|Giriş|
Sırtı sertçe duvara çarpan Dean acıyla inledi. Yine de başını yukarı kaldırıp öfkeli bakışlarını yaratıktan esirgemedi.
"Dean'i bırakırsan buradan gideceğiz ve peşinden kimse gelmeyecek. Onu bırak-"
"Cass!" diye araya girdi Dean. Karşılarındaki bir yaratıktı ve öldürülmesi gerekiyordu, her ne kadar acı içinde olsa da. Hiçbir durum buna engel olmamalıydı. Dean'in yöntemi her zaman aynıydı, ya o masum insanların hayatı ya da katili öldürmek. Başka seçenek yok. Başka seçim yok.
"Bırakmak mı? Onu mu? " Bodrumun küflü ve eski havasında histerik bir kahkaha yankılandı. Dean ve Castiel bunun sebebini anlamıştı, seçim yapması gereken kişi onlardan biri değildi ve Castiel, korkmaya başlamıştı işte.
"Ailemi öldürdünüz. Ailemi öldürdün, Melek! "
"Onlar katildi, sen de öylesin ve kaderin onunkilerden daha farklı olmayacak! " Yaratık elini yumruk yapıp kuvvetlice sıktı, ve Dean aniden gelen acıyla çenesini kapamak zorunda kaldı.
Sonra yaratık titreyen mavilere döndü.
"Ben de senin aileni alacağım Castiel. En sevdiğin şeyi alacağım. Ama yavaşça. Yavaşça, böylece bu gerçek bir intikama dönüşecek ve gerçekten acı çekeceksin. Çekeceksiniz. " Alev alev yanan göz bebeklerini Dean'e çevirdi. Castiel'in hiçbir şey yapmasına fırsat bırakmadan avcıya çarpmak üzere elektrik yüklü, büyülü bir şimşek gönderdi.
Şimşek Dean'i vurduğunda, yere düştü. Castiel saniyesinde onun adını haykırarak yanına gitti. Kalp atışlarını duymasa öldüğünü sanırdı ve şüphesiz böylesi bir şey onunkinin de durmasına sebep olurdu.
"Dean!" dedi bir kez daha, ellerinin arasındaki yüze baktı. Ama görmek istediği bu değildi, o güzelim yeşiller görmek istiyordu, tek başlarına birer dünya harikası olanları hani.
"Ne yaptın ona!? " dedi Melek yaratığa. Sesinde korku ve endişe hakimdi.
"Göreceksin Melek, göreceksin. " Yaratık bir anda ortadan kaybolduğunda Castiel yeniden Dean'e baktı. Bu sefer bakışlarına karşılık veren bir çift aralanmış yeşil gözü de gördü. Sonra şunları duydu:
"Sen kimsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memory Loss // Destiel
FanfictionAvcı Dean ve Melek Castiel. Sahip oldukları tek şey birbirleriydi ve onlar birlikte o kadar güçlüydü ki durdurulamazlardı, çünkü aralarında yıkılması imkansız bir bağ vardı. Ya da en azından öyle deniyordu, kısa bir süre önce.