3. BÖLÜM
*
"Tanrı bizi kadınların kölesi ve delisi olmamız için yaratmış..."
Carl MacAlpin
"Kardeş katili olmama çok az kaldı! Ve Tanrı'nın bana pis bir fahişeyi öldürdüğüm için kızacağını düşünmüyorum!"
Mary Kexless
*
Carl askerlerin acınası halini gördükten sonra uyuyup dinlenme fikrini bahara bırakmayı düşünmüştü. Elini sıkıntıyla alnında gezdirdikten sonra ona öfkeyle bakan sarışın çelimsiz erkek sürüsüne baktı ve hepsini tek hamlede yere çalma isteğiyle dolup taştı. Birbirine bastırdığı dişleri arasından tıslayarak konuşmaya başladığında herkesin dikleştiğini gördü. Kendi askerleri gülerek onu izliyordu. Bir avuç adamla Mary'e ait olan İngiliz topraklarını koruyamazdı. Güneşin altında parlayan saçları arasından yayınlan parıltılı huzmeler onu izleyen Mary'nin aklını başından alırken Carl'ın gözleri de ona bakan güzel karısına takılmıştı. Ama gözlerinden bir şey daha kaçmamıştı. Küçük kız kardeş dikenlerini çıkarmış koca göğüslerini güneşin göbeğine sermiş herkesi etkisi altına almıştı. İngiliz kadınları ona tiksinerek baksa da Leydi Lily erkekleri avucu içine aldığı için liderlik yarışında Mary'nin önüne geçmişti ve şimdide elde etmeye çalıştığı adam Carl'ın kendisinden başka biri değildi. Sıkıntısı her geçen saat biraz daha artıyordu. Askerleri geçici süreliğine kalın surların arkasına ve üstüne konumlandırmalı daha sonraki günlerde eğitimlerine başlamalıydı. Ve Kexless toprakları üzerinde meydana gelen tüm sıkıntılardan bir an önce haberdar olmalıydı. Sorunları ne kadar hızlı çözerse o kadar hızlı bir şekilde oradan ayrılabilir ve gizli kimliğiyle insanlara yardımcı olmaya devam edebilirdi.
"Leoda buraya gel," dedi Carl askerini yanına çağırırken gözlerini İngiliz askerlerinden ayırmamıştı. Yapabileceği en güzel şey onları göz temasıyla korkutmak ve gücünü onlara kabul ettirmekti. Ama ilk gün için yeterince etkili olduğuna karar verdiğinde ve acıyan kaslarının çığlıklarını duyduğunda daha fazla mücadele etmemesi gerektiğini düşündü.
"Emredin lordum," dedi genç İskoç askeri atı üstünde iki büklüm olarak Carl'a olan saygısını herkese göstermiş oldu. Carl o an kahkaha atmak istese de en yakın arkadaşına bunun için ilerde minnettar olacağını çok iyi biliyordu. Askerlerinden saygı ve sevgi gören bir lordun kötü olduğunu kimse iddia edemezdi.
"Hepiniz kendinize ait bir grup oluşturun ve surların güçsüz olduğunu gördüğünüz yerlerde konumlanın. Kalenin etrafını siz koruyun. İngiliz askerlerini yerlerinde bırakın. Çiftlik sahiplerini yarın kontrol edeceğiz onların kendi askerlerine de bakacağım. Birbirinizde çok kopmadan dengeli bir şekilde etrafa dağılın Leoda," dedi Carl aklında dolaşan planlardan karışık bir şekilde bahsetmiş olsa da genç asker onu anlamıştı ve sözlerini ikiletmeden başını saygıyla eğip selam verdikten sonra diğer İskoç askerlerinin yanına gitmiş sonrasında hepsi atlarından inerek her ne pahasına olursa olsun İngiliz askerlerinin arasına karışmışlardı. Önce iyi ok atanlar bir köşeye toplanmış sonrasında iyi kılıç kullananlar, hızlı at sürebilenler, yakın dövüşte iyi olanlar... Carl onları sessizce bir köşeden izlemiş her şeyin uygun koşullarda bir sorun çıkmadan ilerlediği konusunda emin olduktan sonra arkasını dönüp korkutucu bedenini kalabalıktan uzaklaştırmıştı. Başını kaldırıp kalenin arka avlusunun geniş kemerli kapısının köşesinden onu izleyen karısını tekrar orada görmeyi umarak gözlerini etrafta gezdirdi ama hiçbir şey göremeyince gözlerini tekrar ayaklarına indirdi. Görünürde ne Leydi Lily ne de Mary vardı ve Carl onların birbirlerini öldürmediklerini umarak kalenin alt odalarında koşuşturan hizmetçilere bağırdı.
"Kalenin işlerinden kim sorumluysa o hemen yanıma gelsin," diye bağırdı Carl ve ona doğru yuvarlanırcasına gelen tombul kadını başını önüne eğerek bekledi eğer ona doğru gelen manzaraya biraz daha bakmış olsaydı kahkahalarına engel olamayacaktı.
"Emredin lordum," dedi kırk yaşlarında olan kadın, cırlarcasına konuşuyor oluşu karşısında Carl bir kez daha kendisini tutmak zorunda kalmıştı. Eliyle kalenin alt odalarını ve çalışanları gösterdi.
"Ters giden ya da hoşuna gitmeyen her hangi bir şey olduğunda Leydi Mary'e söyleyeceksin eğer o halledemezse bundan sonra size ben yardımcı olacağım!" dedi ve kadının kocaman açılan gözlerinde kendisini gördüğünde gülmemek için bu sefer eliyle yüzünü sertçe ovuşturdu.
"Bir sorun mu var?" dedi sertçe Carl ve kadın yerinde sıçrayınca görevini başarıyla yerine getirmiş olduğuna karar verdi.
"Efendim evin işlerini Leydi Lily kontrol eder," dedi kadın yüzünü yere eğerek, bu durumdan memnun olmadığı ve bunun değişmesinden duyduğu mutluluğu saklamaya çalışıyordu.
"Bu toprakların tek bir leydisi var o Leydi Mary Kexless bundan sonra ona hesap verecek ve dertlerinizi ona söyleyeceksiniz aksi olursa benimle uğraşmak zorunda kalırsınız!"
Kadın kabul edercesine başının olumlu anlamda aşağı yukarı salladı ve umutla parlayan gözlerini Carl'ın gözlerine diktiğinde genç adam rahatsız olarak başını kalenin geniş pencereli odalarına çevirdi.
"Bana kalacağım odayı kim gösterecek?"
"Lordum Leydi Mary kalenin tepesindeki odada kalır," dedi utanarak tombul kadın Carl bu utancın sebebini hala anlayamamıştı ama uyuduktan sonra her şeyi yavaş yavaş çözeceğine inanıyordu. Uzun yolculuğun ardından istediği tek şey birkaç saat uykuydu.
*
"Demek artık kalenin işleri senin ellerinde," dedi Lily tiksinerek aynı anda Mary'nin yakasına yapışmış ablasının minik bedenini havada bir oyana bir buyana sallıyordu. Mary çırpınsa da babasının ona emanet ettiği şımarık çocuğa bir türlü karşı koyamıyordu ama artık canına tak etmişti. İnsanları kırmamak için kırıldığı ve üzüldüğü artık yeterdi. Son bir güçle başını kaldırdığı sırada Lily tükürerek ona sert bir tokat atmış minik bedenini yanan şöminenin önüne atmıştı.
"Bu halkın üstündeki etkimi ve gücümü asla söküp alamayacaksın Mary, sahip olduğun her şey benim olacak! Kocan bile," diyerek dolgun göğüslerini eliyle çekiştirerek elbisesinden biraz daha çıkardı. Mary yaşlarla buğulanan gözleriyle onun göğüs uçlarını gördü ve bunu yapmaması gerektiğini onurunu ayaklar altına alacak kıyafetler giymemesi saygın davranışların dışına çıkmaması gerektiğini ona söylemek için yerden doğrulmaya çalışırken içindeki iyilikten bir kez daha nefret etti. Hala kardeşi olduğuna inanmak istediği güzel kızı korumaya çalışıyordu. Onu nefes aldığı süre boyunca ezen sarışın cadıyı melek gibi görmekten vazgeçemiyordu.
Siyah saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırarak elbisesini düzeltti ve acıyla sızlayan yanağını tutarak ona bakma zahmetinde bulunmayan kardeşinin yanından koşarak büyük odadan dışarı attı kendisini ama Leydi Lily'nin diyecekleri henüz bitmediği için hırçın Leydi Lily'de koşar adımlarla ona yetişmeye çalışıyordu.
Mary merdivenlerden koşarak çıktığı sırada sert ve geniş bir göğse çarparak durabildiğinde içindeki ölüme kavuşma isteği canlanmış ve kalbini sıkıştırmaya başlamıştı yanan yanağından aşağıya süzülen yaşlarla başını kaldırdığında yabancısı olmadığı bir yüzle karşılaştı. Kalbi o an hem umutla çarpmış hem de kardeşinin öfkeli ayak sesleri yüzünden korkuyla duracak gibi olmuştu. Elinde tutabileceği tek güç kocasının sarsılmaz görüntüsü ve insanları ürküten varlığıydı. Ve Mary hiç düşünmeden arkasına bir kez daha korkuyla baktıktan sonra evlendiği adamın sert yanaklarını avuçları içine alarak bir daha öpmek için çıldırdığı dudakları kendisine doğru çekti. Onu yine istemediği şekilde yanlış zamanda yanlış bir yerde öptüğü için pişman olsa da çaldığı öpücükten tümüyle pişman olamıyordu.
Carl'ınsa fısıltı halinde duyduğu acı dolu cümle tüm düşüncelerini tüm öfkesini bastırmasına neden olmuştu.
Evlendiği kadını koruma içgüdüsü her şeyin üstündeydi.
"Lütfen lordum lütfen sadece küçük bir öpücük... Şimdi beni öpün daha sonra öldürmenize izin vereceğim size söz veriyorum..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Ateşi
Ficción históricaAdaletin Kılıcı olarak anılan öfkeli ve acımasız bir İskoç... Kusursuz Mary olarak anılan güzeller güzeli bir İngiliz leydisi... * Mary ilk adımını bir öpücükle atmış olmasına rağmen cesaretini bir an olsun bırakmamıştı. Onu istemeyen adamın karşısı...