırdım. Ona güveniyorum ve neresi olursa olsun gitmeye razıyım. Yeter ki kafamın içinde patlayan cephanelik son bulsun.
Bu sözümle beraber Barkın; bir erkeğe göre oldukça narin olan parmaklarını, üzerine giydiği lacivert gömleğin üst cebine atarak orada biraz oyalanıyor. Meraklı bakışlarımı ona diktiğimde, güzel gülümsemesiyle bakıyor bana. Bu kadar güzel gülmesi dünyadaki diğer erkeklere haksızlık, ben bile gıpta ile bakıyorum. İnci gibi dişlerini herkese böyle göstermemeli.
" Burada kafanı dağıtman için birşey var." diyor elini cebinden çıkartırken. Bakışlarımı onun binbir duyguyu aynı anda barındıran ela gözlerinden alıp, gözümün önünde sallanan eline ve o elin parmaklarının arasındaki küçük poşete dikiyorum. Poşetin içindeki küçük turuncu haplar kalp atışlarımı sekteye uğratıyor.
Fazla beklemeden öne atılıp, poşeti ani bir hızla Barkın' ın parmaklarından ayırıp kendi avucuma hapsediyorum. Bu hâlime kahkahalar atan arkadaşımı duymazdan gelirken, heyecanım beni gafil avlıyor. Titreyen parmaklarımı güçlükle zapt ederken dilim damağım kuruyor sanki. Birazdan yaşayacağım o renkli dünya için oldukça müteheyyicim.
Bu hapları birkaç kez Barkın sayesinde kullanmıştım. İlk başlarda tereddüte kapılsamda, sonucunda aldığım mükafat kafamdaki bütün endişeleri tuzla buz etmişti. Bunlar mükkemeldi! Aldığım ilk anda zihnim boşalıyor ve kendimi bir anda rengarenk bir cümbüşün ortasında buluveriyorum. Duyduğum o rahatlama hisside cabası. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Dudaklarımın arasına kıstırdığım minik turuncu hapı yuttuktan sonra vakit kaybetmeden bir tane daha aldım. Tam diğerine dadanmıştım ki, aniden elimden çekilen poşetle durmak zorunda kalıyorum. İçimden çocuk gibi ağlamak gelirken hüsranla Barkın' a bakıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERA
Novela JuvenilBeni duyuyor musun? Etrafına bakmayı kes. Görebileceğin bir yerde değilim. Sadece bana kulak ver. Ben acıyan kalbinim, hiç düşünülmeden üstüne basılarak ezilen gururun... Burada durmaya devam edeceksin misin Hera? Bu kadar aciz misin sen? Kalk hemen...