Things Changed Things Going Worse

18 1 0
                                    


Pixie Lott-Broken Arrow(bknz: beasty movie 2009 )

Uzun bir süreden  sonra merhaba ..Sadece yazmak istediğim için  kafamdakileri susturmak için yazıyorum.İyi okumalar.

-Bu mesajı geçen yıl okulun önünde suratına pasta attıktan birkaç gün sonra geldi.Şimdi iyi hissediyor musun?

Birdie'nin dediği tarihi hatırlıyordum.Geçen yıl sırf Mer ile birlikte yemekhane masasına oturduk diye benim suratıma pastamı atmıştı.Daha doğrusu yedirmişti.Bende ağlayarak okuldan çıkmıştım.O günü unutmam imkansızdı zaten.Ve Birdie benimle uğraşmaya o gün başlamıştı.Sırf popülaritesini arttırmak için ezikleri ezme politikasını uyguluyordu aklınca.

-Bunu ben yollamadım.Sana ölmüş ailem üzerine yemin ederim ki bunu ben yollamadım.

-Vay canına?Bir de şunu dene.Bu mesajı sabah senden sonra aldım.Telefonunu aldı ve başka bir mesaj attı.Bu seferki sadece metin mesajıydı.

Bazen insanların şansı yaver gitmeyebilir.Her zaman mutlu olacağız diye bir şey yok.Başına geleceklere hazır mısın?

******************************************

Uzunca bir süre Birdie'nin iPhone'nun ekranına bakakaldım.Birileri gerçekten şaka yapıyor olmalıydı.Ama içimden bir ses Birdie'nin de bu şakanın içinde patronluk yaptığını söylüyordu.Ne yani Birdie'nin kiralık telefon sapığı alacak kadar parası yok mu sanki?

-Lanet olsun Birdie.Aynı mesajdan bana da geldi.Hem de bu sabah!

-Göster.

Elimle alnıma vurdum.

-Kahretsin.Sildim.

-Hah beklediğim bir şey.Başka nelerin var peki ?O elindekiyle mi çektin fotoğrafları yoksa?Hızla elimdeki Nikon kameramı aldı.Ve kamerayı açıp resimlere hızlı hızlı bakmaya başladı.

-Ah çok şeker, papağan mı?Ciddi misin?Senden daha yaratıcı bir şey beklerdim.Her konuda.

İma etmek istediği şeyi anlamazlıktan geldim.Çünkü artık bu karman çorman 'sapık kim bul' oyunundan sıkılmıştım.

-Kameramı bana ver.

-Kedi yavruları, deniz manzarası...ilginç.Yürüyen insanların resmini çekmekten ne anlıyorsunuz?Ve birde...Birdie kameranın tuşuna basmayı bıraktı ve gözleri şaşkın bir biçimde ekrana kilitledi.Daha sonra gözlerini inanamıyormuş gibi ayırıp bana baktı.Kamerayı benim göreceğim şekilde çevirdi.

-Bu da neyin nesi?

Fotoğrafa dikkatlice baktım.Bu gerçekten fazlaydı.Kameramda Bill Freoken ve Birdie' nin annesinin bir cafede oturmuş, kahve yudumlarken çekilmiş resimleri vardı.Bir kaç fotoğrafa daha baktım.Bir sonrakinde ise masanın üzerinde elleri birbirine kenetlenmiş bir şekilde birbirlerine bakarken çekilmişti.Şaşkınlıkla Birdie'ye baktım.

-Sana yemin ederim biri benimle oyun oynuyor.Bunlardan haberim bile yok.Biri yapmadığım şeylerden dolayı beni suçlu durumuna düşürmeye çalışıyor!

-Sen pisliğin tekisin April!Bu kadar aşağılık biri olabileceğini düşünmemiştim.Hem de hiç.Bir sonraki planında annemi mi hedef alacaktın?

-Bak ben yapmadım.Sana dediğim gibi!Seninle neden uğraşayım ki uğraşacak çok şeyim varken?

-Onu bilmem ama inan bana tüm okul senin fotoğraflarını görünce eğitim hayatın ne berbat olacak bilmemek kötü olur.

-Birdie yanlış kişiyi hedef alıyorsun.Bunları ben yapmadım!

-Bence müdür, odasından bir şeyler eksildiğini eninde sonunda fark edecektir.Ama önce bir dip temizlik yapması gerekir.

-Başka şansım yoktu!Sinirden dişlerimi birbirine kenetledim ve küfür edercesine konuştum.Bir kaç ay önce okul masraflarımı karşılamak için müdürün odasındaki bağış paralarının bir miktarını almıştım.Ve elime para geçer geçmez de yerine koyacaktım.Ve Birdie, o gece okuldaymış ve benim resmimi çekmiş.Müdürün odasında.Bu yüzden bir işte çalışıyorum ya!

-Bak ne diyeceğim.Bu fotoğraflar yıllığa basılacak türden.Sen tüm tehditlerini geri çek ve o fotoğrafları yok et bende bu gereksiz şeyleri evimde barındırmaktan vazgeçeyim.Ne dersin?Sevimli bir ifadeyle bana baktı.İşte her zaman yaptığı gibi birini kontrol altına alma sevimliliğiydi bu.

-Ah Tanrım kafayı yiyeceğim.Sen aklını kaçırmışsın hem de çok fena.Kameramı hışımla elinden aldım ve hızlı adımlarla spor salonundan çıktım.Öğle arasından sonraki derslere girmeye halim kalmamıştı.Bugün yaşadıklarımı sindirmem ve sakin kafayla düşünmem için yapmam gereken bir şey vardı.Deniz kenarında nefesim kesilinceye kadar koşmak ve ardından kayalıklara çıkıp hüngür hüngür ağlamak.Annemi kaybedince de bunu yapmıştım.Ve babamı.Ve Maggie' nin evleneceğini duyduğumda da.Ve her zaman için işe yaramıştı.

Kendimi deniz kenarına attım ve hışımla koşmaya başladım.Soluksuz kalınca durdum ve en yakındaki banka oturdum.Şimdi düşünme ağlama sırasıydı.Gözyaşlarımı şu ana kadar tutmuştum ve artık gözlerim acıyordu.Omuzlarım düşünce hıçkırıklarıma mani olamadım.Ardından telefonumdan mesaj sesi geldi.Ellerim titreyerek cebime uzandım ve telefonumu açtım.Mesaj yine bilinmeyen numaradandı.'Bu sefer ne olacak acaba?' diyerek oku tuşuna bastım

Şeytanla meleğin anlaşma yapamayacağını herkes bilir.Neden bu seferlik kabul etmiyorsun?

Derin bir nefes verdim ve telefonu geri cebime tıktım.Ve yapmam gereken şeyi devam ettirdim.Ağladım, ağladım ve ağladım.

�����V���.

Uuzuuun bir süreden sonra tekrar Merhaba:)

bunca süredir mutlak her insanoğlunun iniş çıkışlar yaşaması gibi  birşey oldu.Herşeyden uzaklaştım.Şimdiyse yeniden başlamak istiyorum.Umarım her şey herkes için en iyi olur.Sadece hayal gücümü yansıtmak istiyorum.Bunun için kimse yargılamayın lütfen. yorum yapmayı unutmayın!! Teşekkürler :)

ARKAMDAKİ GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin