PUSUDAN 6 SAAT SONRA/ TOPARLAK TOPRAKLARININ GÜNEYİNDEKİ KILIÇASLAN KALESİ
Lord Yonas, eşi Leydi Valeri'yle beraber Kılıçaslan Kalesi'nin önündeki çimlik alanda oturuyordur. Lord Yonas 30'larının ortasında, uzun kumral saçlı, sakallı, sol gözünün üstünde uzunca bir yara izi bulunan bir adamdır ve eşi 5 aylık hamiledir ve ikisi de evlatlarının doğacağı günü heyecanla bekliyorlardır. '' Nasılsın bugün? Bebek çok zorluyor mu seni?'' diye sorar Yonas. Valeri gülümseyerek: '' İyi sayılırım, tabii beni bu kadar fazla tekmeleyip durmasa çok daha hoş olurdu.'' Yonas da gülerek: '' Merak etme, hele bir büyüsün ben onu güzel bir sorguya çekerim neden anneni, dünyanın en güzel kadınını, tekmeledin diye.'' Valeri'yle Yonas karşılıklı olarak gülerler: '' Yok be, buna gerek--'' Bir Toparlak askeri Lord Yonas'a doğru nefes nefese koşar: '' Lordum!'' Leydi Valeri'yi fark eder ve başını eğerek ''Leydim.'' der. Yonas meraklanarak: '' Ne oldu?'' Asker nefeslenerek: '' Lordum, leydim. Öncelikle konuşmanızı böldüğüm için özür dilerim--'' '' Önemli değil, devam et anlatmaya.'' der Valeri ve asker de başını eğerek anlatmaya devam eder: '' Lord Emayır 20 atlı süvarisiyle geldi. Kapıda bekletiyoruz şu anda onları.'' Yonas, en yakın müttefiki olan Emayır'ın neden geldiğine bir anlam verememiştir çünkü pek sık ziyaret etmez, çok gerekmedikçe bir mektup bile yazmazdı. Kendi başına kilometrelerce yolu teptiğine göre gerçekten önemli bir şey olmuş olmalıydı. Yonas askere bakıp: '' Kapıyı açın ve ben gelinceye kadar onları giriş meydanında misafir edin.'' Valeri'ye döner: '' İstersen kaleye dön, çok yorma kendini.'' Valeri: '' Gelebilirim önemli değil. Emayır pek sık ziyarete gelmiyor zaten, bir görmüş olurum hiç değilse.'' Askere geri döner: '' Yanına 5 iyi adam al ve bizimle beraber gelin.'' Asker: '' Emredersiniz lordum.'' der ve asker toplamaya başlar. Yonas, Valeri'nin elinden tutarak kaldırır ve beraber basamaklardan aşağı, giriş meydanına doğru yürürler.
KILIÇASLAN KALESİ/ GİRİŞ MEYDANI
Yonas, Valeri ve askerler giriş meydanında buluşurlar. Emayır atından inmiş, yere bakıp daire çizerek yürüyordur. Yonas alaycı bir şekilde: '' Lord Emayır! Bizi ziyaret etmeniz şerefini neye borçluyuz?''nce gülümseyerek Yonas'a doğru yürür: '' Seni görmek çok güzel Yonas.'' '' Seni de Emayır.'' diye sarılırlar. Emayır, Valeri'yi fark eder: '' Leydim, uzun zaman oldu sizi görmeyeli. Nasılsınız? Valeri gülümseyerek: '' Fena değilim Emayır, sen nasılsın?'' Emayır kafasını hafif sağa sola sallayarak: '' Daha iyi günlerim olmuştu, orası kesin... Ama sizi gördüm daha iyi oldum.'' Yonas ve Valeri gülerler ve Yonas merak edip sorar: '' Şaka bir yana sen pek sık ziyaret etmezsin bizi. Mektup desen o da arada bir. Sorun ne?'' Emayır: '' Benimde konuşmak istediğim konu o zaten.'' '' Tamam, konuşalım o zaman''der Yonas. '' Yalnız konuşsak daha iyi olur, bu çok önemli.'' Yonas biraz süzmeye çalışıp bakar biraz: '' Pekala, ana salona geçelim o zaman.'' Valeri'ye döner: '' Emayır'la bir şey konuşmamız gerekiyor. Ne diyeceği hakkında hiçbir fikrim yok ama dediğine göre çok önemli bir şeymiş, duymaman daha iyi olur. Emayır'la konuşmamız biter bitmez seninle burada buluşuruz, uygun mu sana?'' '' Tamam, sen gelinceye kadar beklerim ama genede bana anlatırsın. Eşine güvenmeyip de kime güveneceksin?'' '' Haklısın galiba.'' der Yonas. Emayır arkadan seslenir: '' Hadi Yonas! Gel artık! Şu işi bir açıklayayım!'' Yonas, Emayır'a dönüp: '' Tamam geliyorum, bekle iki dakika!'' der ve Valeri'yi yanağından öpüp Emayır'la birlikte kaleye girerler.
KILIÇASLAN KALESİ/ ANA SALON
Emayır sorar: '' Burada başka birileri yok değil mi?'' '' Bir tek kapıdaki muhafızlarım var, herkesi de muhafızım yapmam.Ben istemediğim takdirde ellerini kessen ağızlarından laf alamazsın, yani merak etme. Onlardan ses çıkmaz.'' '' İyi o zaman, başlayalım.'' der Emayır, Yonas da kollarını masaya doğru koyar ve '' Dinliyorum seni.'' der. Emayır anlatmaya başlar: Elbet biliyorsundur, uzun yıllardır her ay Relmgar Gözcüleri'ni temsil eden bir kişi ve 10-20 kişilik asker birliği Ortos'daki 7 Lordluğun zindanlarından, savaş tecrübesi veya potansiyeli olan suçluları alırlar ve onları Relmgard Gözcüleri'nin bir adamı olmaları için eğitilirler.'' '' Yani?'' diye sorar Yonas, Emayır'ın varmaya çalıştığı noktayı anlamaya çalışarak. '' Daha bitirmedim. Bu ay Lord Bilus, Relmgard Gözcüleri'ni temsilen bizzat kendisi dolaştı 7 lordluğu ve son geldiği yer Kol Körfez'di. Benimde aklıma bir fikir geldi. Solos kıtasında yer altı veya yer üstü kaynakları açısından pek de değerli bir şey yok. Sagus'ta da sadece Kaya Hanesi'nin topraklarında hatırı sayılır miktarda madenler var ama orası hem çok uzak hem çok çetin bir arazi hem çok fazla müttefiğe sahip hem de Atasever hanesi dışında adamlarını Relmgard Dağları'nın ötesine götürecek kadar gözü kara, bir o kadarda gözü kara olan ve kaliteli olan askerleri var. Gelelim içinde bulunduğumuz Ortos kıtasına... En fazla yeraltı ve yer üstü kaynaklarına sahip kıta ama yaklaşık %60'ı Relmgard Dağları'nın kuzeyinde ve oraya hiçbir şekilde erişimimiz yok, geriye kalıyor %40'lık kısım; ne yazık ki onunda 3/4'ü Kuzeyli Lordlar'ın topraklarında ve bize, Güneyli Lordlara, pastanın en ufak dilimi kalıyor. Benden önceki Lord Ergene'ler Güneyin zenginliklerini sanki sonsuzmuş gibi harcayıp devasa heykeller, görkemli saraylar, şehirler kurmuşlar ve Güneyde bulunan odun ve belli başlı tarım ürünleri hariç tüm yeraltı ve yer üstü kaynakları ben daha doğmadan evvel tükenmiş. Yani ben şu anda olmayan kaynaklarımla 10 yıldır 13 Lordluğun en kalabalık şehrini yönetiyorum. Her ne kadar senin durumun benden çok daha iyi olsa da Kuzeydeki kaynaklara çok ihtiyacımız olduğu da bir gerçek. '' '' Doğru ama senin de söylediğin gibi Kuzeydeki kaynaklar Kuzeyli Lordlar'a ait ve biz o kaynakları ne karşılığında alacağız? Onlar bize kaliteli çelik, mısır, arpa, buğday, petrol, deri verecek, biz karşılığında ne vereceğiz? Odun mu? Doğu'dan çok daha kaliteli ve çok daha ucuza alabilecekleri birkaç kıytırık baharat mı? Hem elimizde ticaret için yeterli miktarda altın olsaydı bile Kuzeyliler kaynaklarını asla bize devretmezlerdi. Ataları, onlara gelecekteki halklarını mümkün olan en iyi şekilde yaşatmaları için yaşamları boyunca mümkün olan en az harcamayı yaptılar, gerekmedikçe savaşmadılar ve kaynaklarını hep savundular ve bizim atalarımız sırf bencil birer pislik oldukları için kaynaklarını bize devredeceklerini hiç zannetmiyorum.'' diye fikrini söyler Yonas. '' Bende zannetmiyorum. Bu 4 Kuzeyli Lord yaşadıkça bize kaynak falan yok.'' der Emayır. Onaylarcasına başını sallar Yonas. Emayır direkt olup: '' İşte bu sebepten ötürü 4 Kuzeyli Lord'dan biri olduğu için Lord Bilus ve adamlarını Kol Körfez'de pusuya düşürüp öldürdüm.'' Yonas şoke olmuştur: '' Ne dedin? Şaka mı bu?'' Emayır: '' Sırf bir şaka için bu kadar yolu tepmeyeceğimi sende biliyorsun Yonas.'' der. '' Neden Bilus'u öldürdün?! O tüm 13 Lordluğu ilgilendiren ve asırlardan beridir süregelen devamlı bir görevin ve Dünya'nın en saygın birliğinin lideriydi. Lord Orhan, Lord Atos ve Lord Atakanos da onurlu ve iyi adamlardır ama onlardan birini öldürseydin, Kuzeyliler dışında başka kimseyi pek ilgilendirmezdi ama Bilus... Onun ve Relmgard Gözcüleri'nin herkesle bağlantısı vardı, başına altından kalkamayabileceğin bir dert aldın.'' diye fikrini belli eder Yonas. '' Düşün Yonas, eğer biz Bilus hariç tüm Kuzeylileri öldürmüş olsaydık bile Bilus'un herkesle bağlantısı vardı. Bütün Dünya'nın etrafındaki lordlarla anlaşıp devasa bir ittifak kurup Kuzeylilerin intikamı için tüm lordların kılıçlarını bize çevirmesini sağlayabilirdi ama o artık yok. O olmadığı için de Kuzeyi bir kez ele geçirdik mi bizimdir.'' diye Yonas'a olayı farklı bir açıdan gösterir, Yonas: '' Kolay bir şeymiş gibi konuşuyorsun 'bir kez ele geçirdik mi bizimdir' derken, karşında 17.000 kişilik Kuzeyli Ordusu olacağını unutuyorsun galiba. Hadi artık bir işe girmişsin, bari işi uygulamaya geçirmeden evvel bana haber verseydin.'' Biraz sakalını sıvazlar ve sorar Yonas: '' Bilus'un öldürüldüğünü sen ve benden başka bilen biri var mı peki?'' '' Bilus 50 askerle gelmişti ama benim adamlarım 49 ceset saydı.'' diye cevaplar ama Yonas öfkelenir: '' Yani bir Kuzeyli kaçtı mı?! Ya bir şekilde Kuzeye ulaşıp lordlara biz daha hazırlanmadan haber vermiş olursa?! Avantajımız elden gider ve biz daha kalemizden çıkamadan 17.000 askerle kapımıza dayanırlar ve bizi kuşatıp öldürürler.'' Emayır sakinleştirmeye çalışarak: ''Şehrin kara kapılarını özel emre sahip olan bir teğmenden aşağı kimsenin açma yetkisi yok, limanlara kilit vurup gemilere el koydum ve herhangi birine at bile tahsis edecek biri olursa diri diri yakılacağı hakkında şehrin her tarafına ilanlar astırdım. Merak etme, o asker şehirden çıkamayacak ve en yakın zamanda onu yakalayıp kafasını bir kazığa geçireceğim.'' Yonas şüpheci bir şekilde: '' Öyle olursa iyi olur. Bu arada bana Bilus ve onun asker birliğine yaptığın şeyi anlattın ama buraya gelme sebebini hala söylemedin. Ne o sebep?'' Emayır güvensiz bir şekilde: '' Olası bir Kuzey-Güney Savaşında beni destekleyecek misin?'' Yonas'ın son istediği şey Kuzeyliler gibi çetin rakiplere savaş açmaktı, hele ki artık eşi ilk çocuğuna hamileyken ama bir yandan da karşısında yıllardır tanıdığı bir dostu vardı. Her zaman o, kendisine hep destek vermişti, zor ya da kolay her şeyde. Yonas da zamanında az yardım etmemişti ona ama genede ona çok şey borçluydu. Belki o olmasa şu anda ne eşi olacaktı,ne daha doğmamış bebeği, belki kendisi bile hayatını ona borçluydu ve şimdi çok riskli bir savaşa girerek onun hayatına kurtarabilirdi ama başarısız olursa kendisi ve ailesi korkunç bir şekilde ölebilirdi. Ailesi ve onuru arasında her şeyi etkileyecek büyük bir karar vermesi gerekiyordu. Emayır meraklı gözlerle Yonas'ın iki dudağının arasından ne çıkacağına bakıyordu. Yonas stresten dolayı hafif terliyordur ve 1 dakika boyunca içinde bulundukları odada daire çize çize yürüdükten sonra kararını verir: '' Tamam, hanem ve ordum senin haneni destekleyecek.'' Emayır duyar duymaz: '' Çok sağ ol Yonas. Sana güvenebileceğimi biliyordum!'' der ve sarılır. Emayır ona sarılırken, Yonas halen kararından çok emin değildir, ne de olsa bu karar akşam ne yesem değil, bütün 13 Lordluğun geleceği için çok kritik bir karardı ve iyi ya da kötü sonuçlarına katlanmak zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 Kralın Savaşı
AventureBu hikayeyi 2016 ilkbaharının sonlarındayken yazmak aklıma geldi. Hikayeyi Game of Thrones sevenlerin de epeyce beğenebileceğini, ilgilerini çekebileceğini düşünüyorum. Orta Çağ'da geçiyor. 3 büyük kıtadan(Solos, Ortos ve Sagus) Ortos kıtasında yaşa...