✴ VİLE | DÜNYA VE GÜNEŞ ✴

292 26 226
                                    

Dünya, bir canlıydı. Bölümleri ise duygularıydı.

Bir gün, yine Uzay'da gezintiye çıkmış, gezegenlere rastlamıştı. Herkes tanırdı Dünya'yı, bütün gezegenler tanırdı. Yıldızlar tanırdı, Venüs, Neptün... Hepsi tanırdı.

Ve Dünya, gezintisini yaptı, ona emanet edilen yere geri dönmek üzere yola çıktı.

Sallandı.

İçinde deprem oldu.

İçinde öldürdüğü herbir ölü insan ayaklandı, kaçmaya başladı. Ölüler de yara aldı.

Elini göbeğine koydu.

Bomba patladı.

Ölü insanlar tekrar korktular.

Dünya, ilerledi. İlerledi. Ve ona emanet edilen yerde, bir başkasını gördü.

O da neydi?

Ne olabilirdi?

Öylesine parlak ve sıcaktı ki, bu sıcaklık onu üşütüyor, içinde kar yağdırıyordu. Öyle ki; duyguları şaşırmış, dengesini şaşmıştı. Parlaklık ise öyle yoruyordu ki Dünya'yı, düşmemek için bir Yıldız'a dokundu.

Yıldız, kesti Dünya'yı, içindeki ölü insanlar yara aldı.

Dünya'nın canı yanmıştı, ama bu onun umrunda değildi. Bir an önce, bu parlak ve sıcak şey ile tanışmak, onun içinde kaybolmak istiyordu.

Dünya ve sıcak, parlak gezegen arasında bir uzay kadar mesafe vardı. Yaklaşamazdı Dünya O'na, yoksa yanardı.

"Orası bana emanet, neden orada durdun?"

Dünya, sonunda konuşabilmişti. Konuşmasıyla birlikte tüm harfler içine düştü, yağmur yağdı. İnsanlar şemsiyelere sarıldılar.

"Biz bir bütünüz. Burada birlikte duracağız."

Bütünüz...

Bütünüz...

Boşluk kadar düşündü Dünya, bu sözler de neydi böyle? "Hangi gezegensin sen?" diye soruverdi Dünya. İçini soğuk süsledi.

"Güneş'im ben... Dünya'yı ısıtmakla görevlendirildim."

Isıtmak mı? O da neydi? Dünya'nın duyguları şu ana kadar sıcağı hiç tatmamıştı ki! İçindeki insanlar ölüydü onun, soğuktan, kardan, yağmurdan ölüydüler. Isınsalar ne olurdu, ısınmasalar ne olurdu ki?

"Neden?"

"Ölü duyguların doğması için."

💫

Sırtımı kalorifer peteğine daha fazla yaslarken, sağ elimi yavaşça sol bileğime dokundurdum.

Bilekliğimin uzun iplerini birbirine öyle dikkatle doluyordum ki, dışarıdan bakıldığında özenle yapıyormuşum gibi görüneceğinden emindim.

Fakat hayır, görünüşünü umursadığımdan değil, tamamen stresten yapıyordum.

Başımı adeta düşüncelerimde dirilttiğim insanlar yumrukluyordu. Tarif edilemez derecede mükemmel bir şiddetle ağrıyordu başım. Zaman geçtikçe alışmıştım düzensiz baş ağrılarına, ama bu alıştıklarımdan bir parça değildi.

"Dalya... Yine mi yere oturdun? Dinlenmen gerekiyor kuzum, lütfen yatağa geçer misin?"

Keşke hayat da, şu hemşire kadar kibar olabilseydi bana karşı.

VİLE | DÜNYA VE GÜNEŞ *ASKIYA ALINDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin