Ertesi gün
Dünki olaydan sonra Demirkan tüm gün boyunca peşimde dolanmıştı. Nereye gidersem peşimden geliyor, kimle ne yapıyorum kontrol edip duruyordu. Bu kadar üzerime düşmesi sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Biraz olsun özgür olamaz mıydım ya ben? Günahım neydi?
Demirkanı zorlasak da adımını atmayacağı tek yerin kütüphane olmasına seviniyordum. Öğlen kütüphaneye gittim. Demirkan da peşimden geldi tabiki. Ben kütüphaneden içeri girdim ve arkama bir bakış attım. Tahmin ettiğim gibi girmemişti. Camdan bana işaret yaptığını görüp dışarı çıktım.
"Benim işim var gelene kadar kaybolma bi yere. Kütüphaneden çıkarken ara beni tamam mı?"
"Of, tamam." Bunu derken gözlerimi devirmeden edemedim. Bu hareketi yapmama kızmış olacak ki gözlerini pörtletip kaşlarını çattı. Yeşil gözlerindeki asabiliği görebiliyordum. Gözümü gözünden ayırmadım ona meydan okurcasına, daha sonra pes etti ve arkasını dönüp gitti. Onun gitmesiyle kütüphaneye geri döndüm. Bugün Ayça gelmemişti. Sanırım dersi yoktu. 'Yine kitaplarla başbaşa kaldın Gaye.' dedim içimden. Etrafa göz gezdirdim. Geçen sefer elime alıp okuduğum kitabın bıraktığım yerde durduğunu gördüm. Ve o tarafa doğru yöneldim tam uzanıp kitabı alacakken biri benden önce aldı ve ben kitabın önümden gidişini izleyebildim sadece. Kafamı kaldırmamla karşımda sırıtarak dikilen bir Berkcan gördüm.
"Sen unutmuş olabilirsin ama ben unutmadım kütüphane randevumuzu"
Bunu derkenki sırıtışı... Ah biliyorsunuz işte.
Demirkan'ın Ağzından
Aslında işim falan yoktu. Sadece o kasvetli ve her yerde kitabın olduğu yere girmek istememiştim. Kaçacak delik arar gibi oradam tüymüştüm.
Kafa dinlemek için okuldan çıkmış etrafta aylak aylak dolanıyordum. Bir yandan da Gaye'nin dün kimle olduğu düşüncesi kafamı kemirip duruyordu. Bir de gizemli kızımız var tabiki, omuz atmaktan zevk alan bir kız...
Düşüncelerimi kafamdan uzaklaştırmaya çalıştım ve bir kafeye girdim. Cam kenarı bir yere oturduktan sonra bir dakika kadar garson bekledim. Beyaz gömlem ve siyah dizinin biraz üzerinde etek giymiş olarak karşımda onu görmeyi beklemiyordum. Yanakları kızarmış, ne yapacağını şaşırmış vaziyetteydi. Sanırım benden utanmıştı. Önüme menüyü bıraktıktan sonra biraz geriye doğru çekilerek benim bi şeyler seçmemi bekledi. Aklım ondaydı, kafamı kaldırıp tekrar bakmak istiyordum ama kendimi tutuyordum. Menüye göz gezdirdikten sonra kapattım. O da yaklaştı ve önümden menüyü aldı. Kibar bir sesle;
"Siparişiniz nedir efendim?" dedi. Bunu derken sesi kısık ve titrekti. Onun neden burda çalıştığını ve okulda olmadığını düşünüyordum. Boş boş yüzüne baktığımı farkedip kendimi toparladım ve istediklerimi söyledim. Bu sefer bir şey demeden uzaklaştı. Arkasından bir süre baktım. Omuz atan hırçın kız, demek garsondu.
Ayça'nın Ağzından
Rezil olmuştum. Yanaklarım kızarıyor ve başımdan aşağıya kaynar sular dökülüyordu sanki. Bütün vücudumu bir sıcaklık kaplamıştı. Neden bu kadar takmıştım bilmiyordum, ama takmıştım işte. O kahvesini içip çıktıktan sonra anca rahatlayabilmiştim. Eteğimin ucunu çekiştirdim, gömleğimi düzelttim ve normale dönmeyi bekledim. Sakinleştikten sonra da tüm dikkatimi işime verdim. O da diğerleri gibi sıradan bir müşteriydi.
Telefonumun çaldığını duyuyordum, koşarak içeri gidip telefonuma ulaştım. Arayan Gaye idi.
"Alo, Ayça naber?"
"İyiyim canım sen?"
"Ben de iyiyim. Ya bi şey dicektim sana akşam bize gelsene?"
Birkaç saniye düşünüp öyle cevap verdim. Sanırım Gayelere gitmem pek sorun teşkil etmezdi.
"Olur, ama anneme haber vermeliyim."
"Tamam, ya istersen izin al bizde kal. Anlatacaklarım var hem. Ders de çalışırız biraz istersen?"
"Bakarız, izin verirsen neden olmasın."
"Tamam. Hadi öptüm, bekliyorum." dedi ve telefonu kapattı. Bu kıza kanım ısınmıştı. Kolay kolay insanlarla samimi olmasam da onu baya bi sevmiştim.
Akşam kafeden çıktıktan sonra annemi arayıp arkadaşımda kalacağımı haber verdim. Gaye'nin attığı konuma bakıp okula çok yakın olan evlerine doğru yöneldim. Yolda giderken birden aklıma Gaye'nin kardeşinin o çocuk olduğu geldi. Aklım nerdeydi benim? Nasıl daha önce aklıma gelmez bu? Ne yapacağımı şaşırmış vaziyette yolun ortasında kalakalmıştım. Ah be Ayça. Malsın kızım sen. Düşünürken Gaye'yle ikisini sevgili sandığım aklıma geldi. Kendimi oracıkta öldüresim vardı. Sakin olmaya çalıştım ve kendime 'Gaye'ye söz verdin, gitmelisin' dedim ve yola devam ettim.
Demirkan'ın Ağzından
Oradan çıktıktan sonda Gaye'yi alıp eve gelmiştim. Gaye bir arkadaşını arayıp eve davet etti. Sanırım şu sürekli bahsettiği kızdı. Umursamadım, zaten bugün odamdan çıkmayı düşünmüyordum. Düşünüp duracağım bir konu vardı zaten. Odama girip Gaye'ye beni rahatsız etmemesini söyledim. Hemen itiraz etti tabiki. Neymiş, beni arkadaşıyla tanıştırmak istiyormuş. Bu kız bu kadar enerjiyi nerden buluyor anlamıyorum.
"Sonra tanıştırırsın bir ara çıkar merhaba derim, sakın rahatsız etme beni." dedim ve içeri girip kapımı kapattım. Aradan uzunca bir süre geçti, kapının zilinin çalındığını duymuştum bu yüzden Gaye'nin meşhur arkadaşının geldiğini ve birlikte salonda oturduklarını biliyordum. Fazlasıyla gürültü yapıyorlardı. Onları umursamayıp, tumblr a girdim. Açıkçası geçenki anondan soru varmı diye kontrol etmek istemiştim. Yoktu. Postlara göz gezdirmeye başladım. Ve karnımın gurultusunu duydum o anda. Çok acıkmıştım ve bi şeyler yemek istiyorsam bu odadan çıkmalıydım. Şansıma küfürler ederek kapımın kilidini açtım ve dışarı çıktım.
Merdivenleri 3er 5er indim ve mutfağa doğru giderken arkası dönük olan kızı gördüm. Gaye beni farketmişti ve farkettiği anda gözleri parlamıştı.
"Demirkan! Çabuk gel seni arkadaşımla tanıştırayım. Ayça bak ikizkardeşim." diyerek beni gösterdi.
Kızın istemeye istemeye bana dönüşünü izledim ve şaşkınlığımı gizleyemedim. Ağzımdan sadece 'Yine mi sen?' sözleri döküldü. Neyseki bunu Gaye duymamıştı. Kızaran yanaklarıyla bana bakıp
"Merhaba, ben Ayça." diyiverdi.Dilim tutulmuştu. Birkaç saniye boş boş baktıktan sonra,
"Demirkan ben de memnun oldum" dedim ve hızlıca mutfağa girdim. Bir soğuk su içip kendime geldim ve ardından bi şeyler yedim. Doyduğumu hissedince salona bakmadan yukarı, odama çıktım. Her yerde bu kızın çıkması dengemi alt üst etmişti. Daha fazla görmesem iyi olacaktı.Saatler saatleri kovaladı, uyuyamadığım için bütün vaktimi pc başında geçirmiştim. Kızlar ise tahminimce yaklaşık bi 40 dk önce yatmışlardı. Göz kapaklarımın ağırlaşmasından artık yatmam gerektiğini anladım ve yatağıma doğru yöneldim. Kapımın tıklandığını duydum ve Gaye'nin geldiğini düşündüm.
"Yine ne var Gaye ya" diye söylenerek kapıyı açtım ve karşımda adını yeni öğrendiğim Ayça denen o kızı gördüm. Ne var dercesine tek kaşımı kaldırıp onu izledim. Bana mahcup olmuş gibi baktı.
"Rahatsız ettiğim için özür dilerim."
Soğuk bir ifadeyle "önemli değil" dedim. Ve ne söyleyeceğini beklemeye başladım. Ve ağzından kelimeler nihayet döküldü.
"Sırrımı saklar mısın?"
--
Eski okurlarımı kaybettiğim için vote sınırı koymayı düşünüyorum, şuanda koymuyorum ama lütfen gören herkes votelasın ☺️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demirkan Aras
Teen FictionDEĞİŞİMİN DEVAM KİTABIDIR. Siyaha yakın renkte olan saçları ve yemyeşil gözleri, dayısına çok fazla benzeyen, kız kardeşini korumak için elinden geleni ardına koymayacak, sinirlendiğinde burun delikleri açılıp kapanan o çocuk... Demirkan Aras... 23...