MERHABA ARKADAŞLAR BU BENİM İLK KİTABIM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ SIK SIK YENİ BÖLÜMLER GELECEĞİNDEN VE KESİNTİLER OLMAYACAĞINDAN EMİN OLABİLİRSİNİZ. TABİ Kİ BEĞENİRSENİZ. YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ. Keyifli OKUMALARR...
Elimin altındaki sosla uğraşırken hayatı düşündüm. Çok acımasız olan hayatı.. Ailemi kaybettikten sonra benim için hiç bir şey kolay olmamıştı. Küçük bir çocuk için ailesinden koparılmak ne kadar normal olabilir ki zaten. Gözümde ne kadar normalleştirmeye çalışsamda hayır başaramadım. Hazırladığım sos kıvamını aldığında yavaşça mantının üzerinde gezdirdim. Mutfağımda yükselen enfes kokulara izin verdim.
"Dördüncü masanın siparişi hazır Aslı.." konuşmam daha bitmeden Aslı mutfağa girip
"Üç tane siparişim daha var patron, bugüne çok güzel başladık, Emre Beyimiz de işe geç kalmasa ne güzel olurdu." diyerek gülümsedi. Bende ona sıcacık bir gülümseme gönderdim. "Tamam tatlım." Aslı güzel ve akıllı bir kızdı. Lise üçüncü sınıfa gidiyor aynı zamanda benim yanımda part time çalışıyordu. Kendi halinde sakin bir kızdı, orta boylu esmer minik yüz yapısıyla çok sevimliydi. Emre ise hem Aslı'nın uzaktan bir akrabası hemde ilk aşkıydı. Tabi Emre bunu bilmese bile Aslının hareketleri kendi öyle bir ele veriyor ki ben ilk günden anlamıştım. O siparişleri alıp gittikten sonra ben de diğerlerini hazırlamaya koyuldum. Bu gün iş görüşmesi için üç kişiyle görüşmem gerekiyor ah ben yeni tanıdığım insanlarla diyalog kurmak konusunda berbatım. Neden bilmiyorum yeni insanlarla tanışmak beni daima korkutuyor sanki geçmişimden birisi gelip beni bulacak ve yıllar sonra kurduğum bu düzeni alt üst edecekmiş gibi..
Saat dörde doğru ilk adayla görüşmüştüm ve sonuç tam bir faciaydı.Kız daha ilk dakikadan masamda duran kum saatini düşürerek paramparça olmasını sağlamıştı.Oturduktan sonra öğrenci olup olmadığını nerede yaşadığını neden işe ihtiyacı olduğu gibi önceden düşündüğüm soruları sordum.İsmi Zehraydı. Zehra ürkek bir kızdı ve bu işe ihtiyacı olduğu çok belliydi. Kızla konuşurken ki tedirgenliği bunu anlamama yardımcı olmuştu. Bulaşıkçı olarak alınabilecek biri için fazla sakardı fakat bir yandan da bu işe ihtiyacı oluğu için sakarlıklarına son vermesi karşılığında düşünebileceğimi söylemiştim.
Şimdi asıl önemli olana gelmiştim Benim yanımda mutfakta çalışabilecek hem yardımcı hem ben olamadığım zamanlarda burayı çekip çevirebilecek güvenilir birini bulmam lazımdı. Aslı veya Emre bu dediklerimi yapabilirdi ama ikisinde yaşça benden küçük ve tebrübesizler, Emre daha çok tecrübesiz kısmına uyuyordu sanırım çünkü benden bir yaş küçüktü yirmi iki yaşında bir üniversite öğrencisiydi. Aslında onlara güvenebilirdim yani sanırım Ben iç sesimle boğuşurken minik restoranımdan daha minik olan ofisimin kapısı çalındı.
"Efendim.."
"Eylül Hanım, beyefendi iş görüşmesi için gelmiş..Eımmm Ömer Bey." Aslı gibi konuşkan hiç susmayan bir kızın neden duraksadığını merak ederken kapımdan içeri süzülen adam dikkatimi çekti ve o anda anladım.
"Buyurun Ömer Bey. Hoş geldiniz." Karşımdaki adam gözlerini hiç kaçırmadan durmuş beni inceliyordu.
Sadece iş görüşmesi için gelen biri için fazlaca şık giyinmişti üzerindeki lacivert takım elbise saçlarıyla ve gözleriyle tezat oluşturmuştu. Kuzguni siyahlıkta saçları ve gözleri aynı renkteydi. Yüzünün uzun sivri yapısı kendine has bir hava katmıştı. Dikkat çekici bir adamdı. Bir anda tıpkı onun beni incelediği gibi ona baktığımı fark ederek şaşkınca gözlerimi kırpıştırdım.
"Oturun lütfen," sanki bunu beklemişlercesine gözlerini çekmeden oturdu. "Ben Eylül bu işletmenin sahibi aynı zamanda şefiyim."
"Memnun oldum Eylül Hanım bende Ömer Bal. "
"Daha önce herhangi bir işletmede çalıştınız mı ?" diye sordum
"Hayır Eylül Hanım bu benim ilk iş deneyimim olacak, yemek yapmakta çok iyiyimdir. " diyerek büyük bir öz güvenle cevap verdi.
"Sanki işe alınmış konu konuşmanız ilginç, burada zaten belli başlı şeyler yapıyoruz yemek yapmakta iyi olmanızın faydası olacaktır elbette ama çok değil. " abartılı bir biçimde şaşırarak
"Nasıl yani yemek yapmayacak mıyız? Ben doğru ilan için geldiğimi sanıyorum."
"Beni yanlış anladınız, elbette yapacağız ama burası Mantı Dünyası menüdeki yemekler hakkında pek bir fikriniz yok sanırım ama isimden de anlaşıldığı üzere mantı çeşitleri yapıyoruz öyle şipşak hazırlanabilecek bir şey değil tahmin edersiniz ki." diyerek ne yanıt vereceğini beklemeye koyuldum.
"Evet anlıyorum bu durumda daha önceden hazır olan şeyleri mi pişirip servis ediyoruz"
"Aynen öyle yapıyoruz buranın dışında bir yer var orada bizim siparişlerimize göre istediğimiz türden mantıları hazırlayıp fırınlayıp gönderiyorlar. Bende müşterinin isteğine göre pişirip soslarını hazırlıyorum. Servis ediyoruz Olayımız bu" diyerek uzun konuşmama son verdim.
"Anlıyorum peki eğer işe alınırsam benim yapmam gereken ne ?" diye iştahlı bir şekilde sordu.
"Evet eğer yeterli olursanız ve işe alınırsanız benimle birlikte mutfakta çalışacaksınız aynı zamanda dolaptaki mantı durumunu kontrol edip sipariş vereceksiniz. Kimi zaman gidip almamız da gerekebiliyor. Kısacası benim işlerimi hafifletmek için buradasınız." memnun olmuş bir ifadeyle yüzümü inceledi.
"Bana bir hafta verin tabii bazı işleri göstermeniz gerekebilir hatta bir çok şeyi ama sizinle çalışmak istiyorum. Farkındayım neden bu kadar ısrarcı olduğumu anlamaya çalışıyorsunuz ama eminim bir süre sonra anlayacaksınız. " o konuşmaya devam ederken bir şeyi fark ettim, ses tonu çok hoştu ve tanımlayamadığım bir şey daha vardı.
Samimiyet sanki beni yıllardır tanıyormuş gibi konuşması neden bir şans vermek kötü olsun ki diye düşündüm. Sakar kıza bile bir şans vermeyi düşünmüşken pekala ona da verebilirdim. İlgiyle yüzümü inceledi
"Cevabınız nedir?"
"Şuan bunu söylemek için çok erken ama neden olmasın deneme süreci için bir hafta kulağa çok hoş geliyor gerçekten ama daha konuşmamız gereken bir çok şey var." hoş kısmından sonra beni duyduğundan şüpheliydim çünkü çok sevinmişti. Bir anda konuşmaya başlayıp
"Yanınızda çalışanlarla böyle mesafeli misinizdir acaba ? " diyerek beni şaşırttı.
"Ah yok hayır. Elbette bana Eylül diyebilirsiniz...."
"-niz? Bu durumda sizine bana Ömer demeniz gerekmezmi Eylül?"
***
Eve dönüş yürüyüşüm her zamanki gibi sadece yorgun değil düşünceli de olmuştu. Ömer.. Faklı biriydi yarından itibaren bizimle beraber çalışacak olması çok güzeldi sanırım onda beni ona çeken bir şeyler var. Sanırım değil bal gibi de etkileyici bir havası var. Kendinden emin tavırları kendine özgü davranışları benden bugünlük tam not almıştı.
Belki beni biraz fala inceliyordu ama bu da normaldi. Beni gören herkes incelerdi. Kızıl saçlarım kehribar rengi gözlerimle aykırı olduğumun farkındayım sanki ihtiyacım varmış gibi. Saç ve göz rengimi bir yandan sevmesem de bir yanım nedensizce çok seviyordu.
Bin bir düşünce ile eve vardığımda posta kutuma baktım bir kaç broşür elektrik faturası onlara baka baka eve giderken kapının önünde bir şey fark ettim. Siyah bir zarf alıp sanki etrafımda biri varmış gibi etrafıma bakındım. Kapıyı açarak içeri geçtim kapıyı kilitleyip çantamla elimdeki kağıtları antreye bıraktım siyah zarf hariç. salonun Işığını açıp koltuğa geçtim sonunda diyerek zarfı açtım.
"SENİ BULDUM.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül Gibiyim
Teen FictionHer ömrün bir sonbaharı bir Eylül'ü vardır. Peki sen Eylül'ü yasayanlardan mısın? Hayatı çok güzel giderken bir anda acı gerçekle yüzleşen Eylül ne yapmalıdır ? Bilinmezliğin içinde kayıp mı olacaktır, yoksa gerçekten bir parıltı bulup sonuna kadar...