Sandığımız kadar mükemmmel değiliz aslında, birşeyler yapmak ya da uğraşmak bize en iyi olanı, bitişlerin sonunda başlayan hikayeler gibi hangisinin kahramanı olmadığımız. Hangisinin de büyük kahramanı olduğumuz. Katmanların bizi yok etmesi misali.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Bir yerde bir ışık var görüyorum. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyorum. Yeni günde yeni bir başlangıç. Gecenin yorgunluğu hala üzerimde, çok yorgunum, neler yaşandı hatırlamıyorum. Odam epey dağınık bir şekilde duruyor. Toplanması ve temizlenmesi lazım nereden başlamalıyım bilmiyorum. Somurtkan bir şekilde kafamı kaşıyarak lavaboya doğru yöneldim. Elimi yüzümü yıkadım. Sonra salona geçtim. Kanepelein üzeri dağınık, bir şekilde toplanmayı bekliyor. Yerlerde cips, kola, yiyecek çöpleriyle, masanın üstü dün akşamdan kalma yemeklerle, sonra mutfağa geçtim. Gözlerime inanamadım. Ceyda dedim. Çokça bulaşıklar seni bekliyor. Fırının üzeri berbat, tezgahın üstü anlatılmaz, kirli tabaklar, sebzeler, birazda kalmış yemek kokuları, sonra banyoya geçtim. Banyoda da değişen birşey yoktu. Havlular yerde, duşa kabin yıkanmamış, köpüklü. Kendi kendime sölenmeye başladım. Tabi dün den değilde sanki bir aydır bu eve girilip temizlik yapılmamış gibiydi, suan kendimden utanıyorum. Cok kirli olduğum buradan anlaşılıyor.
Yapacak birşey yok, evdeki bütün pencereleri açarak havalandırmaya başladım. Etrafı seçip süpürmeye başladım. Kendi odama geçtim. Kirli olan kıyafetlerimi topladım ve banyodaki kirli havluları da aldıktan sonra çamaşır makinesine attıp çalıştırdım, ve tezgahın üstündeki kabları yıkamaya üşendiğim icin makineye dizip çalıştırdım. Sırada güzel bir sabah kahvaltısı yapmak, sonrada alışverişe çıkamak. Mutfakta güzel bir kahvaltı hazırladıktan sonra masada oturup, kahvaltımı zevkle yapmaya başladım. Kahvaltımı yapıp odama geçtim. Üzerimi değişmek icin dolabıma biraz göz gezdirdim. Pijamalarımı cikarıp, yarasa kolu tişört, kot bir pantolon giydim. Aynanın karşısına geçtim. Dağınık topuz olan saçimi taradım, üsten hafif bir fön cekip, yüzüme de hafif makyaj yaptım. Kapıya yönelip ayakkablıktan en sevdiğim, beyaz sporlarımı giydim. Kutu gibi olan zebra cizgili çantamı alıp kapıya yöneldim. Arkamdan kapıyı kapatıp kilitledim. Yolla cıktım.
Günün pazar olması nasıl da bellliydi, sanki tüm insanlar pazar gününü beklemiş gibiydi, pazar günlerini seviyorum. Neredeyse her pazar dışarıya cıkar, alışveriş yapar, üstümdeki bütün yorgunluğu atardım. Ailemin yanina bile gitmezdim. Ama bugün bi kıpır kıpırdım. Bugün bi farklıydı güneş tam tepedeydi, sıcak havalar herkesi bunaltmıştı. Güneş gözlüğümü cıkarıp, taktım. Güler yüzlü yürüyrek mağazaların önünden geçiyorum. İlk olarak kıyafet alacam, sonra da ev için yiyecek ve içecek alınacak, yolda mutlu mutlu nasılda yürüyorum, sanki hiç dışarı cıkıp alış veriş yapmamışım gibi. Yüzümdeki tebesüm. Tahmin bile edilmez. Bugün kendimde birşey fark ettim, kendimde sabah çikolata yemediğim halde, enerjim ne kadar da yüksek. Havalar sıcak olmasaydı daha güzel olurdu. Zaten burada bir ay kaldı okullların açılmasına , soğuk havalar bizi bekliyor. Üniversiteli olamak inasnı ne kadar mutlu hissetiriyor. Üniversite benim için özgürlük demek, cünkü evdeyken cok kısıtlıydım, ailemden uzagım, kendi evim var. İstediğim saatte kalkabiliyorum. İstediğim zaman dışarıya çıkabiliyorum.
Evet romanımın ilk bölümü, bu bölüm Ceydanın kendini taniştirma aşamasındayız. Biraz ukala biri ilerleyen zamanlarda daha iyi anlayacaksınız karekterini. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve beğenizi bekliyorum😊iyi okumalar😀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL KIZ
Teen FictionYaşanması mümkünken yaşanmamış her aşk, gün gelir bizden bunun hesabını sorar. Benim daha çok kaybedecek bişeyim yokken, kazanacak çok şeyin olduğuna farkında olduğumdan. Attığım adımlarda bi lakis hazımsızlık varsa bu benden değil. Sizden kaynakl...