Burak sınıfa doğru ilerliyordu. Koridorda bi topluluk gördü. Derin ve arkadaşları Cansu'yla kavga ediyordu. Rüzgar ve arkadaşlarıda Derin'in tarafındaydı. Ne de olsa Derin okulda popülerdi.
Cansu: Hayır anlamıyorum kötü kızı oynadığında erkeklerin seni seveceğini mi sanıyorsun?
Rüzgar: Sen ona istediğin kadar kötü de ben onun içindeki iyiliği biliyorum.
Cansu: Bi kızın fiziksel yönleriyle dalga geçemezsin. Özür dilemesi içinde zorlayamazsın.
Derin: Bana hakaret eden özürde diler.
Cansu sınıflarından Sevil diye bi kızı koruyordu. Cansu'nun en nefret ettiği şey popilerin başkalarını ezmesiydi. Sevil'le facebook üzerinden dalga geçmiş. Sevil de twitterda onun adına bir şey yazınca Derin de özür dilemesi için Sevil'i zorlamış. Sevil de tam özür dileyecekken Cansu durdurmuş ve Sevil'in tarafına geçmiş. Ve kavga başlamış.
Cansu: Seninde ondan özür dilemen gerekmiyor mu sence?
Derin: Ben sadece gerçekleri söyledim. Gerçekler acıdır.
Cansu: Hayatını hep yalanlar üzerine kuran biri için bu söz fazla uzak.
Rüzgar ve "ooo" diye sesler çıkardı. Ama fazla uzun sürmedi. Derin derin bir nefes aldı. Ve sessizce Cansu'ya yaklaştı ve :
-Bu çaba niye? Boşuboşuna insanların önünde maskara oluyorsun. Hakkını savunduğun ve başına bela almana sebep olan kişi yarın seni satıcak veya unutucak. Dünyanın bu döngüsüne alışamadın mı hala? İnsanların haklarını koruyorsun ama kim senin tarafında ve seni destekliyor.
Cansu çevresine göz ucuyla göz gezdirdi. Burak'ı gördü. Ama Burak hiç bir şey demedi. Başını önüne eğdi. Kaybolmak görünmemek istiyormuş gibi. Cansu'nun resmen kalbi kırıldı.
Derin: Tüm bu çabaların sana kendini iyi bir insan olarak gösterir. Ama kimse bunun farkında değilse söylesene neye yarar?
Cansu bu sözler karşısında gözleri doldu. Evet Derin haklıydı. Yardım ettiği herkes onu unutacak belki Derin'le iyi arkadaş olacaktı. O ne kadar insanlara yardım etsede takdir edilmiyordu. hep iyiliği bana kime de diyordu ama biraz takdirde iyi olurdu. Cansu Derin'i en zayıf noktasından vuracaktı. Ailesinden. Bu onu üzücek belki durdurucaktı. psikolojisi bile bozulabilirdi. Çünkü aile herkesin zayıf noktasıdır. Üzüldüğü şeydir. Hatta Cansu onu arkadaşları sevgi hakkında da ezebilir ağlatabilirdi. Ama yapmadı. ünkü o zaman Derin'den ne farkı kalırdı. " Haklısın." Dedi. Sonra da arkasına dönüp hızlı adımlarla tuvalete koştu. Derin ve arkadaşları sınıfa girdiler. Burak ise kararsızdı. Tam sınıfa Derin'in tarafına girecekti ki durdu. Cansu ona çok arkadaşça (!) davranmıştı. Ama o sınıfa Derin'in tarafına girdi.
Ders başladığın Cansu sınıfa girdi. Ders boyu Burak'ın yüzüne bile bakmadı. Burak içten içe vicdan azabı duyuyordu.
" Ödevimi yaptın mı?"
"Hayır?"
" Ne!"
" Ben senin ödevinden sorumlu değilim ki."
" Ama biz kardeşiz. Ve küçük kız kardeşler abilerinin ödevini yapar."
Tilki ve Aylin sessizce konuşuyorlardı.
Aylin: Sorumluluk almayı öğren o zaman, BÜYÜK ABİ.
Tilki: Büyük Abi mi? Bu hakaret anlamında mı yoksa kocaman büyük evlat abi anlamında mı?
Aylin: Ya dön önüne yapmadım işte.
Hoca Aylin ve Tilki'nin yanına geldi.
Hoca: Ödeviniz inşallah bu sefer sizi arkada bırakıp gelmemezlik yapmamıştır. dedi. Geçen sefer Tilki ona bi espiri yapmıştı.