▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
Tatyana
Sabah alarmın sesiyle kalktım. Ben bütün cinslerin yöneticisi Tatyana. Bütün cinsler bana Çığlık der. Çünkü çığlığım çok güçlü. Yer altında bir mafya olarak bilinirim. Bazıları da peri kraliçesi sen çünkü ismimin anlamı bu. Ben San Fransisco'da oturuyorum. Türk'üm ama kökenim Rus. Ailemin Türkiye'de bir holdindi var. Nova holding. Burada da holdingleri var. Buradakine ben bakıyorum. Üstüme kırmızı bir elbise geçirdim. Kırmızı bir ayakkabı giydim. Boynuma siyah kolye ve sağ elimin işaret parmağına gül şeklinde bir yüzük taktım. Holdinge giderken bunları giymem tuhaf biliyorum ama bana göre gayet normal. Makyaj olarak kalın bir eyeliner, rimel, ve kırmızı bir ruj sürdüm. Saçımı tarayıp salık bıraktım. Lamborghini'me binip holdingin yolunu tuttum. Çabucak vardım. İçeri girdim. Direk asansöre yöneldim. 44. kata bastım. Asansöre bir yakışıklı asansörün kapısı kapanmadan girdi. Onun haline kısık sesle güldüm. Muhtemelen duymuş olacak ki bana baktı. Demek soğuk bakışlar. Ben de soğuk bakmaya başladım. Benim melez olduğumu bilmiyordu galiba.
"Şehirde yenisin galiba." dedim kaşlarımı kaldırarak. Burnuma 4 kokunun karışımı geldi. Vampir, Kurt adam, Deniz oğlanı, Hayalet.
"Evet yeniyim." dedi buz gibi bir sesle konuşarak. Onun melez olduğunu anladığımı göstermek için
"Dikkat et seni kurtlar kapmasın, vampir de olabilir sen seç. Geriye iki seçenek daha var ama." dedim sırıtarak. Tedirginlikle bana baktı.
"Burada onlar da mı var?" dedi. Türk melez o.o.o...
"Safa yatma Türk Melez. Safa yatarsan Allah çarpar. Bilirsin camide yatılmaz." diye dalga geçtim. Gözleri büyüdü. Kaşları çatıldı. Ağzı hafif açıldı.
"Ama nerden? Sen? Sen nerden biliyorsun?" .Gözlerimi devirdim.
"Kokun akıllı, kokun." 44. kata gelmiştik dışarı çıktım. Telefon almamıştım. Çünkü dün yorgunluktan burada unutmuştum.
"Beni takip et." bu çocuğu babam göndermişti. Ofiste bana yardım edecekti. Odasını hazırlatmıştım. Kapıyı açtım.
"Burası senin odan. Herhangi bir rezillik görmek istemiyorum." dedim ve odadan çıktım. Odun hala bana karşı soğuktu. Odama girdim. Kendimi koltuğa bıraktım. Koridordan bir şeyin düşme sesi gelince odadan çıkıp oraya gittim. Benim sekreterim. Kendisi vampirdir. Adı Kathry.
"Kat alright?" (İyi misin?)
"Yes. I just could not move them. I lost my balance and fell apart around." (Sadece bunları taşıyamadım. Dengemi kaybettim ve etrafa dağıldılar.) Gözlerimi kapattım.
"Oh, Kat, you scaret! Do you need help?"(Oh, Kat, Korkuttun! Yardım lazım mı?)
"Yes, please!"(Evet,lütfen) Birlikte dosya yığınını toparlayıp benim odama götürdük. Masaya bıraktığımız anda gülmeye başladık.
"Okay I'll start then." (Tamam ben işe başlayayım o zaman) Derin bir nefes aldı.
"Okay. I kissed bye bye." (Tamam. Öptüm bay bay.)
"I you bye bye!"(Ben de seni bay bay!) O gittikten sonra ofladım. Yan odadan kan kokusu gelince aynaya baktım. Gözlerim kızarmış, dişlerim uzamıştı. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Ama kan kokusu giderek arttı. Gözlerimi açtım. Gözlerim iyice koyu kırmızıya dönmüş, gözlerimin altındaki damarlar belli olmuştu. Dişlerim ise iyice uzamıştı. Dudaklarım da koyu kırmızıya dönmüştü. Odamda çıktım. Yan odaya kapıyı tıklatmadan daldım. Elinde kan torbası olan çocuğa ve elindeki pakete baktım. Sonra tekrar çocuğa baktım. Kaşlarını çatmıştı. Ama bana bakmıyordu.
"Holdingde kan içmek yasak. Holdingden uzak bir yerde içmen gerekiyor!" dedim. Kan kokusuna yaklaştığım için kesinlikle yüzüm daha kötü durumdaydı. İnsanlarda yok mu diyeceksiniz. İnsan olanları 10. katın üstüne çıkması yasak. 10. kattan sonrasına vampirler bakıyor. Çocuğun gözleri yavaşça bana döndü. Benim yüzümü görünce şaşkınlıkla gözleri büyüdü ve kaşları havaya kalktı.
"Sen vampir misin?"
"Yok kurt kadın!" diye dalga geçtim."Onu çabuk buradan uzaklaştır! Bütün vampirler dönüşmeden!" diye tısladım.
"Holdingde vampir mi var?" dedi."Onların şimdiye dönüşmüş olması gerekmiyor muydu?" diye devam etti.
"10. kattan sonrasına insanların geçmesi yasak. 10. katla 11. kat arası koku giderici var. Ayrıca vampirler için özel asansör ve giriş-çıkış kapısı var.!" diye kükredim.
"Bana bağırma! Yoksa kalbini sökerim!" diye bağırdı.
"Benim kalbim yok!"
Hırladım. Kurda dönüştüm. Tüylerim turkuaz rengindeydi. Tüy rengim ve göz rengim değişebiliyordu. Normalken de saç rengim değişiyordu. Çocuk ban şaşkın şaşkın bakarken koşarak yanına gittim ve elindeki kan torbasını aldım. Pencereden aşağı attım. Kurallarım kesindi. Normale döndüm. Hayalet yanım olduğu için uçarak yanına yaklaştım.
"Bir daha kurallardan çıkmayacaksın!"
"Yok ya! Kurallar çiğnenmek içindir." dedi ve o da uçarak dibime girdi.
"Başka bir melezin olması beni sevindirdi Tatyana." hafiften sırıttım.
"Bana Çığlık de. Bütün cinsler bana çığlık der. San Fransisco'da çok melez var. Ben sadece onların başkanıyım."dedim. Birden sırtım soğuk duvara değdi ve dudaklarımda kısa süreli bir baskı oluştu.
"Tamam Çığlık."
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
Bölümü beğendiniz mi? Lütfen vote. Yeni bölüm kısa zamanda gelecek. Okurlarımı seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIK
FantasySırtımı ağaca yasladım ve yavaşça yere kaydım. Başımı ağaca yaslayıp güçlü bir çığlık attım. "Hayat beni bitirdin!" diye var gücümle çığlık attım.