Sabah uyandım ve Sam'i uyandırmaya gittim. Sam ortalarda yoktu. Telefonunu aradım ama kapalıydı. Korktuğum başıma gelmişti. Belkide sadece markete gitmiştir ve telefonunun şarjı bitmiştir diye düşünürken telefonum çalmaya başladı.
"Sevgili Hamilton, kardeşini kaçırdık. Eğer beni dinlemezsen, akşam kardeşinin ölüsünün fotoğrafını sana gönderirim. Şimdi hiçbir şey söylemeden dediklerimi yap. Apartmandan çık."
Apartman merdivenleri sanki sonsuzdu. Korktuğum başıma gelmişti. Merdivenlerden ağır adımlarla indim.
"Şimdi, çalıştığın yere kadar git."
Sanırım beni çalıştığım yere sokmayacak. Çünkü beni çalıştığım yere sokacak olsaydı "Şimdi, çalıştığın yere git." derdi. Sanırım onun yeri çalıştığım yerin yakınlarında bir yerde. Beni izleyemiyor. O zaman biraz silahlanmanın sakıncası yok. Bunu adalet için yapıyorum. Onların suçu ortaya çıktığında zaten idamları istenecektir. O yüzden silah almamın bir mahsuru yok. Çalıştığım yere kadar yürüdüm. Ve komutunu bekledim.
"Eğer çalıştığın yere geldiysen sağa dön ve dümdüz devam et."
Bana tarif ettiği yerde birçok terkedilmiş bina vardı. Sanırım bunlar mafya idi. Buraya tek gitmemeliydim.
"Hmm ufak bir hatırlatma, eğer destek çağırmaya kalkarsan, kardeşini birdaha göremezsin..."
Tüylerim diken diken olmuştu. Ama o benim kardeşimdi. Ne olursa olsun o binaya girmeliydim.
"Şimdi, eğer bütün talimatları uyguladıysan sağ üst çaprazında kırmızı yıkık bir bina olacaktır. Oraya gel ve kardeşini al. Tabii kendi canın karşılığında."
Bana, kardeşimin bağışlanması için kendimi öldürmem gerektiğini söylememişlerdi. İşler kızışmaya başlamıştı. Silahımı çektim ve içeri atıldım. Beni 2 adam karşıladı. Bir çatışma başladı. Destek çağırdılar ve 5 kişi oldular. Ben ise tek kişiydim. Birden karşı binadan bir karaltı göründü. Elinde dürbünlü bir tüfek vardı. Birden ateş etmeye başladı ve 3 adamı vurdu. Bana da 2 adam kalmıştı. 5 kurşun harcayarak 2 adamı etkisiz hale getirdim.
Karşı binadaki zayıf hatlı kişi yer değiştirmişti. Bana yardım edecek gibi görünüyordu. Bu senaryo bana bir yerden tanıdık geliyordu. Yukarı kata çıktım ve diğer adamları da karşıdaki keskin nişancı yardımıyla alt ettim. Öldürdüğüm adamların silahlarını da topladım. Daha sonra karşı binaya ışık tutuldu ve keskin nişancının bir kadın olduğunu gördüm. En üst kata çıktığımda. Yukarda... Sam'in ölüsünden başka hiçbir şey yoktu. Keskin nişancı kız binadan aşağı inip bu binaya doğru koşmaya başladı. Binaya vardı:
+Sen iyi misin?
-Evet de sen kimsin?
+Benim kim olduğum önemli değil. Senin ne işin var burada Jack Hamilton?
Adımı bilen bir kişi daha. Bu kız bana yardım etmek istiyor gibiydi:
-Acaba senin de takma adın falan var mı?
+Evet. Justice. Adalet... Ben hep adaletin tarafındayımdır.
-O zaman uzun süre bana yardım edeceksin...
+Başından beri senin haklı olduğunu biliyorum. Olayı yakından takip ettim.
-Artık kardeşim de, en yakın arkadaşım da öldü. Ne yapacağım bilmiyorum.
+Bence bu işlere bir süre ara vermelisin.
-Sanırım haklısın. Herşeyi yüzüme gözüme bulaştırdım. Ne zaman katilin peşine düşsem bir yakınımı kaybettim.
Sanırım gerçekten biraz ara vermeliydim. Yorulmuştum...