✴ VİLE - 2 ✴

148 22 108
                                    

Bölüm 2 : Yıldızlar kadar yakın

Dünya, hasta olmuş, ateşi çıkmış.

Güneş; zaten yanıyor,

Dünya'yı söndürmeye giderken.

💫

Ağlamak istiyordum. Ölesiye haykırmak, boğazım kopana kadar hıçkırmak, tırnaklarım çıkana kadar kazımak istiyordum geçmişi.

Geçmiş, geçmiyordu benden bir türlü.

Yağız'la konuşmak, ondan özür dilemek istiyordum. Fakat, konuşursam susamayacağımı da biliyordum... Yine de konuşmak, onunla konuşmak istiyordum.

"Ben..." diye mırıldandım. Yağız'ın yatağında bir hareketlenme olduğunda bana döndüğünü anlasam bile, ona bakmadım. Ya da bakamadım.

"Öleceğim. Benimle birlikte sen de ölme diye..."

Yutkundum ve kafamı kaldırdım. Yağız'a baktığımda, bana bakmadığını fark ettim. Kafasını eğdi, ellerini kaldırdı ve gözlerine götürdü.

"Biz söz vermemiş miydik..." derken, sesi olduğundan boğuk ve pürüzlü çıkıvermişti. Ellerini gözlerinden çektikten sonra devam etti. "Ölürsek de beraber diye?"

Hıçkırdım. "Sen ölümü hak etmiyorsun, sen yaşamı hak ediyorsun. Mutlu olmayı, sevilmeyi hak ediyorsun, Yağız!"

Benim aksime sakin bir ses tonuyla konuştu. "Peki ya hiç aklına gelmedi mi, beni senden başka sevenin olmadığı? Hiç aklına gelmedi mi, mutlu olamayacağım? Benim yaşamım sendin, Dalya. Ve gittin."

Gözlerim yanmaya başladığında, derin bir nefes verdim ve "Üzme bizi daha fazla, ne olursun..." diye fısıldadım.

"Neden gittin benden?"

Sorusuyla, ruhum yığıldı kaldı.

Sustum, konuşamadım. Konuşmak için zorladım kendimi lakin kelimeler çıkamadı dudaklarımdan. Gözlerimi kırpamadım, nefes alamadım. Ve o an, yaşadığımı en çok hissettiğim andı. Öylesine yanıyordu ki içim, öylesine bir yangın çıkmıştı ki kalbimde, o zamanki kuş kadar aklımla düşündüklerim tekrar belirdi zihnimde.

Ben sustum, kalbim konuştu.

Ben sustum, zihnim konuştu.

Yine benim içim şişti.

Yirmi... Yirmi bir... Yirmi iki... Yirmi üç...

Saniyeler birbirine karıştı, soluklarım derinleşti ve sağ elimi kaldırdım. Yumruk hâline getirdiğim elimle, bir kere geçirdim göğsüme. Sırf orada atan, beni yaşatan değil de öldüren şey susuversin, gözlerim kapansın diye.

"Neden?"

Yağız sorusunu yinelediğinde, kafamı kaldırdım ve baktım, doya doya değil de öle öle baktığım gözlerine bir kez daha.

"Ben senden değil... Senin olduğun yerden gittim, Yağız. Değil şehirden... Bu gezegenden de gitsem, senden gidemem."

Yağız, derin bir nefes çekti içine ve iki elini, suratına götürdü. Baktıkça öldüğüm yüzünü kapattı.

Ve hıçkırdı.

Burnunu çekerken, kafasını eğdi ve tekrar hıçkırdı.

Kalbim, göğüs kafesime sığmadı. Yağız her göz yaşı döktüğünde o göz yaşları kalbimde birikiyor, kalbimi kabartıyordu. Ve daha demin avcumda sıkıp patlatmak istediğim kalbimi, sırf Yağız'ın göz yaşlarını düşürmeyeyim diye aklıma bile getirmemeye çalışıyordum.

VİLE | DÜNYA VE GÜNEŞ *ASKIYA ALINDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin