Gizemli Teklif

390 11 1
                                    

Kardeşim haberleri izlemeye devam etmek için salona gitti. Ben de internetten aramalarıma devam ettim. Aniden bir bildirim geldi. Siteye girip baktığımda Anonim isimli birinin bana mesaj yolladığını gördüm. Biraz konuştuk.

-Evet dostum sorun nedir?

+Jack Hamilton sensin değil mi?

-Jack Hamilton'da kim?

+Salağa yatma dostum seni tanıyorum

-Sen de kimsin serseri herif?

+Ben senin kurtarıcın olacak adamım. Kimseye söylemeyeceğine söz verirsen sana adımı söyleyebilirim.

-Bana güvenebilirsin.

+Jeffies. Adım Jeffies. Benim bazı işlerimi yapmayı kabul edersen seni şirketimde çalıştırabilirim.

-Ne tür işlermiş bunlar?

+Pis işler.

-Üzgünüm dostum ilgilenmiyorum.

+Tamam tamam. Sana düzgün işler bulabilirim. Ben bir suçluyum. Beni ihbar etmezsen çalışabilirsin. Benim bünyemde çalışan bütün işçilerimle bu anlaşmayı yaptım.

-Başta da söyledim, bana güvenebilirsin.

+O zaman Manhattan 42.Cadde'deki kıyafet mağzasının önünde buluşalım.

-Hangi kıyafet mağzası

+Dostum Manhattan 42.Cadde'de sadece 1 tane kıyafet mağzası var.

-Tamam saat 14:30'da ordayım.

Kardeşim bildirim sesini duymuş olacak ki buraya geldi:

+Ne oluyor kardeşim bir sorun mu var

-Hayırsever bir adam bana yardım edeceğini söylüyor.

+Kimmiş bu hayır sever?

-Jeffie...

Birden aklıma Jeffies'e sözüm geldi. Ama o benim kardeşim. Ona güvenebilirim:

-Sana güvenebilir miyim Sam?

+Tabii ki Jack her zaman!

-İsmi Jeffies.

+Suçlu olan Jeffies mi?

-Sanırım evet.

Kardeşimin sesli konuşmayı açtı ve Jeffies ile konuşmaya başladı.

-Hey Jeffies bu iyiliğini neye borçluyuz?

+Sam! Bu sen misin?

-Başka kim olacak.

+Buluşmaya sen de gel o halde.

Hemen hazırlandık ve Manhattan 42.Cadde'ye doğru yola çıktık. Yüzümü kapatmam gerekti. Çünkü herkes beni tanıyordu. Adrese ulaştığımızda şapkası yüzünü örten bir adam bize "gel" işareti yaptı. Onu takip ettiğimizde bizi bir ara sokağa soktu.

+Hamilton. Sen misin?

-Jeffies. Sen misin?

+Tamam sen Hamilton'sun. Şimdi herşeyden önce birbirimize kendi isimlerimizle değil, takma adlarla hitap etmeliyiz. Bana Old Crow diyebilirsiniz. Sen Alan'ı öldürenleri arıyorsun değil mi Hamilton?

-Evet. Onları bulup adalete teslim edeceğim.

+Senin ismini Zero olarak düşünmüştüm. Ama senin adın Dedektif Zero olsun.

-Peki ya Sam?

+Sam'i de Seven diye çağıracağız.

-Seven ne alaka?

+Bilmem. Zero'nun da seninle alakası yok.

-Tamam şimdi bize iş yerini göster.

+Beni izleyin.

Bir süre yol katettik ve bizi bir binanın önüne getirdi.

-Eee iş yeri nerede?

+Burası işte.

-Nasıl yani? Oyun şirketinde mi çalışacağız.

+Evet. Umarım kodlama biliyorsunuzdur.

-Biliyoruz.

+O zaman ben içeri girip bir yöneticiyle konuşayım. Sonra size haber veririm.

Jeffies bize bir kağıt uzattı:

+Bu numaram.

-Biz de sana num...

+Gerek yok bende numaranız var zaten. Görüşmek üzere!

-Nasıl yani numaramızı nerden bulmuş?

Numaramızı nasıl bulduğunu düşünerek eve doğru yürüyorduk. Sam çok sessizdi. Sanırım onu böyle bir işe bulaştırdığım için mutsuzdu. Kendimi kötü hissettim. Aklıma kötü şeyler gelmeye başladı. "Ya Sam'i de kaçırırlarsa? Ya onun kaybolması için de beni suçlarlarsa? Ya kardeşimi öldürürlerse?". "Jeffies hangi suçtan aranıyordu acaba? Tabii ya! Buldum. İnternette gezerken benim Jack Hamilton olduğumu biliyordu. Bizi bir kodlama şirketine getirdi ve numaramızı da biliyordu. O bir hacker! Biliyorum. Bunu gazetede okumuştum. Old_Crow isimli bir bilgisayar korsanının Amerikan Savunma Bakanlığı'nın sistemlerine sızdığı yazıyordu. Bu yüzden takma adını da Old  Crow yaptı. Ama çok aptalca bir karardı. Takma adı onu belli edebilir" diye düşünürken eve geldik. Sam her zaman ki gibi salonda haberleri seyrediyordu. Ben ise yatağıma uzanmış ne yapacağımı düşünüyordum. Acaba Alan'ın katillerini bulabilecek miyim? Bu soruların cevabını kendim vermeliyim...




Dedektif ZeroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin