~ATEŞ~

601 323 220
                                    

Kulaklıklarımı takıp rastgele bir şarkı açtım, başımı cama yaslayıp gözlerimi kapadım. Dedikleri beynimde yankılanırken doğru düzgün bir şey düşünemiyordum. Aklıma gelen şeyle dudağımı ısırdım; 'mavi'...

Kaşlarım bir anda çatıldı, o bana 'sürtük' demişti. Hemde birkaç saat önce tanıdığı birine... Sıkıntıyla nefes verdim, okulun ilk günü hiçte iyi değildi.

Sinirle kaldırdığım kafamı geri cama yaslayarak gözlerimi kapattım. Niye herkes böyle düşünüyordu, gerçekten dışarıdan iğrenç pis bir sürtük gibi mi duruyordum?

Oflayark başımı yukarı kaldırdım, yaşadıklarım bana yük oluyordu. Her seferinde onlar yüzünden yalpalıyordum, bir gün düşecektim ve beni kaldıracak kimse yoktu.

Ve birde hiç bir şey yetmiyormuş gibi aklımda bir sürü soru ile geziyordum. O gün beni kurtaran o kahverengi Ateş miydi, değil miydi? Neden böyle düşündüğümü bilmiyordum. Önem vermediğim birini düşünmem çok saçmaydı. Fakat bu soru cevaplanmadan da rahat edebileceğimi sanmıyordum. Hayat niye hep bana cevapsız sorular ile geliyordu?

Kulaklıkları kulağımdan hışımla çıkardım ve bu soğukta camı açtım. Azra delirmişim gibi bana bakıyordu. Çünkü ben soğuktan nefret ederdim.

"İyi misin sen?" derin nefes aldım ve ona döndüm.

"Hiç iyi değilim.." gözlerini kısarak bana baktı ve bana döndü.

"Neyin var?" gözlerimi yukarıya dikip cevap verdim.

"Ateş, sanırım ben Ateş'i tanıyorum yani. Görmüştüm, beni kurtardı."

"Neee? Nasıl yani? Ateş... Şu bizim yakışıklı, taş Ateş,bağımlı be ukala olan? O mu? Seni kurtardı? Nerde kurtardı? Kızım anlatsanaa?"

Azra'ya olanları anlatmaya başladım sakince, "O gün yani mezarlıktayken, araba çarpacakken beni kurtardı ve bana 'mavi' dedi, bugünde bana Ateş 'mavi' deyince şüphelendim." dedim bir çıprıda, bana kızacaktı çünkü. Önüme dönmüşken hızını alamayarak konuşmaya başladı.

"Ne? Sana araba mı çarpıyordu ve bundan benim haberim yok öyle-" ağzını elim ile kapatarak güldüm.

"Azra konumuz bu değil ki ama yha" elimi iterek konuştu.

"Konumuz bu değilmiş, kızım farkındamısın bilmiyorum ama sa-na ara-ba çar-pı-yor-muş" gülerek konuşmaya başladım.

"Aslında araba bana çarpmıyordu ben kendimi çapıtıyordum.."

"Birde sen önüne atladın yani öyle mi? Kızım sen beni öldürücekmisin ben senin kardeşin gibiyim ama sen bana olanları nerdeyse hiç anlatmıyorsun"
Kızgınca bana baktı, sonuna kadar haklıydı.

"O an moralim bozuktu anlasana, anlatamadım."
Gözlerimi kaçırarak oturduğum yerde dikleştim.

"Söz veriyorum bir daha her şeyi anlatıcam" gözlerini sinirle çevirdikten sonra duran taksi ile aniden taksiden indi ve beni hiç umursamayarak eve doğru ilerledi. Bende ineceğimde taksici durdurdu.

"Ablacım para" güldüm ve elimdeki elli lirayı taksiciye uzattım.

"Yanlız ben senin ablan değilim.." dedim şirince sırıtmaya çalışarak.

"Tamam abla, demem bir daha." 'Millet deliye hasret ben akıllıya' diye geçirdim içimden.

"Hı hı tamam, oldu o zaman." kendimi taksiden zar zor attıktan sonra Azra'nın arkasından koşmaya başladım.

"Bihterim, canım, ponçikçim.. küs müyüz?" daha ona yeni yeni yetişmişken nefes nefese iltifat etmeye çalışıyordum.

"Off ne var İkra. Beni düşünmüyorsun birde peşimden geliyorsun" dudağımı sarkıtarak üzgün üzgün baktım.

SİYAH AŞK#Wattsy2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin