Gaye'nin Ağzından
"Selam"
Kafamı okuduğum kitaptan kaldırıp gülümseyerek bana doğru gelen çocuğa baktım.
"Selam"
"Okulda yenisin sanırım."
"Evet."
Bir üniversiteye göre fazla garip bir yerdi burası. Yeni olduğumuz çabuk farkedilmişti. Çömez diyenler gereğinden fazlaydı. İşin garip kısmı ise benim gibi bir sürü çömez varken, benimle yaşıt olanlar yani, neden ben bu kadar göze batmıştım anlam veremiyordum. Çocuğu pek umursamadan okuduğum kitaba geri döndüm.
"Kitap okumayı seviyosun sanırım?"
Tekrar kafamı kaldırdım ve sıkıldığımı belli ederek,
"Evet. İzin verirsen de okumaya devam edicem."
Bunu derken elimdeki kitabı havaya kaldırıp göstermiştim.
"Çok özür dilerim, rahatsız mı ettim? Rahatsız etmek istememiştim."
Çocuk üzgün bi şekilde bana bakarak bunları söyledi. Aynı zamanda geriye bir adım falan atmıştı. Çok kaba konuştuğumu farkettim o anda. Neden böyle bi şey yapmıştım ki. Sanırım bu Demirkan'ın yanıma erkek sinek yaklaştırmamasından kaynaklanıyor. Böyle alışmışım.
"Yok, önemli değil. Biraz kabalaştım sanırım sen kusura bakma. İsim neydi?"
Daha yumuşak bir halde böyle diyince o da yumuşadı ve sırıtmaya başladı. Elini uzatıp konuştu.
"Berkcan. Senin?"
"Bende Gaye"
diyerek çocuğun uzattığı elini sıktım. Elimi kaldırıp öpmesiyle şaşkın şaşkın bakmaya başladım ve hemen elimi çektim.
"Gerek yok bunlara."
"Sadece senin gibi güzel bir bayana karşı kibar olmak istemiştim."
Söylediklerini umursamayıp kitabıma geri döndüm. Bu çocuğu sevmemiştim. Belki önyargılı yaklaşıyordum ama ciddi anlamda hiç sevmemiştim.
Şuan kütüphanedeydik, fazlasıyla sessiz bir ortam ve kütüphanede sadece bizim olmamız canımı sıkmıştı. Gerilmiştim. Yerimden kalktım ve elimdeki kitabı bırakıp kütüphanenin çıkışına yöneldim. Çocuk bir anda kolumdan tuttu.
"Benden rahatsız olduğunu bu kadar belli etmesen olmaz mıydı?"
"Senden rahatsız olmuyorum."
Hayır, rahatsız oluyorum. Hatta şuanda kolumu tutmasından da rahatsız oluyorum. Piç sırıtışlı bu çocuktan genel olarak rahatsız oluyorum. Hem de sebepsiz.
"Peki, o zaman bugün birlikte takılalım mı? Haklısın burası sıkıcı bir ortam kantine falan gitsek seninle?"
Hala tuttuğu kolumu ondan kurtardım. Hem kolumdan tutuyor hem de dibimde duruyordu. Anlayacağınız pek normal bir görüntü değildi.
"Senin kendi arkadaşların yok mu? Onlarla takılabilirsin?"
"Var da, bugün beni sattılar işte."
diyerek omuz silkti.Ben suratına andaval gibi bakınca dudaklarını büzdü.
"Lütfeen. Yalnız takılmak istemiyorum çok sıkıcı."
"Dersim var benim. Dersten sonra o zaman? Olur mu?"
"Tamam. Beni çok mutlu ettin."
dedi ve beni kendine çekip sarıldı.Garipti işte. Fazlasıyla. Bu da neydi şimdi? Onu hızla itip geri çekildim.
"Napıyosun sen ya?"
"Çok özür dilerim ben kendimi tutamadım. Çok sevindim de napıyım."
dedi ve omuzlarını silkti."Ya nolur yanlış anlama beni, sadece arkadaş olmak istiyorum."
diyerek de omuz silkti.Ona inandım ve bu kadar sert çıkışmamam gerektiğini düşündim.
"Sorun değil abarttım biraz. Fazla samimiyeti sevmem de o yüzden."
dedim ve kütüphaneden çıkmak için çıkışa yöneldim. Arkamı dönüp,
"Görüşürüz."
dedim ve kendimi dışarı attım.Kütüphaneden çıktıktan sonra bir rahatlama geldi bana. Terlediğimi bile farketmemiştim. Okuldaki kalabalık ortam beni rahatlattı. Ayçayı görmemle daha bi sevindim. Hemen yanına gittim. Ve hemen konuşmaya başladım.
"Bu okulda garip bir şeyler oluyor."
Onu da meraklandırmayı başarmıştım.
"Ne gibi? Dökül bakalım."
Dersimizin olduğu dersliğe doğru giderken olanı biteni Ayça'ya anlattım. Tek garip bulan ben değilmişim. O da garip buldu. Ama mantıklı konuştu.
"Dediği gibi sadece arkadaş olmak istiyor olabilir. Bence üzerine çok düşünürsek saçmalıcaz. Paranoyağa bağlarız. Böyle bırakalım."
"Haklısın."
------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demirkan Aras
Teen FictionDEĞİŞİMİN DEVAM KİTABIDIR. Siyaha yakın renkte olan saçları ve yemyeşil gözleri, dayısına çok fazla benzeyen, kız kardeşini korumak için elinden geleni ardına koymayacak, sinirlendiğinde burun delikleri açılıp kapanan o çocuk... Demirkan Aras... 23...