Dipper ayakkabılarını giyerken Bill kulaklıkla savaşıyordu.
"Bırak şununla oynamayı. Geç kalıcaz."
"Çöplüğün kapanma saati yok Dipper."deyip kulaklığı cebine sokuşturdu.
"Eğer çöplüğe gideceksek yanına biraz para al seni oraya terk ettiğimde dönüş için lazım olacak."
"Beni çöplüğe mi atacaksın?"
"Konuşmayı bırak da yürü."
"Agh peki."
Dipper ve Bill yanyana yürümeye başladılar. Bill burnunu atkısına gömmüştü. Gözleri yerde elleri ise cebindeydi.
"Neden atkı taktın ki hava o kadar da soğuk değil."dedi Dipper Bill'e bakarak.
"Kasım ayının son günlerindeyiz. Ayrıca gideceğimiz yer soğuk."
"Peki." Dipper ellerini cebine koyarak yürümeye devam etti.Yarım saat sonra hiçte kalabalık olmayan bir yolda beraber yürümeye devam ediyorlardı.
"Çok var mı?"
"Hayır geldik sayılır."
Dipper yol boyunca mızmızlanmış Bill ise onu avutmaya çalışmıştı.
"Neden arabayı almadık ki?"Dipper mızmızlanmalarına devam ediyordu.
"Nodon oroboyı olmodık ko?"
"Hey benimle dalga geçme!"
"Seninle dalga geçmiyorum prenses."
"Prenses mi?"
"Evet. Prenses!"
"Sensin prenses!"
"Aa lütfen prenses sensin."
"Bill şansını zorlama yoksa seni aşağı atarım."
"Biraz bekle az sonra atarsın."
"Sinir bebe!"Bill bunu duymuştu ama cevap verme gereği duymuyordu. Eğer cevap verirse kavga edeceklerini ve günlerinin mahvolacağını biliyordu.Biraz daha yürüdüklerinde bir tepeye gelmişlerdi. Bill adımlarını hızlandırıp Dipper'ın önüne geçti. Tepenin en ucuna gidip oturdu. Dipper hiçbir şey demeden hareket eden Bill'e ayak uydurarak yanına oturdu. Manzara mükemmeldi. Rüzgar hafiften esiyordu. Gözlerini kırpıştırarak etrafa bakındı. Rüzgarın esişindeki yumuşaklık Bill'in kokusunu Dipper'a armağan ediyordu.
"Manzara çok hoş." dedi Dipper. Bakışları karşıdaydı. Bill Dipper'a döndü.
"Evet, evet öyle."
"Şimdi seni aşağı atmam gerek." dedi Dipper. Ciddi durmaya çalışıyordu ama dudakları kıvrılmıştı.
"Ne yani beni öldürecek misin?"
Bill dudağını büzmüş masum bir suratla Dipper'a baktı.
"Şapşal."deyip kıkırdadı Dipper. Bill ona bakarak gülümsüyordu. "Sen benim ilk arkadaşımsın Dipper."dedi Bill. Dipper bir anda ona döndü.
"Nerden çıktı bu şimdi?"
"Bilmem. Sadece tek bir arkadaşım var. O da sensin. Hatta sen benim ailemsin."
"Bill... Eğer ağlamaya başlarsan seni döverim."
"Sanırım uyarı için biraz geç."
"Agh! Seni şapşal! Ağlama!"
"Elimde değil ve sensin şapşal."
"Sanırım ikimiz de şapşalız."
"Evet. Öyleyiz."
"Cipher?"
"Efendim?"
"Ben biraz üşüdüm sanırım."
"Dipper. Kız mısın sen? Ne istiyorsun montumu sana vermemi mi?" Bill'in sorusu ardından Dipper yüzünü yere çevirdi.
"Üzgünüm beyefendi çok beklersiniz."
"Kötüsün!"
"Sadece sana."
"Bad boy musun sen ya? Üşüdüm diyorum bari atkını ver."
Bill gülümseyerek atkıyı boynundan çıkardı. Ikisine doladı. Elini Dipper'ın omzuna attı. Dipper bir anda hızlanan kalbine anlam veremiyordu."Dipper biliyor musun?"
"Neyi?"
"Depresyondayken hiç çekilmediğini."
"Seni hala aşağı atabilirim Cipher."
"Elbette bayım."
"Idiot!"
"Günümüzü mahvetme."
"Denerim."Hava kararmak üzereydi. Ay yüzünü göstermişti. Güneş terk ediyordu onları. Dipper başını Bill'in omzundan kaldırıp yüzüne baktı.
"Iyi ki varsın dostum."
"Sende."
"Neden gözlerin doldu?"
"Sana baktığımda doluyorlar. Bende bilmiyorum."
"Özür dilerim."
"Ne için?"
"Ağlamana sebep olduğum için."
"Ben senin için ağlamayı seviyorum."
"Bende seni."
Bill yüzünü Dipper'a yaklaştırmaya başlamıştı. Ikisinin de kalbi hızlanmıştı. Bill gözlerini kırpmadan Dipper'a bakıyordu. Yüzünü ezberlemek istercesine bakıyordu ona. Dipper düşünme yetisini kaybetmişti. Ona yaklaşan surata baktı. Kesikleşen nefesini kontrol altına almaya çalıştı. Aralarında bir nefes vardı artık. Çok yakınlardı. Bill titreyen eliyle Dipper'ın suratına dokundu. Baş parmağıyla yüzünü okşuyordu. Dipper konuşamıyordu. Hareket edemiyordu. Kilitlenmişti. Gözlerini yumdu. Az sonra dudaklarında hissettiği sıcaklıkla kendine geldi. Gözlerini açtı. Bill hala onun dudaklarındaydı. Ellerini Bill'in saçlarından geçirdi. Ona karşılık vermeye başladı. Dili Bill'in ağzında küçük bir keşife çıkmıştı. Elleri saçlarında dolaşıyordu. Bill onu kendine bastırdı. Her geçen saniye daha da hızlanıyordu. Nefes nefese kaldıklarında ikisi de geri çekildi. Dipper Bill'e bakıyordu. Ikisi de konuşmuyordu. Dipper birden Bill'in kucağına çıktı. Tekrar dudaklarına kapandı. Bu kez Dipper hareket ediyor Bill duruyordu. Dipper ellerini Bill'in kazağından içeri soktu. Parmak uçları kaslarında geziyordu. Dudakları dudaklarından çekip boynuna indi. Bill inlemişti. Dipper birden durdu. Sessizlikte boğulmak istercesine bekliyordu. Bill'e baktı. O da susmuştu. Dipper Bill'in kulağına yaklaştı. Kesik kesik aldığı nefesini ona vererek "Seni seviyorum." dedi. Bill alnını ona yasladı. Ellerini saçlarına daldırdı. "Bende seni." dedi. Tekrar kapandı dudaklarına bu kez hırsla ve istekle öpmüyordu. Aşkla, şefkatla bastırıyordu dudaklarını dudaklarına. Incitmek istemez gibi öpüyordu. Dipper hala Bill'in kucağındaydı. Geri çekilip tekrar Bill'in boynuna gömüldü. Dudakları köprücük kemiklerine geldiğinde Bill elini Dipper'ın sırtına indirdi. Parmakları kemiğinde dolaşıyordu. Geri çekildi.
"Gidelim mi?" dedi. Dipper kucağından indi. Gülümseyerek; "Peki." dedi.Çıktıkları yokuşu tekrar iniyorlardı.
"Sana ceza veriyorum."dedi Dipper.
"Ne cezasıymış?"diye merakla sordu Bill.
"Birden geri çekilip eve gidelim mi dediğin için beni sırtında taşıyacaksın."
"Eve kadar mı?!"
"Evet eve kadar."
"Agh! Peki gel bakalım." Dipper çocukça koşup Bill'in sırtına atladı. Kafasını ensesine gömdü. Ikisi de konuşmuyordu. Bill sırıtıyordu. Dipper Bill'in ensesine öpücükler bırakıyordu.
"Bu kadar istekli olduğunu bilmiyordum." dedi Billa alayla.
Dipper kıkırdayarak cevap verdi;
"Bende." Dipper ellerini birleştirmiş Bill'in boynundan aşağıya sallanıyordu.Eve vardıklarında Dipper Bill'in sırtında uyuyakalmıştı. Bill yavaş adımlarla merdivenleri çıkıyordu. Dipper hala sırtındaydı. Yatak odasına geldiklerinde fısıldayarak Dipper'a seslendi. Dipper duymuyordu. Onu uyandırmamaya özen göstererek yatağa bıraktı. Aklına ilk karşılaştıkları gün ve onu yatağa fırlatışı gelmiştin gülümsedi. Kim bilebilirdi intahar etmeye çalışan bir adama kurtaracağını. Sonra da ona asık olacağını. Gidip Dipper'ın yanına uzandı. Kolunu beline attı. Boynunu ensesine gömdü. Gözlerini kapadı. Dipper'ın kokusuyla uykuya daldı.
"Uyan!"
"Hayır."
"Uyan!"
"Hayır!"
"UYAAN!"
"HAYIIR"
"Hadi Cipher, uyan artık!"
"Neden uyumama izin vermiyorsun?"
"Canım yaramazlık yapmak istiyor."
Bu sözlerin ardından Bill, onu uyandırmak için yatağın tepesinde zıplayan ve 'uyan' diye bağıran Dipper'ı kolundan çekip yanına yatırdı.
Dipper kıkırdıyordu.
"Demek canın yaramazlık yapmak istiyor?"diye sordu Bill. Suratında sinsi bir sırıtış vardı.
"Hıhı."diye yanıtladı Dipper. Bir yandan kafasını sallıyordu. Yüzünde çok masum bir ifade vardı. Küçük oğlan çocukları gibiydi.
"Tamam olur. Ama ben açım."dedi Bill. Ensesini kaşıyordu.
"Sen. Ne. Zaman. Doydun ki?"
"Hiçbir zaman. Hadi gidip yemek yiyelim."
"Hayır. Benim canım yaramazlık yapmak istiyor."
"Küçük çocuklar gibisin. Istersen yan komşunun oğlunu çağırayım birlikte atçılık oynayın."
"Haha çok komik. Idiot!"
"Bende seni."*Yazar Notu*
Yazarı dövmek serbest.
Biliyorum uzun süredir bölüm atmıyorum. Ama ilham gelmiyor. Gelse zaman olmuyor. Ama hafta iki bölüm birden atacağım söz. Hem sınavlar da bitti. Umarım beğenmişsinizdir. Hepinizi çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkimizi Islatan Yağmur
Fanfiction"O gün korktun mu?"dedi Dipper birden. "Hangi gün?" "Kazanın olduğu gün."Bill şaşırmıştı çünkü Dipper ilk kez kazadan kendi isteğiyle bahsediyordu. "Çok korktum. Sana bir şey olması beni çok korkutuyor. Seni kaybetmek istemiyorum Pines."bu kez şaşı...