Delphine |
'Bence bu konsere gitmeliyiz. Hem küçük bir şey olacakmış.' Okulun müzik kulübünün fazlasıyla popüler olan fakat benim hala tanımadığım müzik grubu bir barla anlaşmış ve ilk konserlerine çıkacaklarmış. Okulun her yerine asılan afişlerin önünde Barış, Aleyna ve ben dikilmiş, gidip gitmemek konusunda konuşuyorduk. Gitmeyi isteyen kişi tabi ki Barış'tı. Benimle fazladan bir-iki saat geçirmek onun için bir hazineydi muhtemelen. Benim ise hiç gidesim yoktu. Ama şanssızdım. Bahane edeceğim bir sınav da kalmamıştı. Sınav haftası bitmişti. Bir ders haricinde düşük not almayacağıma neredeyse emindim. Deniz ise her sınava gelmiş, dopdolu kağıtlar vererek sınıfı ilk terkeden kişi olmuştu. Nasıl bu kadar çok ders çalıştığını, nasıl zaman yarattığını gerçekten anlamlandıramıyordum. Aynı anda iki bölüm okuyup, bir de çalışıyordu. Gerçekten gün onun için 30 saat olmalıydı. Öbür türlü bunu başarabileceğini sanmıyordum. Tabi, beni ilgilendirmiyor bu konu. Her neyse.
'Bana uyar. Gidebiliriz.' Aleyna'da bu fikri onayladığında, benim de onaylamaktan başka bir seçeneğim kalmamıştı.
'Gidelim öyleyse.'
*
Uzun zamandan beri, yaklaşık 1 sene, gece dışarıya çıkmıyordum. Deniz gittikten sonra birkaç kere Hevin ile çıkmış, sonra ise tamamen geriye çekilmiştim. Gecelerin Deniz'le anlamı vardı. Her gece sürpriz yaptığında geceler anlamlıydı. Şimdi ise, iki yabancı gibiydik. Ben, her saniye peşimde dolanacağını düşünmüş biraz da olsa umutlanmıştım. O ise kısa bakışmalar, ufak dokunuşlar dışında benimle iletişime geçmemişti. Gerçi haklıydı. Her konuşma çabasında terslemiştim çocuğu. Deniz Aslan'ın bir kereden fazla size geleceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bakın, örneği burada duruyor. Siyah derin göğüs dekolteli uzun elbisemi ve üzerine koyu hardal rengi uzun kabanımı giydim. Abartısız göz makyajı ve kırmızı rujla görüntüm tamamlanmıştı. Uzun zamandır gece dışarı çıkmadığım için bu gece biraz fazla özenmiştim. Bu gecenin, hayatımı değiştirecek gece olmasını istiyordum. Kapıdan sessizce çıkıp anahtarlarımı da çantama attım. Janset'in sınav haftası henüz bitmiş, uykusuz kaldığı gecelerin acısını çıkarırcasına kendini uykuya vurmuştu. Arkadaşımı uyandırmak istemiyordum. Kapının önüne çıkıp istemeyerek,fakat mecburiyetten, Barış'ın arabasını beklemeye koyuldum. Bir yandan da kendimi sorguluyordum. Onu bu kadar çok istemiyorken, neden onunlaydım? Olmuyordu işte. Deniz'i unutamıyor, Barış'a alışamıyordum. Yine de çırpınmaya devam ediyordum. Sebebini bilmediğim bir şekilde Barış'la ilişkimi tamamen de kesemiyordum. Uzun süredir görmediğim ilgiyi gördüğüm için miydi bu? Bilmiyordum. Gerçi Barış'ın ilgisi, Deniz'in ilgisi yanında küçücük kalıyordu. Neden şimdi böyle bir kıyaslamaya girdim ki? Deniz'le asla bir daha olmayacaksın Delphine! Bunu kafana kazı! Bir rüyaydı ve bitti. Hayatının en güzel dönemlerini yaşadın ve bitti. Bu kadar. Aferin kızıma.
'Delphine?! İyi misin?' Barış ne ara gelmişti? O kadar düşüncelere dalmışım ki, önümde duran arabayı farketmemiştim.
'İyiyim, dalmışım.' Başka bir açıklama yapmadan hızlıca yolcu kapısını açıp arabaya bindim. Sarılmak, görüşmek, öpüşmek tarzı aktiviteleri şu an midem kaldıracak gibi değildi.
'Ayakta uyuyorsun bebeğim ya.' Barış'ın gülerek kurduğu bu cümle, tüylerimi diken diken etmişti. Bana bebeğim demesi beni neden bu kadar rahatsız ediyordu? Neyse ki Barış benimle takılmayı bırakmış, yola odaklanmıştı. Sessizlikle, müzikle geçen kısa bir yolculuğun ardından Taksim'e gelmiş, arabayı park etmiştik. Park yerinden çıkarken Barış'ın sıcak eli, elimi kavramıştı. Ben ise başka şeyler düşünmeye çalışıyordum. Hava ne kadar güzeldi? Taksim ne kadar da canlıydı bu akşam? Elimdeki el, ne kadar sıcaktı! İstiklal Caddesi'nde biraz ilerleyip, sağ tarafta kalan bir sokağa girdik. Daracık sokakta 100 metre ilerleyip, kapısında siyah giyimli bir adamın bulunduğu dar siyah kapıdan geçerek mekana girdik. İki kat merdiven çıkmış, daha da dar bir alana girmiştik. Herkes resmen iç içeydi. Etraf bembeyaz bir sigara dumanıyla kaplıydı. Sahnede ise bizim okulda birkaç kez gördüğüm iki çocuk gitar, org, klavye ve djlik ekipmanlarına benzer şeyleri bağlıyordu. Etrafta kısa bir süre Aleyna'yı aramış, bulduğumda ise sevinçle ona sarılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Tanıyorsun (Seni Tanımıyorum Serisi)
General FictionAradan geçen iki yıl sonunda bela geri dönüyor. Hem de daha mükemmel bir halde.