O gelmişti. Onlar gelmişti. Yıllardır ilk defa yanyanaydılar. Babamın yüzünü aynı evde yaşamamıza rağmen 2.5 aydır daha yani görüyordum. Baba dahi denmez aslında. Annem ise tabi anne denilebilirse şehir dışında yaşıyordu. 4 Aydır yüzünü görmüyordum. İlk devamlı onu ben arıyordum. Onu aramadığım sürece benden haberi yoktu. Sonra onunla bende irtibatımı kestim. Kardeşim. Uyuşturucu bağımlısı kendileri. Ama bırakıcak inanıyorum. Ailemden tek iletişimimi sürdürdüğüm varlık. Onu gerçekten çok seviyordum. Her ne yaparsa yapsın seviyordum işte. Çünkü bu hayatta beni önemseyen sınırlı sayıdaki insanlar arasında. Ailem işte. Aile denebilirse. Babam "Merhaba KIZIM." diyerek söze başladı. Annem yanıma tam sarılmaya geliyordu ki ben elimle DUR işareti yaptım. Annemin gözleri dolmuştu. Her an ağlayacak gibiydi. Babam çok mutsuz görünüyordu. "Beni bu zamana kadar yalnız bıraktınız. Umursamadınız. Şimdide umursamayın. Uzak durun benden." dedim. Annem ağlamaya başlamıştı. Babam birşeyler diyecek gibi bakıyordu. "ÇIKIN" diye bağırınca o annem ile babamı sakince dışarı davet etti. Kardeşim Levent ile başbaşa kalmıştık. Koşa koşa boynuma atladı. "Ablaaam" diye beni öptü. Bende "Eşeek sıpasııı" yapıp saçlarını karıştırdım. Ve ondan uzaklaştım. Benden cevap beklercesine bana bakıyordu. "Bugün ölümün pençesinden döndüm. Seni kaybetmek istemiyorum. O zıkkımı bırakıyorsun. Yoksa yanıma gelme." Diye ona çıkıştım. Ve yanağındn öperek "Hadi sen git artık. Aileciğimizi yalnız bırakma" dedim.
Levent'in dışarı çıkmasıyla o içeri girdi. "Çok memnun oldum Hande. " dedi. Gülümsemiş anlamlı anlamlı ona bakıyordum. Ona "Yanıma gelsene." Dedim. Oda tebessüm ederek yavaşça yanıma geldi. Baş ucuma oturdu. "Ne zaman taburcu olucam" diye sordum. O ise bana "Çok mu çıkmak istiyorsun" diye bana gülümsedi. Ben ise "Bilmem" diye yanıtladım. "Yarın sabah çıkabilirsin." Ama bir şartım var" dedi. "Bende neymiş o şart. " dedim. O ise bana gülümseyerek "İyileşene kadar dışarı çıkmak yok. Yatıp dinleneceksin. Bıçaklarla camlarla oyun yok. Ailenede söyledim. Birkaç hafta seni rahat bırakacaklar." diye yanıt verdi. Ben direk kahkaha attım. "Ailem zaten ne zaman beni önemsedi ki" dedim. "Evede kimseyi almayacaksın. Ne olur ne olmaz kapı kilitli duracak." diyince "Seni niye bu kadar ilgilendiriyor ki? Hem evde tek başına kafayı yerim. Hem ben deniz veya göl havası almadan yapamam. " Telefonumuda kırdım. Kimseylede konuşamam. Ne yapacağım ben? " diye sordum. Sonra elindeki poşetten bir telefon kutusu bir yeni hat biraz para çıkardı. "Bu telefonu baban getirdi. Bu hattı ise ben aldım. Hattın kaybolunca ihtiyacın olacak diye düşündüm. Bu parayıda ailen bıraktı. İhtiyacın olur. Zaten kredi kartlarındanda istediğin kadar ödemede yapabilirmişsin." diyip dışarı çıktı. Elinde bir paketle içeri girdi. "Buda nedir" diye sordum. O ise bana "Senin için." Diye yanıt verdi. Paketi alıp açtığında karşımda bembeyaz hemen diz üstünde olduğunu tahmin ettiğim bir elbise vardı. "Çok teşekkür ederim. Mükemmelsin." Dedim. Oda "Sadece kuru bir teşekkür mü" diyip boynuma sarıldı. İlk ellerimi birkaç geri çeksemde dayanamayıp sımsıkı ona sarıldım. Sonra yavaşça ellerini çekti ve "Hadi sen uyu. Saat 9 oldu. Uyku saatin geldi" diye dalga geçti. Yastığımı arkadan çekti ve başımın altına koydu. Üstümü örttü. Ve elimi hafiften tuttu. "İyi geceler deli" dedi. Bende ona "İyi geceler tanımadığım çocuk" dedim. Tam kapıdan çıkarken hem arkasından "Nereye" diye bağırıp yorganı üstümden attım. "Eve gidiyorum" dedi. Ben ise "Gitmek zorunda mısın?" Dedim. "Ailem merak eder" diyince hepten moralim sıfır olmuştu. Gideceğini sandığım için yatağımın içine girip sessizce ağlamaya başlamıştım. Ailemin beni sahiplenmediği için ağlıyordum. Yalnız kaldığım için ağlıyordum. Yarın hastaneden çıkmak istemediğim için ağlıyordum. Ağlrken biri içeri girdi. O olmadığını sandığımdam yatağımdan dahi çıkmamıştım. Ağlamaya devam ediyordum. İçeri giren kişi hala çıkmadığını anladığım zaman arkamı dönmeye tam karar vermiştim. Beni kimse böyle görmemeliydi. Öyle bir ağlıyordum ki hıçkırmaya başladım. Artık kim olduğunu umursamadan deli gibi ağlıyordum. Bağıra bağıra. Gelen kişi ağladığımı farketmiş olacak ki baş ucuma geldi. Elini yüzüme koydu. Hala ağlıyordum ama bağırmıyordum. Gözlerimi kapamıştım. Kimse ona bakmaya tenezzül bile etmiyordum. Elimi sıkıca tuttu ve "Ağlama" dedi. Bu oydu. O anki mutluluğumla hemen boynuna atladım. "Gi-gitmemişsin. Çook mutlu oldum" dedim.
"Annemleri bir şekilde kandırmayı başardım" diyince boynuna daha sıkı sarıldım. Hem ağlıyor hem gülüyordum. Eliyle göz yaşlarımı sildi. Gözlerinin en içine bakıyordum. Yüzünü boynuma dayadı. Ve kahkahalar atmaya başladık. Ona sinirlenmiştim. Beni hep üzüyordu. Onu yumruklamaya başlamıştım. O sırada kafamı sırtından aşağıua sarkıtıp döndürmeye başlamıştı. Aklıma bir oyun gelmişti. İlk bir kaç debelendim. Sonra ses semit çıkarmayıp kıpırdanmadan öylece durdum. Bayağı korkmuş olacak ki "Hande ne oldu öldün mü yoksa" dedi. Ve beni yatağa bıraktığında yığılıp kaldım. Rol yapıyordum. Öyle bir telaş yapmıştı ki. Tam hemşireyi çağıracakken "Çağırmana gerek yok. Yaşıyorum." Diyince kapıya bir yumru indirdi ve. "Senden nefret ediyorum "dedi. "Gerçekten mi" diye sorunca "Gerçekten" dedi. Yatağımda kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Çarşafı yerden aldım ve üstüme örterken ağzımdan cılızca "Özür dilerim" sesi çıktı. Bu seferde sıra ondaydı. "Özür dilemene gerek yok. Senden nefret etmiyorum." Dedi ve kıkırdadı. Bende biraz utanıp biraz kızarıp başımı önüme eğdim. Ve gizliden gülümsedim. "Uyumalısın hadi yat" dedi. Ben ise "Sen nerede yatıcaksın ki. Seni buradan dışarı yollamıyorum." Diye yanıtladım. Benim lafımla küçücük koltuğa yayıldı. Üstüne birde pike aldı. Ben gözlerimi kapadım. Tam uyuyorken birşeylerin yere düştüğünü anladım. Bir baktım ki o yerde. O kendi haline gülerken bende büyük bir kahkaha patlattım. "Orada ne arıyorsun" diye sordum.
"Canım sıkıldı. Biraz kafamı yerlere vurayım. Hem hastanedeyiz birşeycik olmaz. " diye benimle dalga geçti. Acıyan kafasını ovalarken o kadar sevimliydi ki. Hemen yerimden zorla da olsa kalktım. Elimi uzattım. Elime tutunarak ayağa kalktı. Tam yerine yatacakken "Yere düşmekten bıkmadın herhalde. Gel yat yatağıma. Benim uykum bitti." Diyip ayağa kalktım. Benim için iki gündür koltukta yatıyordu. Uykum ne kadar çok olsa da bu fedakarlığı yapmalıydım. Tam ayağa kalktım. Yürüyecektim ki kolumu tuttu. "Sen dinlenmelisin." Dedi. Kendini yatağın en köşesine çekti. Bende hemen yanına kıvrıldım. Birbirimize arkamızı dönmüştük. Ortada kocaman bir boşluk vardı. Yatağa ikimizde tam yerleştiğimizde ağzından "İyi geceler Hande" lafı çıkıverdi. Ben ise sadece "İyi geceler" demekle yetindim.
O belki uyumuştu fakat ben uyuyamıyordum. Devamlı hastanedeki ilk konuşması aklıma geliyordu. O sırada önünü bana döndü. Tabi ben uyumuş taklitlerinde usta olduğumdan gözlerimi kapamıştım. Benim uyuduğumu sanıyordu. Sanırım beni izliyordu. Bir anda bir kıkırdama sesi işittim. Bu ondan çıkmıştı. Şapşal acaba niye gülüyordu. Artık uyumamın gerektiğini anladım. Ve gözlerimi kapadım.
Sabah uyandığımda birde ne göreyim?!?!! Bana sarılmış horul horul uyuyordu.!??!?