GİRİŞ

18.2K 936 51
                                    



Ender Güven yirmi dokuz  yaşında ailesinin tek evladı olarak dünyaya gelmiş , hayatın ona sunduğu tüm nimetlerden sonuna kadar faydalanmış bir adamdı. Babası bir toprak ağası , annesi ise ikinci evliliğini yapan , babasına ilk görüşte vurulup aşık olan bir kadındı. Bir de abisi vardı tabi. Neredeyse onun iki katı yaşında.

Ailenin tek erkek evladı olarak büyümüş, liseyi ve üniversiteyi babasının isteğiyle İstanbul'da okuduktan sonra Amerika'ya yüksek lisans için gitmişti.

Tabi bu buz dağının görünen kısmıydı. Ender ele avuca sığmayan yapısıyla , babasının bulduğu bir kızla evlenmektense önündeki yirmi yıl oyunca eğitim ve öğretim hayatına devam etmeye niyetliydi. Sonuçta bunun daha mastırı , ve doktorası da vardı. Kim bilir belki üniversite de bile kalabilirdi. Hayatının devamını akademisyen olarak geçirmek kulağa pekte kötü gelmiyordu.

Eğlencenin ana vatanından ayrılmak mı ? Asla ! Türkiye onun için fazla yavaştı . O Amerika da yaşamalıydı . Las Vegas hayallerinin şehriyken elindeki zarları bir kez daha salladı.

Bu sefer şans ondan yana gülmemiş ve yıllarca kalmak istediği ülkeden kaçarak ayrılmıştı. Gerisinde bir kadın ve bir nikah cüzdanı bırakarak. Soluğu önce mısırda almıştı. Hem kafasını toplamış hem de dünyanın bir ucundan diğer ucuna gidereke yok olmak istemişti. Bir yılın sonunda , kendisinden beş yaş küçük olan yeğeninin evlendiğini duyduğunda ilk işi İstanbul'a gitmek için hazırlanmaktı. Tüm bağlantılarını öne sürmüş işlerini kısa sürede haletmiş ve tamamen geri dönüş yapmıştı. Önce abisinin evine gitmiş ve Pelinle konuşmak istemişti.

Ama yeğeni sahte kocasıyla birlikte başka bir evdeydi. Önce buna delirip abisiyle kavga etse de bir sonuç alamamıştı. Pelin düğünün de başka bir adamla evli olduğunu öğrenmiş bir de o adamın yanında kalmıştı.

Abisinin ve yengesinin düşüncelerine bir yere kadar saygı duymuş ve yeğenini aramıştı. Onunla konuşmadan bir karara varmayacaktı.

Önce mezun oluğu üniversiteye gidip başvuruda bulunmuş , sonra da kendisine bir ev bulmuştu. Yıllarca öğrendiklerini artık öğretme vakti gelmişti ona göre.

Mimar Sinan Üniversitesinde , yeni dönemde derslere başlayacaktı.

Bir sonraki gün Pelinle buluştuğunda ise tüm hayalleri başına geçmişti. Önce damattan yumruk yemiş, sonra da kaçtığı kadın tam karşısında bitmişti.

Bu sefer karşısında dans etmiyordu. Ya da üzerinde son derece seksi bir elbise de yoktu. Saçları uzamış ellerinin altında kıvranan bedeni daha fazla dolgunlaşmıştı.

"Dikkat etsene hayvan " kızın cırtlak sesi kulaklarına dolduğunda içinden koca bir siktir çekerken , karşısına çıkan ayaklı felaketten kaçmak için geç kalmıştı. Bir de bu kızdan etkilenmiş miydi ? kesinlikle gözlerinde bir problem vardı.

Kız başını kaldırıp kendisine baktığında

"Hayır olamaz " dedi şaşkınlıkla ..

"Sana katılıyorum kesinlikle olamaz , sen şuan karşımda olamazsın baş belası "

"Sana derler baş belası sapık herif , ne işin var senin burada beni mi takip diyorsun yoksa "

"İşim gücüm yok senin gibi bir baş belasını mı takip edeceğim "

"Ben baş belası değilim " Gülse ayaklarını yere sertçe yere vurdu. İşaret parmağı adamın göğsünü delip geçmek ister gibi sallanırken o anın bir kabus olmasını diledi.

Bu adam geçmişte kalmıştı. Baya bir geçmişte. Şimdi bir kara basan gibi karşına çıkması hayatın yaptığı naniklerden biriydi.

"Sen ufak bir baş belasısın bir daha sakın arşıma çıkma , ayağımın altında böcek gibi ezilirsin " dedi Güven. Gülse adama yakınlığıyla bir anda dizini kaldırmış ve Güvenin kasıklarına dizini geçirmişti. O bir polis kardeşiydi. Ve manyak bir abiden öğrendiği en iyi şey erkekleri etkisiz hala getirmenin yollarıydı.

Güven dizlerinin üstüne düşerken inledi.

"Dikkat ette böcek gibi ezilme malum bir süre daha oturduğun yerden kalkamayacaksın. Gelen geçen üstüne basmasın " deyip yanından ayrıldı. Güven küfürlerini önce kendisine , sonra da yanından geçip giden baş belasına sıraladı. Bu kızdan hoşlanmış mıydı ? Unutun gitsin. Bir daha karşısına çıkarsa son hızla giden bir arabanın önüne atacaktı o atarlı cadıyı..

Son gücüyle tuvalete gitti. Kız kasıklarına tekmeyi geçirmiş ve gözden kaybolmuştu bile. Ve içinden bir ses son karşılaşmaları olmadığını söylüyordu. Lanet olsun bu kız ne zaman gelmişti Amerika 'dan . En son ondan haber aldığında hala kız AMERİKA daydı. Kabuslarının şehrinde.

O gecenin üstüne gitmemiş ve unutmak için elinden geleni yapmıştı. Başarmıştı da.

Tuvaletten çıktığında uzun süredir görmediği bir arkadaşını aradı.

"Alo Mustafa " dedi.

"Vay Ender bey demek sonunda aklınıza gelebildik. Ben seni öldün sanıyordum ya "

"Kes zırvalamayı oğlum geldim işte artık bundan sonra buradayım " dedi.

" Zırva ? Oğlum en son konuştuğumuzda bilmem hangi ülkede bin yıllık bir kitap arıyordun eh bende dedim bundan sonra günümüze dönmez bu herif "

Ender gözlerini devirdi. Mustafa'ya göre eski şeyler eskide kalmıştı. Şimdi ki son teknoloji aletler varken kim ne yapsındı Osmanlı zamanından kalan tarihi eser değerindeki el yazmalarını.

"Tamam tamam anladık , şimdi yardımın lazım bana birini bulman lazım "

"İsim soy isim kardeşim "

Ender kızın adını hatırlamaya çalıştı. Sahi adı neydi bu kızın ?

"Yoksa adını bilmiyor musun ? "

Mustafa'nın alaylı sesiyle homurdandı. Amerika da ki bilgilere bak kardeşim. Orada bir ara evlenmiş olma lazım , karımın adını oradan bulursun ben hatırlamıyorum "

Mustafa'nın söylediği tek şey " yuh artıktı " Hangi koca evlendiği kadının adını bilmezdi ki ? Ender Güven bilmiyordu. O baş belasının sadece elinin altında kıvranan bedeni vardı aklında.

Bir de odadan kaçarak çıkarken komodinin üzerinde duran bordo kaplı defter.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AŞK HARBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin