Cansu ne yapacağını şaşırdı. Geri dönüp bekle bekle diye bağırabilirdi. ya da babasına anlatabilirdi. Ama zaten annesinin ölümünden sonra babası bu kadarını kaldıramazdı. Peki ya tüm bunlar ne oluyordu? Birileri Cansu'ya oyun mu oynuyordu. Cansu kolyeyi montunun cebine koydu. Babası da bir kaç eşya almıştı. Peki şimdi ne olacaktı? Otelde mi kalacaklardı?
Aylin merdivenlerden aşağıya indi. Tilki ve Mehmet aşağıda konuşuyorlardı. Biraz yavaşladı ve sonra durdu. Onları dinledi.
Mehmet:
- Geçen gün Sevgi'nin odasındaydım. Eşyalarını toplamış. Derya hakkında bir haber almış
- Peki ya Burak?
- Burak nerede bilmiyorum. O gün okuldaymış ama yangından sonra kaybolmuş. Allah kahretsin! ya Büyük Abi kaçırdıysa.
Aylin'in içi ürperdi. eğer Büyük Abi okullarını biliyorsa kısa zamanda bu evide öğrenir. Ve hepsini kaçırırdı.
Tilki:
- Şu sıralar okulda tuhaf şeyler oluyor. Bi de şu Savaş denen herif. İnanmayacaksın ama içimden bir ses onunda özel olduğunu söylüyor.
- Yok artık. Alt tarafı serseri bi çocuk işte.
- Her neyse. Seni bilmem ama ben galiba bi onla konuşacağım.
- Nereye?
- Şu Cansu denen küçük kıza oradan da Savaş'a. Bi soralım bakalım Burak'tan haber var mı?
Aylin hızlıca merdivenleri tamamladı.
Tilki:
- Sen nereye?
- E seninle geliyorum.
- Hayır canım. Sen evde kalıyorsun.
- Senden izin isteyen mi var?
Tilki çevik bir hareketle kapının önüne geçip Aylin'in çıkmasını engelledi. Aylin sinirden küplere binmişti. Çabuçak siyah eldiveninden birini çıkardı ve elini havaya kaldırdı. Ortamı kıvılcımlardan çıkan cızırtılar kapladı. " Bu elim tersiyle çarparım bak." Tilki ne diyeceğini şaşırdı. Aylin gözü pek ve ciddiydi. Sadece "ya baba baksana şuna." demekle yetindi. Oysa Mehmet sadece başını " Ne yapayım?" dermişçesine salladı. Tilki de sinirli ve morali bozuk bir şekilde yana çekildi. Aylin memnuniyetle ve havalı bir şekilde dışarı çıktı.
Cansu normalde otelde kalmayı severdi. Ama annesi yanındayken ve mutluyken. Otelin camından dışarıyı izliyordu. Babasıda temiz havlu ve dışarıdan marketten biraz yiyecek almaya gitmişti. O sırada kapı çaldı. Cansu isteksizce oturduğu yerden kalktı ve kapıyı açtı. Neredeyse küçük dilini yutacaktı. Ama karşısındaki kadın ona sevecenlikle ve enerji dolu bir şekide gülümsüyordu. Kadın hiç bir şey demeden içeri girdi ve bir yatağa oturdu.
Kadın:
- Beni tanıyorsun. Azra.
- E e evet?
- Seninle bir konuyu konuşmama gerek. Eminim çok sorun vardır. Hadi durma başla.
Azra'nın niyeti gerçekten iyi gibiydi. Cansu'nun da zaten soracak soruları vardı. Ama bu rahatlık biraz tuhafına gitmişti. Azra biraz üzgün gibi durdu aklına kötü bir şey gelmiş olmalıydı.
Azra:
- Annenin ölümü... O na bunu yapan Patron'du.
- Patron?
- Büyük Abi'nin kardeşi. Kendine böyle der. Önceden ve hala onun için çalışıyor. Ama biraz farklı. Kendine has adamları var. Ve o başka bir şeyin peşinde. Tüm bunları Büyük Abi'ddden gizli bir şekilde yapıyor. Aslında böylesi daha iyi çünkü eğer birleşirşerse bize rahatlıkla ulaşırlar.
- Bizden ne istiyorlar? Onlar kim?
- Bu bayağı karmaşık bir hikaye. Kolyem vesende bu hikayede lanetli kişilersiniz.
- Kolyen mi?
- Evet. Kolyem. O kolye benimdi. Daha sonra onu bir köşeye bıraktım. Ve sonradan öğrendim ki bir iş adamı o kolyeyi bulmuş. Şeklini beğenmiş ve bir imalat fabrikasına götürmüş. Onlarda bu kolyeyi çoğaltmışlar. Benim gerçek kolyemi de içine atmışlar. Zaten şeklinden ne kadar görkemli olduğunu görmüyür musun? Senin bu 3 liraya aldığın kolye araya karışmış bi mucize. Ve ben bu kolyenin önceden taşıyıcısıydım. Şİmdi istersem onu alabilirim ama almayacağım. O bana berbat bir hayat ve ölümlerden başka hiç bir şey getirmedi. Tüm sevdiklerim öldü. Hepsi Patron'nun yüzünden. Ve şu lanet olası kalp hastalığı. Tedavi.
- Ben ne yapabilirim?
- Şu arkadaşın nerede? Sarışın olan?
- Bilmiyorum. Duyduğuma göre kaybolmuş.
- Ya da kaçırılmış. Bana da olmuştu. Denek oluyorsun. Hergün derine saplanan iğneler. Verdikleri yan etkiler. Bazen başın çatlayacakmış gibi oluyor. Ama kimse bunu umursamuyor.
- Peki ya annem? Neden onu öldürdüler.
- Annen sıradan bir anneydi değil mi? Cahilde tüm gün ev işi yapan. Bazen gençleşmeye çalışan. Hah işte o annen seni kurtardı. En azından öyle sandı. Annen ortaya çıkan bu tedavi ve özel çocukların en büyük nedeni.
- Ne özel çocuğu? Sen ne diyorsun?
O sırada aşağıdan polis siren sesleri geldi. Neydi bu böyle? Azra'yla Cansu hızlıca alt kata indi. Cansu haykırmak istiyordu. Babasına kelepçe taktılar ve polis arabasına bindirdiler. Cansu gitmeye çalıştı ama Azra onu tuttu. Babası da olmadan tam anlmıyla savunmasızdı.
"Tilki bak orada." Aylin ve Tilki otelin önünde olanları izliyordu. Cansu'yu hemen fark ettiler. Ama Aylin başkasına bakıyordu. Cansu'yu tutan 20'li yaşlarındaki kadına. Kadında ona bakınca neredeyse gözleri yuvalarından fırlayacaktı. Azra Aylin'e bakakaldı. Birbirlerini daha önceden tanıyorlardı. Onlar bakışırken siren sesleri dindi ve polis arabası uzaklaştı.
NASIL OLDU. EVET ÇOK BEKLETTİM ASLINDA YAZMAYACAKTIM AMA SBSV'NİN BİTME İHTİMALİNE KARŞI ÜZÜLMEYELİM DİYE YAZDIM. 15 TATİLE KADARDA ARA VERECEĞİM. AMA SİZE BOMBA GİBİ BİR HİKAYEYLE DÖNECEĞİM. BAZI SIRLAR AÇIĞA ÇIKACAK BAZENDE AĞLAYACAĞIZ. HİÇ YAPMADIM AMA BAZI KARAKTERLER HATTA BİZİM SEVDİĞİMİZ VE ALIŞTIKLARMIZ ÖLEBİLİR. KOLYE HİKAYESİNİDE BÖYLE YAZDIM. BELKİ BİZE DE DENK GELİR DİYE. YORUMLAR LÜTFEN...