✴ VİLE - 5 ✴

89 17 57
                                    

Y/N : Daha etkili olması adına, Multimedia’ya bıraktığım şarkıyı dinlerken okumanızı tavsiye ederim.

Multimedia : Yağız Uzay Tek

Bölüm 5 : Güneş adam ve içi gül kokan kadın

Dünya, aysar bekliyordu. Ruh hali bozulmuştu. Nasıl gidecekti Güneş'ten? Nasıl?

💫

"Susacak mısın böyle, Güneş Adam? Sen susarsan ben ne yaparım?"

Hızımı alamamış, sustuğum kadar konuşmuştum o gece. Yıllar kadar yani...

"Konuşuyorum ya..."

Yağız, mayışık sesiyle cevap verdiğinde kaşlarımı çattım. Uykun mu var, Güneş Adam? Uyu o zaman, ben de biraz seni izleyeyim... Karanlık gecemi aydınlat biraz daha... Yıllar kadar doğ, ama batma be Güneş Adam.

Yağız'a bakmaktan kendimi alamıyordum. Yine de, hızla yatağıma uzandım ve yorganıma sarıldım. Yağız'ın bakışları içimi eritirken, kışlık bir yorgan henüz bu küçük bedenimi bile ısıtamıyordu ya, pes doğrusu!

Bir dakika, iki dakika, üç dakika... On dakika, on beş dakika... Yirmi iki dakika...

Dakikaları saymak, ilk defa canımı sıkıvermişti yıllar sonra. Dakikaları durduran adam yanımdaydı ya, ondandı herhalde...

Yağız'ın burada, benimle birlikte olması yine içimi eritirken, kalbim hızla atmaya başladı. Yaşadığımı hissettim. Gül ile. Kalbim, gül açıyordu sanki... Güneş Adam'ın sıcağı ile, renkli güller açıyordu kalbim. Ve her atışında, güller büyüyordu biraz daha. Yeterince büyümüş güllerden parçalar düşüyordu içime, onlar büyüyordu... İçim gül kokuyor mudur şimdi?

Güneş Adam ve içi gül kokan kadın... Bunu sevdim.

Kendi kendime gülümsedim bir süre.

Daha sonra, yorganı kendime doğru biraz daha çektim ve nefesimi tutuverdim. Yağız'ın nefes sesini dinledim biraz. O her nefes aldığında, içim huzur buluyordu. Yanımdaydı! Yağız, yanımdaydı, yaşıyordu ve benimleydi. Her zaman olduğu gibi. Yine gelip buluvermişti beni, karanlık bir kuyunun en dibinde.

Henüz kırk saniye olmamıştır, uzunca, derin bir nefes verdim. İnsan nefessiz kalırsa ölürdü ya hani, yaşayamazdı... Ben Yağız'sızken nasıl yaşadım, o zaman? Sözel olarak öldürdüm kendimi ama... Tıp yalan söylüyor, galiba...

Kendi kendime kıkırdarken, "Mutlu muyum ben?" diye fısıldadım. Mutluydum galiba... Uzun zamandır hissetmediğim şeyler hissediyordum, çünkü. Bu mutluluk olmalıydı. Okuduğum kitaplardaki gibi, midemde kelebekler uçmuyordu şimdi benim. Kalbimde güller açıyordu, içim gül kokuyordu, ben gül'üyordum.

Yağız gelmişti.

Şimdi, rahat rahat nefes alabiliyordum.

🌙

"Günaydın!"

"Benim günüm hep aydın..."

Yağız'a bakarken gülümseyiverdim. Kafamı eğerken, tekrar bilekliğime odaklandım. Güneş Adam, zihnimi donduruyordu, içimi eritiyordu ve beni bitiriyordu. "Nedenmiş o?"

Yağız, önce esnedi. Esneme sesi bile mayışmama yeterken, ben de esneyiverdim. "Çünkü bana bakarken hep gülümsüyorsun."

Yağız, yanıt verdiğinde olduğum gibi durdum.

Ne konuşmak geldi içimden, ne de susmak. Ben de susarak konuştum.

"Peki sen neden gülümsemiyorsun?"

VİLE | DÜNYA VE GÜNEŞ *ASKIYA ALINDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin