Bölüm-7

438 8 2
                                    

Aslıyla olan telefon görüşmemden sonra tüm adamlarıma haber saldım. Benim kızımı kaçırmak o kadar kolay değil Demir efendi!

"Serdar, nereyle haberleşiyosan haberleş ve Aslı'yı bulun."
Bana olumlu bir cevap vererek telefonu kapattı ve bende hemen dışarıya çıktım. Binanın güvenliğine giderek boğazına yapıştım.
"Sen burda ne sikime yarıyosun lan? Binadan bir kız kaçırılıyor sen napıyordun lan?"
Adam birden ötmeye başladı.
"Abi yemin ediyorum ağzımı açmamam için yüklü bir miktar verdiler. Sana söyleyemem." Yüzüne yumruk atıp, müsait bölgesine tekme attım.
"Şimdi söyleyecek misin orospu çocuğu?!" Dedim tehdit savurarak.
"Abi nolur yapma, açamam ağzımı."
"Ne kadar verdiler lan it?"
"3700 abi."
"4000 yeter mi?"
"Şehrin sonunda iki tane yıkık dökük fabrika var. İkisinden birindeler abi."
"Orospu çocuğu!" diyerek yeniden vurdum. Yüzüne 20 tl atarak, "Al hakkın." dedim ve hızla uzaklaştım ordan.

Tekrar geri döndüm ve adamın cebine atmakta olduğu 20 tlyi de geri aldım. "O bile hakkın değil lan şerefsiz." Diyerek.

Arabama atlayarak şehrin sonuna doğru son hız sürmeye başladım.

Bu kadar kolay olcağını sanmıyordum. İnşallah bir bokluk yapmamışlardır.

İki fabrikayı da gördüğümde ani bir frenle durdum ve elimde ki silahla koşarak içeri daldım. Birden etraftan yüzlerce adam çıktı ve arkamdan biri de silah doğrulttu.

"Silahını yere bırakarak yavaşca bana doğru dön oğlum." dedi sırıtarak.
"Orospu çocuğu! Biliyordum bi bokluk yaptığını."
"Çok safsın be oğlum. Bir bokluk yaptığımı bilerek niye böyle bir bokluk yaptın?" dedi alayla köpek.
"Şerefsiz bırak lan." dedim çırpınarak. Bikaç adam gelip elimi kolumu bağladı ve beni bayılttılar.

Gözlerimi açtığımda Aslı'yı karşımda elleri ve ağzı kapalı bir biçimde ağlıyorken gördüm.
"Aslım, korkma tamam mı? Hemen çıkacağız burdan. Güven bana tamam mı? Bak korkma."
"Vay vay vay. Demek "korkma Aslım" he?" dedi gülerek şerefsiz Demir. "Dur bari Aslımızın ağzını açalım da cevap verebilsin." diye de ekledi.
"Korkmuyorum Şahin merak etme. Ölürsekte burda beraber ölürüz sanki, nolacak." İşte benim kızım be.
"Merak etmiyorum güzelim. Bizim için harekete geçerler." diyerek göz kırptım. Umutla bana baktı.

"Evet gençler sohbetiniz bittiyse bir oyun oynayalım ha?" dediği anda bir gürültü koptu ve içeriye yüzü siyah maskeli adamlarım girdi. Hemen bitanesi geldi beni çözdü diğeride Aslıyı.
"Tam zamanında aslanlarım." dedim gülerek.
Demiri aldıklarını gördüğümde lafımı hemen yapıştırdım.
"Oyun mu oynayacaktım babacım? Unutma ben oynamak istemezsem oynamayız. Ve de merak etme babacım yarın ve sonraki günler hep oyun oynayacağız." diyerek yüzüne yumruğumu yapıştırdım.
"Götürün şu iti, diğer hepsini de alın karargaha. Bu arada; Demiri başka odaya alın, onunla özel görüşüceğiz." Aslının koşarak bana geldiğini farkettiğimde hemen kollarımı açtım ve bana sarılmasına izin verdim.
"Sana kurtulacağız demiştim güzelim."
"Ama nasıl yani? Sen yakalanmıştın?" Onurla birlikte bakışıp güldük.

2 SAAT ÖNCE

"Onur ne yapıyosun abi?"
"Mekandayım abi sen?"
"Demir iti Aslı'yı kaçırdı. Şimdi aldığım adrese gidiyorum, iş çok kolay oldu ve şüphelendim. Tuzağa düşebilirim, şimdi pantolonuma dinleme cihazı taktım ordan 'harekete geçecekler' gibi bişey duyduğunuzda direk saldırıyosunuz binaya. Şimdi ben arabayı yolun kenarına çektim, yanına iki adam al ve tek arabayla beni takip edin. Nereye götürüyolarsa beni, o mekanı basın abi. Mutlaka Aslı orada olacaktır."
"Eyvallah abi. Hemen çıkıyoruz."

ŞİMDİKİ ZAMAN

"Oha Şahin. Aklını seveyim, ne kadar zeki bir... Şey zeki bir ev arkadaşım var benim."
"Sevgilim demek istedin galiba gülüşünü sevdiğim."
"Se...sevgilim mi?"
"Evet sevgilim. Bir mahzuru mu var?"
"Ay yok hayatım. Ne mahzuru?"
"Hemende havaya girdin be bakıyorum."
"Ya Şahin." diyerek güldü bana sevmeyi öğreten kadın. Gülüşüne bende gülüşümle karşılık verdim ve el ele bu mekandan çıktık.

Adamlarım hâlâ Demir ve köpeklerini topluyorlardı.

"Oğlum dikkat edin lan. Bu itlerin ne zaman ısırcağı belli olmaz, havlamıyolar da şerefsizler." dedim alaycı bir gülüşle. Onur'da güldü ve arabalara dağıldık. Ben eve doğru sürdüm, Aslı'yı bugün kendine getirip Demir'le yarın ilgilenecektim.

"O'na nolacak Şahin?" dedi titrek sesiyle.
"Demir'e mi?"
"Hıhım." Dedi başını sallayarak. Demir'in elimde olmasına rağmen hâlâ korkuyordu ondan.
"Sen merak etme bebeğim. Yarın işi bitecek."
"Öldürecek misin onu?" dedi kaşlarını kaldırıp şaşkınla bana bakarken.
Hiç düşünmeden yanıtladım onu.
"Evet."

////////////////

Yatakta ellerimiz birbirine kenetlenmiş bir biçimde yatıyorduk.

"Senin için korktum." diyerek aramızda ki sessizliği bozdu Şahin.
"İlk defa birisi için korktum." diyerek düzeltti sözlerini. Dönerek ona sarıldım.
"Ben de senin için korktum." Kafamı kaldırıp yüzüne baktım, gözlerine baktım, dudaklarına baktım. O da benim dudağıma baktı. Ve yavaşca bana doğru eğildi. Dudaklarım dudaklarını bulduğunda, büyük bir açlıkla öpüşmeye başladık. Elini kadınlığıma yakın bir yere, göbeğime koydu. Bu hareketi kadınlığımı sanki bir nabız gibi zonklatıyordu.

"Ben seni, seninleyken bile özlüyorum. Napacağız?" dedi yarım bir gülüşle.

"Sevişeceğiz." dedim bende yarım gülüşüm ve erotik sesimle. Elini göbeğimden kadınlığıma indirdi ve usulca okşadı. Penye şortun içinden kiloduma indi ve kilodun üstünden oynamaya devam etti. Ben ise kendimden geçmiş bir şekilde inliyordum. Yavaşca doğruldu ve penye şortumu aşağı indirdi. Üstümde sadece sütyenim olduğundan onu da zorlanmadan açtı ve sadece kilodumla kaldım. Onun üstünde de sadece baksır vardı. Baksırın üstünden kabaran erkekliği baş göstermişti. Tekrardan dudakları dudaklarımı buldu ve zorlanmadan beni altına aldı. Kendini bana sürttüğünde, tıpkı bir yılan gibi kıvrıldım. Göğüslerimi öperek, göbeğime doğru indi ve dudakları yeniden kadınlığımı buldu. Kilodun üstünden kadınlığımı öptü ve üstünü ısırdı. Acı ve zevkle harmanlanmış bir duyguyla inledim. Yavaşca kilodumu indirdi ve dudakları çıplak kadınlığıma değdi. Orayı da öpüp, okşadı ve tekrardan yukarı, dudaklarıma çıktı. Kendi baksırını da çıkartıp yavaşca içime girdi.

////////////////////

Yine Şahin'den önce uyanmıştım ve bundan yararlanarak kahvaltı hazırlamaya başladım. Belimden sarılan kollarla ilk başta irkilsem de sonra Şahin olduğunu anlayarak sırtımı onun göğsüne yasladım. "Ne hazırlıyorsun bakalım?"

"Kahvaltı." dedim kıkırdayarak. Kahvaltılıkları masanın üzerine yerleştirdim ve sonra Şahin'le masaya oturduk. Tam o sırada kapı çaldı. "Kim bu sabah sabah ya?" dedi Şahin. "Bilmiyorum ki canım bakayım ben." Şahin benim üstüme baktı ve paşamız uygun görmemiş olacak ki benim peşimden kalktı. Kapıyı açtığımda bu kadar şok fazlaydı bana. Hande..

Elinde bir silah ve arkasında iki tane iri yarı takım elbiseli adamlar. Onlarında elinde iki silah....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 03, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umutsuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin