"Neden bana bakıyorlar?" dedim ikisine de şaşkınca bakarak.
"Burdaki kızlar senin gibi değil de ondan." dedi bunu söyleyen Ateş'ti.
Aylin, Ateşin cümlesinin devamını getirdi. "Yani, sen biraz kabasın?" dedi hafifçe gülümseyerek.
"O zaman hazır olsunlar. Bu daha başlangıç! İçimdeki kızı daha özgür bırakmadım!" dedim alayla.
Bir tane sandalye çekip oturdum. Nasıl bir okuldu burası ,etrafıma baktım
kızların hepsi nazik davranı- o da ne?!
Tostunu çatalla yiyen bir kız ilk defa görüyorum!Aylin kıza baktığımı fark etmiş olacak ki hemen konuşmaya başladı, "Bu Şeyda, çok nazik bir kız halinden beli oluyordur zaten görgü kurallarına çok önem verir!" dedi göz devirerek.
"Şeyda'yı boşverin şimdi.
Kendinizi tanıtın?" dedim heyecanla."Ne diyebilirim ki? Adımı biliyorsun zaten, 15 yaşındayım 24 Haziran doğumluyum. Imm, sen de birşey söylesene Aylin!"
"Biraz resmi tanıtayım kendimi bari. Adım Aylin Taşdemir. 15 Yaşındayım 24 Haziran doğumluyum. Burcum Yengeç. Hobilerim; kaykay sürmek, şarkı dinlemek. Bir ikizim var adı Ateş
biraz utangaçtır kendisi. Şu an utandığından eminim!" dedi. Ateş'e baktım yüzü resmen domates gibi kızarmıştı. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Gülmeyeceğim diye terlemiştim bildiğin ama artık kendimi tutamayıp Aylin'le aynı anda öyle bi güldük ki yanlış söyledim öyle bi kahkaha attık ki kantindekiler tekrardan bize baktı. "Ne bakıyorsunuz?" diyip Aylin'le kahkaha atmaya devam ettik."Gülmekten karnım ağrıdı, ay yeter!" dedim gülmemi zorla durdurarak.
Biz kahkaha atmayı bırakmıştık ama birileri daha gülüyordu. Kafamızı Ateş'e çevirdik telefonu elinde bizi çekmiş gülüyordu. Aylin'le birbirimize baktık ve sonra Ateş'i gıdıklamaya başladık. Ateş o kadar çok kıpırdamıştı ki sandalye yere düştü yani üçümüz düştük. Nasıl başardık bilmiyorum.
"Kalkar mısınız üstümden acaba?" dedi Ateş, sinirle. "Aam, Aylin üstümden kalk istersen?" dedim bende sinirle.
"Kalktım ki!" dedi bana kaş göz hareketleri yaparak.Neyi vardı bunun? Yerden eteğimin açılmamasına dikkat ederek kalkıp, Ateş'ide kaldırdım ve tenefüs zili çaldı. Sınıfa doğru gittik.
Sınıfa girdiğimde Deniz'i arkadaşlarıyla beraber konuşurken buldum. Deniz'i unutmuştum bile. Bir kağıt alıp "Bana kahve ısmarlayacaksın unutmadım?" yazıp kafasına attım. Yerden kağıdı alıp okudu. Benim ona bakdığımı fark etmiş olacak ki, bana şaka mısın sen bakışları attı. Gözlerimi devirip kağıdı gösterdim.
Üstüne birşeyler yazıp benim kafama atmaya çalıştı ama ben yakaladım tabii ki de. "Abi, bu kahve neymiş öyle içinde bilmediğim bir şey mi var?" yazmış. Sırıtıp kafamı saladım.
Ders yine çabuk geçti. Zaten son dersti bütün tenefüsleri yeni kankalarımla geçirdim. Aylin kantinden beri garip davranıyordu. Aylin birşey söyleyecekti ama Ateş var diye söyleyemiyordu. Neyse.
Çantamı alıp sınıftan çıktım. Aylin hemen önüme geçip Dur işareti yaptı.
"Önden bayanlar!" diyip kızlar tuvaletinin kapısını açıp beni içeri itti.
"Ateş diyince bir şeyler hissediyor musun?" dedi garip şekilde. "Hayır, Neden sordun ki şimdi?" dedim. "Emin misin. Son kararın mı?"
"Ne kararı be? Ne saçmalıyorsun?"dedim, sinirle."Şey boşver ders biraz sıkıcı geçti acısını senden çıkarıyorum ya neyse hadi çıkalım." dedi ve kapıyı açıp kızlar tuvaletinden çıktık.Bir kat aşağı indik ve evet yine Deniz'i gördüm, bu çocuk her zaman neden karşıma çıkıyordu? "Yarın görüşürüz Aylin!" diyip el salladım o da bana tebesümle karşılık verdi. Deniz'in yanında kimse yoktu, beni bekliyordu. Ona doğru yürüyüp "Beni yoksa kahve içmeye mi götüreceksin?" dedim gülerek. "Evet seni kıymetli kahveciğinin yanına götüreceğim!" dedi ve okul kapısından çıkıp Deniz'in motoruna bindik. Ben şimdi ona mı sarılacaktım?
Hayır, hayır o bana sarılsın, ben ona değil. "Ben sana sarılmam sen sarılmak zorundasın! Çekil oradan bakayım." diyip ittirdim. Çantamı çıkarıp ona verdim. Motoru çalıştırıp, "Geliyorum, kahve beni bekleee!" diye bağırdım. Deniz en yakın Starbucks'ı bana tarif etti. Motordan indiğimizde gördüğüm manzara karşısında şok geçirdim. Deniz güzelim motora kusmuş bana bakıyordu. "Güzelim motor gitti Deniz Allah seni ne yapsın Deniz!" dedim üzüntüyle. " Allan benim ne suçum var kızım motoru güzel sürseydin" dedi sinirle.
Çocuk haklıydı ne diyebilirim ki?Çantamı alıp hırkamı çıkardım. Onunla bu şekilde Starbucks'a giremezdim.
"Al şu hırkayı. Kapat önünü kötü görünüyor!" dedim. Elimden hırkayı alıp giydi. Starbucks'a girer girmez Deniz tuvalete koştu. Bende boş bulduğum cam kenarında ki masalardan birine oturdum. Ne de olsa, Deniz kahve ısmarlayacaktı o girsin o sıraya.Deniz tuvaletten çıkıp karşıma oturdu.
"Çok güzel motor sürüyorsun(!) Gerçekten hayran kaldım." dedi alay ve sinirle karışık bir şekilde. "Rica ederim her zaman!" dedim bende gülümseyerek. "Ciddi misin sen? Bizi 30 dakikalık yere trafik olsa bile bı kadar geç gelemeyeceğim 2 saat'te getirdin tebrikler!" dedi sinirle.
"Yolu kaçırmış olabilirim! Hatta bir adamla da kavga etmiş olabilirim ama ne yapabilirim yol hakkı benimdi!" dedim bende sinirlenerek. "Adam geçecekti, yolunu kapatan sendin!" dedi beni daha çok sinirlendirerek.
"Öyle mi şimdi suçlu ben mi oldum?" dedim ben de dayanamayarak.
"Tamam, belki biraz gaz vermiş olabilirim!" dedi, konudan sıvışmaya çalışarak.
"Seni dövücekti APTAL!" dedim, en sonunda dayanamayarak.•••
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen! :)