•3•

6 5 0
                                    

Daha önceden de dediğim gibi "Pek de modern olmayan evim(de)..." Artık bu eve bir çeki düzen vermeliydim. Duvarda asılı çerçeveli, eski Dünya haritalarını kaldırdığımda duvarın gerçek rengini görebilecektim. Sanırım siyaha çalan kahverengiydiler. Artık sadece siyah.
Bir temizlik mi lazım, yoksa bir yenileme mi emin değildim. Umarım yakında iksini de yapacaktım.
Peluş halıların kapladığı, kalın basamaklı merdivenlerden çıkarken haritalardan birini duvardan çıkarttım. Haklıymışım; Duvarların rengi siyaha çalan kahverengiymiş.
Yukarıda bir lavabo, iki de odam vardı; çalışma odası ve yatak odası. Her ne kadar benim için farkları olmasa da.
Yatak odasına gittim, odanın kapısını açar açmaz her gün yakındığım o his sardı içimi. Bu hisse bir ad koyamıyordum. Adı olamayacak kadar güçlüydü.
Aynaya baktım, gözlerime, içimdeki o hissi gözlerimde görmeye çalışıyordum. Gözlerim fazlasıyla maviydi. Bu gök yüzünde o karanlığı göremiyordum fakat vâr olduğunu biliyordum. Bugün yeni davadan çok bu kişisel sorunumla ilgilenecektim.
Yatağa sırt üstü kendimi bıraktım. Tavanda asılı olan ampulün küçük, gri avizesini gözlerimle süzüyordum. İçimde o hisse bir ad vermeliydim. Sıradan fakat can yakan, görünmez fakat varlığı bilinen ve içten içe beslenen bir his? Buna ne ad verilebilirdi? Göz dolduran, alışılmış bir his? Eksiklik mi? Hayır, sıradanlık mı? Bu soruma vereceğim cevap "Daha da hayır."
Kalktım, kapının arkasına astığım uzun atkıyı özenmeden boynumda iki tur çevirdim. Aşağıya, mutfağa, indim ve dolapta kalan tek birayı bir bardağa doldurdum. Saldalyeye oturup masadaki bira dolu bardağı çeviriyordum. İçtim, yetmedi. Sarhoş olmak isteyen bu nefsime engel olan kusursuz bir bünyem vardı, kahretsin.
Kapıyı çarparak evden çıktım. Kalabalık sokakta herkesin ağzından, burnundan çıkan sıcak buharlar havayı sisli gösteriyordu. Gecenin bu karanlığında hava iyice soğumuştu. Sokak nereye gidiyorsa, oraya gidecektim.
Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm... İnsanlar, arabalar, kediler köpekler azalmıştı artık. Saat geç olmuştu. Her ne kadar gece hayatıyla ünlü olsa da Las Vegas, tekin mahalleleride vardı tabii ki. Sınırlara doğru sâkin mahalleler.
Cebimdeki telefon yine robotik seslerle ötmeye başlamıştı.
"Dedektif Negan?"
Arayan Dedektif Junk'dı. Sesi deli gibi heyecanlıydı ve ses tonunda bir iddialaşma vardı.
"Hey! Haklıymışım, bu hiç de sıradan bir vaka değilmiş!"
Böyle gereksiz bir iddiada da haksız çıkmış olmam "Umursamadıklarım" listesinde artık birinci sıradaydı.
"Peki bu vakayı ilginç yapan neymiş?"
Bir kaç saniye karıştırılan kağıt dosya sesinden sonra konuşmaya başladı. Ben hâlâ sokakta yürüyordum.
"Zehri ağızdan aldığını biliyorduk. Otopsi raporunda zehrin dudak bölgesinde yoğun görüldüğü, daha sonra tükürük yoluyla vücuda girdiği, oradan..."
Bir sürü, bir sürü bu tür cümleler kurmuştu. Özetiyse adamın zehri dudağından aldığıydı. Zaten bunu biliyorduk değil mi?
"Zaten bunu biliyorduk Junk"
"Bildiğimizi ben de biliyorum Negan. Daha ilk günden bir tezim var."
Çok meraklı bir şekilde -hiç merak etmesem de- ona sormamı istediği soruyu sordum.
"Peki neymiş bu büyük tezin Dedektif?"
"Adam biriyle, büyük bir ihtimal bir bayanla, öpüştükten sonra zehirlendi. Yani demek istediğim kadın onu zehirledi. Katil bir kadın. Adama reddedemeyeceği bir zehir vermiş."
Bu çok, çok çok uçuk bir teziydi. Bu anca bir filmde, bir sinemada olabilirdi.
"Yada biri adamın yemeğine zehir koymuştur?"
"Peki, diyelim ki öyle oldu neden adam yemeği yer yemez ölmedi?"
Mantıklı bir soru sormuştu bu yüzden cevabım da, her ne kadar bilimsel olarak böyle bir şey mümkün mü bilmesem de, mantıklı bir cevap olacaktı.
"Ya zehir zamanla etki ediyorsa?"
"Adam kadını öptü ve adam yarım saat sonra öldü? Zorlama dedektif, bu da seninki gibi sıradan olmasa da mantıklı."
"Fakat adam nişanlısıyla evlenmek üzereymiş. Yani ilişkileri güzelmiş, neden aldatsın ki? Her neyse."
Onunla uğraşacak ne kafam ne de gücüm vardı. Onu nazikçe geçiştirerek telefonu kapattım.
Telefonu kapatıp kafamı desenlerini takip ettiğim kaldırım taşlarından kaldırınca bir barın önünde buldum.

Kızıl ÖlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin