ELYA , Ben....

75 40 2
                                    

Prens Hun'un boğazına yapıştı ve hafifçe kulağına eğildi. (So,Hun'dan uzun) neler söylediğini delicesine merak ediyordum ama bundan daha önemlisi ikisini birbirinde ayırmaktı. Aklıma bir fikir geldi ve sahtecikten ayağım burkuldu da yere düştüm numarası yaptım. Bir de üstüne çığlık atınca ikisi de birden bana baktılar. Prens So , Prens Hun'u bırakıp hemen yanıma geldi ve dizlerinin üzerine çöktü. Endişelendiğinin farkındaydım ama bu sefer abuk subuk konuşmuyordu.

"İyi misin Elya? Bir şeyin var mı?"

"Ş-ş şey ben iyiyim merak etmeyin."

Tam ayağı kalkacakken ki tabi ki numaradan biraz aksayacaktım , Prens Hun durduğu yerden yanıma geldi ve beni kollarına aldı. Kafamı çevirip So'ya baktığımda sinirden gözleri alev saçıyordu. Açıkçası ben de şuan ki konumumdan hoşnut değildim.

"Prens Hun , indirin beni lütfen , kendi başıma hallederim."

"Rahatsız mı oluyorsun?"

"Evet sanırım biraz öyle."

"Peki"

Beni indirir indirmez So , Hun'a bir yumruk geçirdi , ardından Hun , So'yu yere itti ve üstüne çıktı tam vuracakken arkasından Hun'un elini tuttum. O an ki korkumdan küçük dilimi yuttuğumu falan sandım bir an. Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı.

"Yeter artık! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz ha? Siz böyle yaptıkça benim bu sarayda kalma isteğim azalıyor. Gitmek istiyorum ben." Ağlayarak dizlerimin üzerine çöktüm. Aslında 'gitmek istiyorum' kısmı yalandı ama bunu söylemeseydim beni büyük ihtimalle ciddiye almazlardı. So yanıma geldi , o da dizlerinin üzerine çöktü ve kollarıyla beni sardı.

"Şştt , tamam. Ağlama , hiç bir yere de gitmeyeceksin ayrıca. Ben .... hayatta olduğum sürece seni kimse buradan gönderemeyecek. Tamam mı?"

"Saraya dönelim So, odamda biraz dinlenmek istiyorum."

"Tamam kalk hadi. Ayağın hala ağrıyor mu?"

"Hayır. Daha iyiyim."

**Prens Hun'un ağzından**

O yumruğu , aynı karından doğduğumuz kardeşimden de yedikten sonra hayatımın fiziksel olarak en büyük acılarından birini yaşamıştım. Onun Elya'dan hoşlandığına kalıbımı basabilirim. Ama bir tek sorunu vardı karşısında o da ... benim Elya'ya aşık olmam.

Daha sonra bana ikinci yumruğu da attıktan sonra sinirlenip onu yere serdim ve ona bana yaşattığı acının 10 mislini yaşatacaktım ki Elya arkadan kolumu tutmasaydı.

So bana vururken karşı çıkmamıştı ama ben ona vuracağım sıra beni engellemişti. İşte bu canımı , o yumruktan daha da fazla acıttı. Elya geldiğinden beri hep onun yanındaydım gerçi o geldikten 6 gün sonra savaşa gitmiştim. 

Hele ki onun odasının kapısını çaldığımdaki heyecanı ve gülüşü kalbimin bir yerine saplanmıştı. Bana sarılıp , benim için endişelendiğini söyledi. Ama bana bunları söyleyen kız , ben dayak yerken bana engel olmamıştı.

Şimdi beraber saraya gidiyorlar. Bense bir zavallı gibi ağlayarak onların uzaklaşmasını izliyordum. O anki sinirimle kamelyanın tahtalarından birine elimi geçirdim. Fazlasıyla kanıyordu elim ama umrumda bile değildi.

Onlar gittikten bir kaç dakika sonra ben de saraya gittim ve kendimi odama attım. Şuan ne Elya'yı ne de So'yu görmek istemiyordum. Tam kafamı yastığa koymuş uyuyacakken kapım çalındı. Bir an Elya geldi sandım ama kapıdan Nedime Lexie içeri girince hayal kırıklığına uğradım belli etmemeye çalışarak buraya neden geldiğini sordum. 1 saat sonra kılıç gösterisi ,için halkın önünde Prensler prova yapacakmış ve tabi ki buna ben de dahilim. Nedime Lexie odadan çıkmadan önce kapının yanına giyeceğim kıyafetleri koydu ve sonra da çıktı.

Üzerime siyah giysileri geçirdikten sonra odamdan istemeye istemeye çıktım. Kapıyı açar açmaz dışarı çıkacak olan Elya ve So ile burun buruna geldik. Bana iki saniye kadar bakıp yanımdan gittiler. Arkalarından onları izliyordum , o sırada Elya arkasını dönüp bana baktı ve tekrar önüne döndü. İkisi kola kola yürüyordu , bunu iyiye yormaya çalışıyordum ama imkansız gibi bir şeydi. Belki de ayağını burktuğu için koluna girmiştir diye düşünerek provanın olduğu alana gittim.

**Elya**

Dışarı çıkarken Prens Hun ile karşılaştık. Durup ondan özür dilemeyi çok isterdim. Çünkü So ona vururken engel olamamıştım ama o So'ya vuracakken ona engel olmuştum ve bu da kötü hissetmeme  neden olmuştu. Kesin aklına yanlış düşünceler gelmiştir. 

Prova alanına geldiğimizde Prens Hun da dahil tüm Prensler , Kral ve Kraliçe de oradaydı. So ile kol kola yürüdüğümüz kafama birden dank edince hızlı bir şekilde ondan ayrıldım ama o omzuma kolunu atarak beni kendine doğru çekti , bir yandan da gülümsüyordu ama bana değil öylesine halka karşı.

"Ne yapıyorsunuz? Kolunuzu hemen indirin. Kral ve Kraliçeyi görmüyor musunuz?"

"Sorun değil, onlara seninle birlikte olduğumu söyledim" Hala sırıtıyordu.

"N-n ne dediniz siz? Bunu nasıl yaparsınız?"

"Senin çok yakınında olduğum için tepkiler gelmişti yani ilgi çekiyorduk ben de birlikte olduğumuzu söyledim. Hepsi bu."

"Size inanamıyorum. Nasıl yapabildiniz bunu? hem de bana sormadan."

Yürümeyi bıraktı ve bana döndü. Gözlerimin içine bakıyordu. Ona kenetlenmiştim ve ben de ne gözlerimi ayırabiliyordum ne de konuşabiliyordum. Öylece kalakalmıştım.

"Elya, ben..."


BU BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU AMA BURADAN SONRA ÇOK FAZLA OLAY OLACAK , FAZLASIYLA GERGİNLİK OLACAK BU YÜZDEN HEPSİNİ BU BÖLÜME SIĞDIRMAK İSTEMEDİM....

VE SON OLARAK TA HER ZAMAN DEDİĞİM GİBİ DESTEĞİNİZİ ESİRGEMEYİN LÜTFEN..

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE....

SİZLERİ SeViYoRuM...


yazar not: Bundan sonra bölümleri 10 vote 3 yorum olduktan sonra atacağım haberiniz olsun kuzucuklarım. :)

GİRDAP #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin