Yaklaşık bir haftadır onu okulda takip ettim. Böyle tam bir sapığa benziyorum. Ama onun yanına gitmeye çekiniyordum. Benimle konuşmak istemiyor gibi her gördüğünde gözlerini kaçırıyor, yolunu değiştiriyordu. Bu arada bir şeyi fark etmistim. Yalnızdı. Benden bile daha yalnız.
Yemekhanede yemeğini alıyor cam kenarına geçip sessizce yiyordu.
Bahçede banka oturup etrafı izliyor
bazen de kendi kendine konuşuyordu. Yada bana öyle geliyordu, bilmiyorum.
**
Sınıf arkadaşım Erica omzuma dokunarak
"Gözümden kaçmıyor Marc, o deliyi izliyorsun."
" Rahat bırak beni Erica. O deli değil. "
"Buna nerden emin olabilirsin. Kendi kendine konuşuyor hem onun için iyi şeyler duymadım pek."
"Onun hakkında bir şeyler biliyor musun?"
Tüm merakımla gözlerine bakmıştım. Kaşığıma aldığım yemeği unutmuştum nerdeyse. O ise muzipçe gülümsedi.
" Seninle ilgilenen bunca kız varken onu merak etmen çok saçma. "
İşte şimdi damarıma basmıştı. Bahsettiği 'ilgilenen bunca kız' kendisi oluyordu.
" Kiminle ilgilendiğim seni ilgilendirmez."
Alev alan yeşil gözlerini görmezden gelip kafamı çevirdim.
Bana bakıyordu. Gülümsedi.
Nasıl desem, icimde şefkat duygusu uyandırıyordu. Bende ona gülümsedim. Şimdi yanına gitsem belki konuşurdu.
Erica'nın hala ateş saçan gözlerini üzerimde hissediyordum. Ona sinirle bakıp kalktım.
Tabağımı kirli kısmına bırakıp onu önemsemeden Melegime doğru döndüm.
Benim Melegim mi olmuştu?
Yoktu. Nerdeydi bu kız?
Dışarıya çıkıp onu aradım.
***
Ümidim kalmamıştı. Dışarıdaki merdivenlere oturup etrafı seyretmeye başladım. Dersi asmıştım. Çünkü onunla iki çift laf etmeyi özlemiştim. Histerik bi kahkaha attım kendime. Pardon onunla konuşamamayı özlemiştim.
" Deli misin?"
Bi anda gelip düşüncelerimi bölen sesle irkildim.
Arkamı döndüğüm de ayakta dikilmiş bana bakıyordu. Gözleri şaşkın ve sıcacık...
"Senin gibi mi?"
Oda bir kahkaha attı ve yanıma oturdu. Sonra başını bana çevirip yüzümü incelemeye başladı.
Rahatsız olmam gerekirdi ama bu hoşuma gitmişti.
Bende ona bakıyordum.
"Neden sürekli beni takip ediyorsun Marc?"
Bu soruyu beklemiyordum. Ne cevap vereceğimi düşünürken o benim yerime konuştu.
"Yoksa bana aşık mı oluyorsun?"
Çok cüretkardı, sinirlendirmişti beni.
" Başka sebebi olamaz mı ?"
" Sanmıyorum. Bana bakışların sadece garip olduğum için değil başka bir şey için de beni takip ettiğini gösteriyor."
" Seni merak ediyorum."
" Ve bana aşık oluyorsun?"
Sinirden dişlerimi sıkıyordum. Neden sinirlenmiştim ki. Doğruyu mu söylüyordu yoksa. Şu an da onu...
Ne yapacağımı bilmiyordum.
Soran gözlerle bana bakmaya devam ediyordu. Sesimin ne kadar yüksek ve sinirle çıktığını farketmeden
"Evet"
Başını 'anlıyorum' anlamında öne arkaya usulca salladı.
Tekrar bana bakıp gülümsedi.
Ayağa kalkıp o gülümsemesiyle uzaklaştı adım adım.
Bunu nasıl yapardı. Önce ona olan duygularımı itiraf ettirip sonra da hiç bi cevap vermeden nasıl uzaklaşırdı.
"Dur, küçük hanım!"
Başını bana çevirdi. Hiç anlamıyordum, o kadar farklı bakıyordu. Normal olmadığı kesin...
" Ben bilmiyorum. İcimi ısıtıyorsun. Seni özlüyorum. Daha iki gün olmadı ama sanki benim eksik parçamsın."
" Eksik misin?"
Bu kadar dediğim arasında buna mı dikkat etmişti.
Öfkeyle ve sevgiyle ona bakıyordum.
"Çok eksiğim"
O an sanki benden bi parça kendinde bulmuş gibi gülümsedi. Yanıma geldi ve gözlerimin tam içine bakıp,
"Bi şansımız olabilir." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gerçek Misin?
RomanceHikaye tam anlamıyla 4. bölümden sonra gelişmeye ve heyecan kazanmaya başlıyor. Hiçbir sürprizi bozmak istemediğim için ipucu veremiyorum ama aşkın en imkansız ve en gizemli halini okuyacaksınız? Melek'in sakladığı büyük sır ne? Babasına ne oldu? Ma...