Karadenizin hırçın dalgalarının kayalara vurduğu bu eşsiz gecede yılların verdiği yorgunluğu atacaktım .Gecenin
sessizliginde mis gibi çam ağaçlarının kokusunu içime çektim,kayalara vuran dalgalar ve çam kokuları beni
cocukluguma götürdü. Sırt üstü yayildigim çimenlerin üstünde gökyüzüne uzattım bakislarimı,yıldızların hepsinin
birer ismi vardı bu isimleri tek tek ben vermiştim ailemi kaybedip ninemin yanina o küçücük karadeniz köyüne
geldiğim ilk gün başlamıştım bu oyuna.Çocukluğumun yanlız geçen gecelerininbir oyunuydu bu ve ben içimdeki
buyuyemeyen çocuk her fırsat ta bu güzel oyunu sürdürüyordu.
Ninem ve ben yanlız başına o küçücük yayla evinde yapayalnız bir basinaydik.Canım ninem beni okutabilmek için herimkanı kullandı .Istanbul 'da universiteyi kazanınca da beni Ümit ablaya emanet etti.Yillarca hem çalışılip hem de
okudum ikinci sınıfta ninemi kaybedince Ümit ablamin elleri gözleri hep üzerimde oldu beni evladı yerine koydu.
Kendi kendime bir söz verdim her ikisinin de emeklerini boşa cikarmayacaktim.
Ben yıldızlarla oyunumu oynarken gece geç saatlere dönmüş hava serinlemisti. Sessizliği seviyordum o yuzden
kendimi evimde hissettiğim doğayla iç içe Karadeniz imin bu guzel yerini sevmiştim.Burası bir tablo gibiydi ve bende
bu tablonun içinde küçücük bir nokta.o anda bir yıldız kaydı kendim için mutlu bir hayat ,beni seven bir eş, huzurlu
bir yuva diledim.Bu yaşıma kadar olmayan kalabalık bir aile.....