-6-

171 16 2
                                    

Bir insan size değer verebilir. Çok fazla verebilir hemde. Ama belkide size güvenemez. Güvenle ,değer bir tutulamaz,ölçülemez. Eğer bir insanın güvenini kazandıysanız , değerde kendiliğinden gelir zaten. Ama bir insan size ne kadar değer veriyor olursa olsun eğer size karşı güveni yoksa o ilişkide,belki dostlukta,belkide arkadaşlıkta kopukluklar yaşanır. Benim ihtiyacım olan şey karşımda ki masada oturan adamın güvenini kazanmak. İsimsizin verdiği adrese geldiğimde bir bar ile karşılaştım. Böyle bir yerle karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Ama Justin'in burada olacağını söylemesi,ne bileyim inanmamıştım. Hayatım keşkelerle dolu. Bir yenisini daha eklemek istemediğim için geldim. Ve şuan karşımdaki masada oturan adamın güvenini kazanmam lazım. Güvenini tam olarak kazandığımda ise hamlemi yapıp oyunu bir an önce bitirmeliyim.Insanların hayatlarını mahvediyorum. Ama Justin'in diğerlerinden farklı olacağınıda biliyorum. Çünkü herşeyden önce onu seven milyonlarca insan var. Benim ondan alacağım para belki yüklü bir miktar ama kolaylıkla bu parayı tekrar kazanabilir. Diğerlerinin işi hep paraya yönelik olduğu için kolayca çöktüler . Justin'in ki ise tamamen hayranları arasındaki güçlü bağa yönelik. O hayranlarla çaldığım parayı kolayca kazanabilir . Maddi yönden ötürü manevi destekçileri de çok fazla. O yüzden birazda bu yönünü düşünüp içimi rahatlatmaya çalışıyorum. Ne kadar olursa işte. Bunda benim açımdan içimi en çok acıtan şey ise belkide benim hayatının aşkı olduğuma inanacak. Bana bağlanacak ve ben gittiğimde... Çok çok fazla acı çekecek . Bende bunu yapmak istemezdim ama hayat her zaman istediğimiz doğrultuda hareket etmiyor. Hayat çok acımasız...

...

Kafamda nasıl tanışacağıma dair fikirler üretmeye çalışıyordum. Nasıl? Nasıl ? Nasıl? Gidip yanına direk tanışsam? Olmaz. Çok banel ve basit. Benim değil onun bana gelmesi lazım ama nasıl ?

...

"Bu gece bendesin." Fikirlere o kadar çok dalmıştım ki bana yaklaşan kişiyi bile farketmemiştim. Kafamı kaldırıp sesin sahibine baktığımda siyah dağınık saçlar , keskin yüz hatları ve bir çift kahverengi hatta siyah gözlerle karşılaştım. Ah gerçekten mi? Neden hep beni bulur ki? Sıkıntıyla nefesimi dışarı verip gözlerimi ona diktim. En sert ifademi takınıp konuştum. " Bak ben şu etraftaki fahişelerden biri değilim"dedim elimle köşede resmen erkeklerin içine düşen kızları göstererek. Ve devam ettim. " Kendine başka birini bul. " Eğilip kolumu tuttuğunda çekme gibi bir girişimde bulunmadım. Sadece gözlerine bakıp "ne istiyorsun" bakışlarımı attım. "Onlardan biri olmasan burada ne işin var? Ayrıca olmasan bile ben istediğim için olmak zorundasın. Şimdi yürü" diyerek beni sürüklemeye başladı. Ona karşı gelmeye çalışıyordum ama çok güçlüydü. Etraftaki birinin müdahale etmesini umarak bağırdım ama müziğin sesi benim sesimi bastırıyordu. Ayrıca görenlerdende kimse oralı olmuyordu. Beni sürüklerken bi ara Justin'le gözgöze geldim ama umursamadan bakışlarını üzerimden çekti. Adam beni dışarı çıkardığında daha çok debelenmeye başladım ama kendimi yormaktan başka bir işe yaramıyordu. Ne kadar güçlü olursa olsun bir kızın bu kas yığını karşısında şansı yoktu. Gözlerimden yaşlar benden izinsiz bir şekilde akmaya başladığında aynı zamanda Derek'e küfürler yağdırıyordum. Neden beni bu işlere bulaştırmıştı? Ama doğruya o kalpsiz , ruhsuz herif kimseyi önemsemezdi. Yinede ilk defa onun varlığına ihtiyaç duydum . Burada olsaydı beni asla bu pisliğe yem etmezdi . Dokunmasına dahi izin vermezdi. Arabanın yanına yaklaştığımızda yumuşak ama kalın bir erkek sesi bizi-yani kas yığınını desem daha doğru olur durdurdu. "Kız benimle. Şimdi bırak onu. " Dönüp bu kas yığınına kafa tutabilecek kadar cesur - aynı zamanda aptal- olan kişiye baktığımda bal rengi gözlerle karşılaşmam bir oldu. "Dostum kendine başka bir kız bul. İçeride bunlardan çok fazla . Sencede benim olanı sahiplenmen bencilce değil mi? " Justin'e baktığımda gözlerine takılı kaldım. Gözleri simsiyahtı. Hadi ama siyah göz rengide ne ? Siyah göz rengimi olur. Bunları düşündüğüm için kendime kızdım. Şu durumda düşündüğüm şey gerçekten göz rengi miydi?

Kas yığının boşluğundan faydalanıp uçkuruna sert bir tekme indirdim. Acı içinde kıvranıp karnını tuttuğunda bende çoktan koşmaya başlamıştım. Kimsenin olmadığı ara sokaklarda bir o sokağa bir bu sokağa nefessiz koşuyordum. Izimi kaybettirdiğime emin olduğumda kaldırıma oturdum. Dizlerime başımı yaslayıp ağlamaya başladım. Eğer Justin gelmeseydi..."Ahhh" diye sesli bir şekilde bağırdığımda yumuşak erkek sesi kulaklarımı doldurdu. "Hey burda mısın?" Kalkmaya mecalim dahi yoktu. Kim olduğunu bilmiyordum. Bu kadar sakin olmam normal miydi ? Kendime biraz zaman tanıyıp derin derin nefesler aldım. Kafamı kaldırıp başımda dikilen kişiye baktığımda bu Justin'den başkası değildi. "Sen iyi misin? " Endişeli sesini duyduğumda birazda olsa içim rahatlamıştı.Azıcık. Ona sadece boş bakışlarımı yönlerdiğimde yanıma oturdu. Hala benden bir cevap bekliyordu ama verdiğim tek cevap içli bir hıçkırık sesi oldu. Kollarını belime doladı. Biran irkildim. Söylediklerinde ciddi miydi ? Beni kendi yatağına almak için mi kurtarmıştı.Düşündüklerimi anlamış olacak ki yatıştırıcı bir ses tonuyla mırıldandı. "Şşh korkma . Sana zarar vermeyeceğim." Beni kendine çekip bu sefer kollarını omzuma attıgında sarıldı. Bende tereddütle kollarımı beline doladım . Çok güzel kokuyordu. İçki kokusuna rağmen. Uzun bir süre o şekilde kaldık . Hıçkırıklarımın yerini artık sessiz iç çekişler almıştı. "Seni evine bırakayım. " Kollarını üzerimden çektiğinde bende beline doladığım kollarımı üzerinden çektim. Ayağa kalktığında bende onunla birlikte kalktım. Itiraz etmeden yürümeye başladım. "Ah şey arabam sokağın sonunda. Yürüyebilir misin ? " Ses tonundaki endişe ona minnettar bir şekilde gülümsememi sağladı. Cevap vermeme fırsat bırakmadan bir kolunu belime ve diğer kolunu bacağıma dolayıp beni kucağına aldı. "Hey! Yürüyebilirim." Şakayla çığırdığımda gülümsedi. 32 diş . "Olsun. Taşırım. Çok yorgun görünüyorsun" Ona bir adet daha minnettar gülümseme attığımda kollarımı boynuna doladım ve başımı omzuna yasladım. Sokakta sadece Justin'in ayak sesleri yankılanıyordu. Ve birde kedi sesi. Sokağın sonundaki arabasına geldiğimizde beni ön koltuğa bindirip sürücü koltuğuna geçti. Adresi verdiğimde sürmeye başladı. Arabada sadece radyodan gelen müziğin sesi oldu uzunca bir süre. Daha sonra Justin'le müziğin sesi birleşti." Şey adın neydi bu arada? " diye bir soru yönelttiğinde evime çok yaklaşmıştık. "Dora.Adım Dora" diyerek yaslandığım koltuktan sırtımı ayırdım. "Bende Justin." Arabayı sola döndürdüğünde evime gelmiştik. "Biliyorum . Bunu herkes bilir." Kıkırdağımda dudağını ısırıp güldü. "Evet yani ... Ah öyle sanırım." Oda kıkırdayıp arabayı durdurdu. Ona dönüp teşekkür sözcüklerimden birini mırıldandım. "Çok teşekkürler. Eğer sen olmasaydın..." Parmağını dudağıma götürüp beni susturdu. "Şşt tamam geçti . Eminim ben olmasaydımda sen onun elinden kurtulmayı başarabilirdin. O tekme neydi öyle. Çocuğu olmayacağına eminim bundan sonra " diyerek sırıttı. Benimde yüzümde onunkiyle eş değer bir gülümseme oluştuğunda ona tekrardan teşekkür edip arabadan çıktım .Eğilip ona gülümsediğimde aynı zamanda mırıldandım."Iyi geceler Justin." Oda beni tekrarladığında kapıyı kapattım. Bahçeye girip çantamdan anahtarı çıkarttığımda titreyen ellerle kapıyı açtım. Kapının arkasına geçtiğimde hala orada bekliyordu. Ona gülümseyip el salladıktan sonra kapıyı kapattım. Yukarı çıkıp kendimi yatağa attığımda gerçekten çok yorgun ve yıpratıcı bir gün yaşadığımı anladım. Gelen mesaj sesine aldırmadan gözlerimi kapattım. Ama sonra içimdeki dürtü ile kalkıp mesajı açtım. İsimsizdendi. Mesajı okuduğumda yüz ifademi görmek isterdim ."

Kimden:İsimsiz

"Adamım sencede iyi rol yapmadı mı ? Iyi çocuğumuzun seni kurtaracağı bariz bir şekilde belliydi. İşin bundan sonra çok kolay. Ilerleyen zamanlarda ise sen bir hamle yapmadan sana geleceğine eminim. Justin'in yüzündeki sırıtmaya değdiğini düşünüyorum. Peki ya sence ? Sence değdi mi ?

SOYGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin