üçü bir arada

136K 2.6K 108
                                    

Gözlerim sadece ikisine odaklanmış bir şekilde kalırken kapıların açılıp kapanma sesini duyuyordum. Hocalar sınıftan çıktığında Doruk elinin tersiyle kanayan dudağını sildi. Bizi sınıftan atan hoca yanımıza gelerek hepimize ölümcül bakışlar attığında o dersi gerçekten sevemeyeceğimi anladım. Derslerin kendileri kadar öğretmenleri de çok önemliydi. Sevmediğim bir dersi sevdiğim bir hoca anlatınca dersi de seviyordum; sevdiğim bir dersi ise sevmediğim bir hoca anlatınca dersten soğuyordum.

Bu düşünceler eşliğinde hocaya son bir kez baktıktan sonra kafamı Doruk'a çevirdim. Yüz ifadesi biraz karışıktı doğrusu. Hem öfkeli hem afallamış... O da Görkem'den böyle bir hareket beklemiyordu belli ki. Kim bilebilirdi ki bir anda böyle olacağını? O komik çocuk gitmiş yerine bir anda öfkesine hakim olamayıp yumruk atan biri gelmişti. Aslında çabuk sinirlenen bir insana da benzemiyordu.

Normal şartlarda Doruk'un da Görkem'e vurmasını beklerdim ama Doruk böyle bir şey yapmamış, sadece Görkem'e pis bakışlar atmakla yetinmişti. Ya benim ağzımdan kaçan çığlığım sayesinde dışarıya çıkan hocalar görür diye atmamıştı ya da sonraya saklamıştı.

Bizi sınıftan atan hoca '' Düşün peşime!'' dediğinde üçümüzde hocanın arkasına takılarak müdürün odasına doğru ilerlemeye başladık.

Bir yandan yürürken bir yandan da aklımdaki cevapsız sorularla uğraşıyordum. Görkem neden Doruk'a vurmuştu? Bu olay burada kapanmış mıydı? Doruk intikam alacak mıydı? Müdür daha ilk günden beni odasında görünce ne tepki verecekti?

Ben bu gibi sorularla boğuşurken müdürün odasına geldiğimizi fark etmedim. Odasına geldiğimizi fark etmediğim gibi önümden yürüyen Doruk'un durduğunu da fark etmedim. Bu yüzden de elimde olmadan Doruk'un ayakkabısına arkadan basarak ayağından çıkmasına neden oldum. Sinirle bana döndüğünde '' Özür dilerim.'' dedim ama onun aldırdığı yoktu.

Sözsüz bir şekilde beni azarlarken bir yandan ayakkabısını giyiyor, bir yandan da bana kötü bakışlar atmaya devam ediyordu. En sonunda ayakkabıasını giydiğinde önüne dönerek odaya girdi.

Müdürün en çok kızdığı kişi Görkem olmuştu. Teknik olarak ilk yumruğu atan o idi, daha doğrusu tek yumruğu atan Görkem'di çünkü Doruk elini bile kaldırmamıştı.

Bana ise olay ile ne ilgim olduğunu sormuş, bir ilgim olmadığını anlayınca da hepimizi odasından çıkarmıştı. Kapıda bizi sınıftan atan hocayla karşılaştığımızda bir de o kızdı ve sonra bizi orada bırakarak sınıfa çıktı.

Yine üçümüz baş başa kaldığımızda tekrar bir olay yaşanmaması için Görkem'e döndüm. '' Sınıftan benim yüzümden atıldığın için özür dilerim.''

Elini, havada 'boşver' dercesine salladıktan sonra cebine soktu. '' Sen olmasan da yine beni sınıftan atardı zaten. Adamın bana karşı özel siniri var, sınıfta ben olunca ders işleyemiyor.''

Doruk hiç beklemediğim bir anda lafa karışarak '' 10'da okulun arkasındaki parkta!'' dedi. İkimizin de bakışları ona döndüğünde sinirden gerilmiş çenesini dikleştirdi. Belli ki intikam alacaktı. İçimden geçen soruyu bir anda dışıma vurdum. '' Kavga etmek için mi buluşuyorsunuz?''

İkisinin de bakışları bana döndüğünde cevap Görkem'den geldi. '' Hayır, sadece teke tek konuşacağız.''

Teke tek kelimelerinin üstünde durduğuna göre oradan Doruk'a mesaj yolluyordu ve büyük ihtimalle de bunu benim anlamadığımı sanıyordu. Hayır yani, Görkem gerçekten karşısında çocuk olduğunu falan düşünüyordu herhalde. Doruk o yumruğu karşılıksız bırakmazdı ki bırakmayacaktı da zaten. Gerçi açık açık bana kavga edeceklerini söylemeleri de saçmalık olurdu.

YALNIZ DEĞİLSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin